فَإِن رَّجَعَكَ اللّهُ إِلَى طَآئِفَةٍ مِّنْهُمْ فَاسْتَأْذَنُوكَ لِلْخُرُوجِ فَقُل لَّن تَخْرُجُواْ مَعِيَ أَبَدًا وَلَن تُقَاتِلُواْ مَعِيَ عَدُوًّا إِنَّكُمْ رَضِيتُم بِالْقُعُودِ أَوَّلَ مَرَّةٍ فَاقْعُدُواْ مَعَ الْخَالِفِينَ
Fe in receakallâhu ilâ tâifetin minhum feste’zenûke lil hurûci fe kul len tahrucû maiye ebeden ve len tukâtilû maiye aduvv(aduvven), innekum radîtum bil kuûdi evvele merratin fak’udû meal hâlifîn(hâlifîne).
fe in | : artık, o zaman, o taktirde, bundan sonra eğer |
recea-ke allâhu | : Allah seni döndürdü |
ilâ tâifetin | : bir topluluğa |
min-hum | : onlardan |
fe iste’zenû-ke | : artık, o taktirde, bundan sonra, o zaman senden izin isterler |
li el hurûci | : (cihada) çıkmak için |
fe kul | : artık, bundan sonra, o zaman, o taktirde de ki |
len tahrucû | : asla çıkamazsınız |
maiye | : benimle beraber |
ebeden | : ebediyyen |
ve len tukâtilû | : ve asla savaşamazsınız |
maiye | : benimle beraber |
aduvven | : düşman |
inne-kum | : muhakkak ki siz, çünkü siz |
radîtum | : siz razı oldunuz |
bi el kuûdi | : oturmaya (cihaddan geri kalmaya) |
evvele | : ilk |
merratin | : defa |
fak’udû | : o zaman, o taktirde, bundan sonra, artık oturun (cihaddan geri kalın) |
mea el hâlifîne | : geri kalanlarla beraber |
Diyanet İşleri = Eğer (bundan böyle) Allah seni onlardan bir zümrenin yanına döndürür de, onlar (sefere) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Artık siz benimle birlikte ebediyyen çıkmayacak ve benimle birlikte hiçbir düşmanla asla savaşmayacaksınız. Çünkü siz baştan yerinizde oturup kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte oturun.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah seni şu seferden döndürür de onlardan bir toplulukla buluşursan onlar, savaşa çıkmak için senden izin istedikleri takdirde hemen de ki: Artık benimle ebediyen çıkamazsınız siz ve benimle berâber düşmanla kesin olarak savaşamazsınız. Şüphe yok ki ilk defa oturup kalmaya râzı olmuştunuz, oturun geri kalanlarla.
Abdullah Parlıyan = Eğer Allah, seni Tebük savaşından döndürür de, onlardan bir gurupla karşılaşırsan, onlar da başka bir savaşa çıkmak için, senden izin isterlerse, de ki: Artık benimle birlikte, hiçbir zaman çıkmayacaksınız ve benimle birlikte hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, ilk önce evinizde oturmaya razı oldunuz, artık geride kalanlarla birlikte hep oturun…
Adem Uğur = Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!
Ahmed Hulusi = Bu seferden döndükten sonra o münafıklar gelip yeni bir sefere katılmak istediklerini söylerlerse de ki: "Siz sonsuza dek benimle beraber çıkmayacaksınız; benimle beraber düşmanla savaşmayacaksınız! Siz ilk defasında evlerinizde kalmaktan mutlu oldunuz. . . Bundan sonra da diğer geri kalanlar ile beraber oturun oturduğunuz yerde!"
Ahmet Tekin = Eğer Allah seni, onlardan bir kısmının yanına döndürürse; Tebük seferinden Medine’ye dönersen, onlar da, başka bir savaşa, seninle birlikte gitmek için izin isterlerse:'Aslâ, hiçbir zaman benimle birlikte savaşa gidemeyeceksiniz. Benimle birlikte, hiçbir düşmana karşı aslâ savaşmayacaksınız. Siz, ilk önce Tebük seferinde evinizde oturmaktan hoşlandınız. Gene siz, savaşa giden orduya katılmayan, dışlanmış aşağılık bozguncularla birlikte evlerinizde oturun' de.
Ahmet Varol = Eğer Allah seni onlardan bir topluluğun yanına geri döndürür de savaşa çıkmak için senden izin isterlerse: 'Siz asla benimle birlikte savaşa çıkamayacak ve asla benimle birlikte düşmana karşı çarpışamayacaksınız. İlk keresinde oturup kalmaya razı oldunuz. Öyleyse geride kalanlarla birlikte oturup kalın' de.
Ali Bulaç = Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: "Kesin olarak benimle hiç bir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun."
Ali Fikri Yavuz = Eğer Tebük savaşından sonra Allah, seni Medine’de kalan münafıklardan bir kısmının yanına döndürür de başka bir savaşa çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “- Artık benimle beraber ebediyyen sefere çıkamazsınız, beraberimde olarak hiç bir düşmanla muharebe edemezsiniz. Çünkü ilk defa, oturup kalmayı arzu ettiniz. (Tebük seferine çıkmadınız). Şimdi de geri kalan kadın ve çocuklarla oturup kalın.”
Ali Ünal = Eğer Allah seni bu seferden geri (Medine’ye) döndürür de orada kalan münafıklardan bir grup bir başka sefere çıkmak için senden izin isteyecek olursa de ki: “Siz benimle bundan böyle kesinlikle herhangi bir sefere çıkamayacak ve benim yanımda herhangi bir düşmanla asla savaşma imkânı bulamayacaksınız. Çünkü siz, bundan önce seferden geri kalıp oturmayı tercih ettiniz; aynı şekilde şimdi de arkada kalan (kadınlar, çocuklar ve yaşlılarla beraber) oturmaya bakın!”
