Önceki Ayet Sonraki Ayet  
56. Sûre Vâkı’a/85

 وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ

  Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn(tubsirûne).

Kelime Karşılaştırma
ve : ve
nahnu : biz
akrebu : daha yakın
ileyhi : ona
min-kum : sizden
ve lâkin : fakat, ama, lâkin
lâ tubsirûne : siz görmezsiniz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakat göremezsiniz.

 Abdullah Parlıyan = ve bizi görmediğiniz halde, biz ona sizden daha yakınken,

 Adem Uğur = (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

 Ahmed Hulusi = Biz ona sizden daha yakınızdır, fakat görmezsiniz.

 Ahmet Tekin = O anda, biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

 Ahmet Varol = Biz ona sizden daha yakınız fakat siz göremezsiniz.

 Ali Bulaç = Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.

 Ali Fikri Yavuz = Biz ise, ona, ilim ve kudretimizle sizden çok yakınız; fakat siz, (yapılmakta olan işleri ) görmezsiniz, anlıyamazsınız.

 Ali Ünal = Biz ona sizden daha yakınızdır, ama siz görmezsiniz.

 Bayraktar Bayraklı = (83-85) Hele can boğaza dayandığı zaman. Siz o zaman, bakıp duracaksınız. O anda biz, ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.[605]

 Bekir Sadak = (83-85) Kisinin cani bogaza dayaninca ve siz o zaman bakip kalirken, Biz o kisiye sizden daha yakinizdir, ama gormezsiniz.

 Celal Yıldırım = Biz ona sizden daha yakınızdır, ama siz göremezsiniz.

 Cemal Külünkoğlu = (O anda) biz ona sizden daha yakınız. Fakat siz (bizi) göremezsiniz.

 Diyanet İşleri (eski) = (83-85) Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.

 Diyanet Vakfi = (O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.

 Edip Yüksel = Biz ona (can çekişene) sizden daha yakınız; ancak siz göremezsiniz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Biz ise ona sizden yakınızdır ve lâkin görmezsiniz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz ise ona sizden daha yakınızdır, fakat siz göremezsiniz!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.

 Gültekin Onan = Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.

 Harun Yıldırım = Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.

 Hasan Basri Çantay = Biz ona sizden yakınız. Fakat görmezsiniz.

 Hayrat Neşriyat = Hâlbuki biz, ona sizden daha yakınız; fakat (siz) görmezsiniz.

 İbni Kesir = Biz ona sizden daha yakınız, ama görmezsiniz.

 Kadri Çelik = Biz ona sizden daha yakınız; ancak siz görmezsiniz.

 Muhammed Esed = ve (Bizi) görmediğiniz halde, Biz ona sizden daha yakınken:

 Mustafa İslamoğlu = Ve Biz ona sizden çok daha yakınızdır, fakat siz görmeyeceksiniz.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz.

 Ömer Öngüt = Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz.

 Şaban Piriş = Biz, ona sizden daha yakınız. Ama göremezsiniz.

 Sadık Türkmen = O anda, Biz ona (çıkacak can’a) sizden daha yakınız, fakat siz (Bizi) görmezsiniz.

 Seyyid Kutub = Biz ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.

 Suat Yıldırım = Biz ise, ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.

 Süleyman Ateş = Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.

 Tefhim-ul Kuran = Biz ona sizden daha yakınız; ancak siz görmezsiniz.

 Ümit Şimşek = Biz ise ona sizden daha yakınızdır; ama siz görmezsiniz.

 Yaşar Nuri Öztürk = Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.

 İskender Ali Mihr = Ve Biz, ona sizden daha yakınız fakat siz görmezsiniz.

 İlyas Yorulmaz = O durumda, o nefse biz sizden daha yakınız. Ancak siz görmüyorsunuz.