Bayraktar Bayraklı = Eğer, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür ve onlar savaşa çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Benimle asla çıkmayacaksınız, yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz başlangıçta oturup kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla beraber oturunuz.”
Bekir Sadak = Allah seni geri dondurup, onlardan bir toplulukla karsilastirdigi zaman , senden savasa cikmak icin izin isterlerse, de ki: «Benimle asla cikamayacaksiniz, benim yanimda hicbir dusmanla savasmiyacaksiniz; cunku bastan, oturup kalmaya razi oldunuz. Artik geri kalanlarla beraber oturun.»
Celal Yıldırım = Eğer Allah seni (Tebük'ten) döndürür de onlardan bir grupla karşılaşırsan, onlar da (başka bir savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Artık benimle birlikte hiçbir zaman çıkamıyacaksınız ve benimle beraber hiçbir düşmanla sava-şamıyacaksınız. Çünkü siz ilk önce (evinizde) oturmaya razı oldunuz; artık geride kalanlarla beraber hep oturun.
Cemal Külünkoğlu = Eğer Allah seni (Tebük'ten) döndürür de o (savaşa gitmeyen münafık)lardan bir grupla karşılaşırsan, onlar da (başka bir savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Artık benimle birlikte hiçbir zaman (savaşa) çıkamayacaksınız ve benimle beraber hiçbir düşmanla savaşamayacaksınız. Mademki ilk defa (Tebük seferinde) oturup geri kaldınız, haydi şimdi de geri kalanlarla birlikte oturun!”
Diyanet İşleri (eski) = Allah seni geri döndürüp, onlardan bir toplulukla karşılaştırdığı zaman, senden savaşa çıkmak için izin isterlerse, de ki: 'Benimle asla çıkamayacaksınız, benim yanımda hiçbir düşmanla savaşmıyacaksınız; çünkü baştan, oturup kalmaya razı oldunuz. Artık geri kalanlarla beraber oturun.'
Diyanet Vakfi = Eğer Allah seni onlardan bir gurubun yanına döndürür de (Tebük seferinden Medine'ye döner de başka bir savaşa seninle beraber) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: Benimle beraber asla çıkmayacaksınız ve düşmana karşı benimle beraber asla savaşmayacaksınız! Çünkü siz birinci defa (Tebük seferinde) yerinizde kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber oturun!
Edip Yüksel = Sefere çıkma konusunda onlardan bir grubun senden izin isteyecekleri bir fırsatı ALLAH sana tekrar verse, 'Benimle birlikte ebediyyen harekata çıkmayacaksınız, ve benimle birlikte hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, ilk başta oturmayı seçmiştiniz. Öyle ise, geri kalanlarla beraber oturun,' de.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bundan böyle Allah seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse artık siz benim maıyyetimde ebedâ çıkamıyacaksınız, ve hiç bir düşmana benim maıyyetimde harb edemiyeceksiniz, evvelki def'a oturub kalmayı arzu ettiniz, şimdi de artık geride kalanlarla beraber oturun de
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bundan böyle Allah seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de, başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse: «Artık siz benimle beraber savaşa çıkmayacaksınız ve hiçbir düşmana karşı benimle birlikte savaşmayacaksınız. Daha önce de oturup kalmayı arzu ettiniz, şimdi de geri kalanlarla beraber oturun!» de.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer Allah, seni onlardan bir kısmının yanına döndürür de onlar başka bir cihada seninle birlikte çıkmak için senden izin isterlerse, de ki; «Artık siz hiçbir zaman benimle çıkamayacaksınız. Daha önce oturup kalmaktan hoşlanıyordunuz. Bundan böyle artık geride kalanlarla beraber oturup kalın.»
Gültekin Onan = Bundan böyle, Tanrı seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse de ki: "Kesin olarak benimle ebediyen (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birtikte oturun."
Harun Yıldırım = Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Siz, ebediyyen benimle beraber asla çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz ilkinden oturmaya razı oldunuz. Artık siz geri kalanlarla beraber oturun.”
Hasan Basri Çantay = Eğer Allah seni (Tebükden Medîneye), onlardan (orada kalmış olanlardan) bir zümrenin (münafıkların) yanına döndürür de (başka bir savaşa) çıkmıya senden izin isterlerse de ki: «Bundan sonra benimle birlikde kat'iyyen ve ebedî (sefere) çıkamazsınız. Benimle beraber hiç bir düşmanla muhaarebe edemezsiniz. Çünkü siz ilk defa (Tebük seferinden geri kalıb) oturmayı hoş gördünüz. (Artık bundan böyle) siz geri kalan (kadın ve çocuk) larla beraber oturun!
Hayrat Neşriyat = Öyleyse Allah seni (Tebük Seferinden sonra) onlardan bir tâifeye döndürür de(bundan sonraki savaşlara) çıkmak için senden izin isterlerse, o takdirde de ki: 'Artık ebedî olarak, benimle berâber (cihâd için) aslâ çıkmayacaksınız ve benimle birlikte hiçbir düşmanla aslâ savaşmayacaksınız! Çünki siz ilk def'a (çağrıldığınızda) oturmaya râzı oldunuz; öyleyse geride kalanlarla berâber oturun!'
İbni Kesir = Allah, seni onlardan bir topluluğa geri döndürür de; senden savaşa çıkmak için izin isterlerse; de ki: Benimle hiç bir zaman çıkmayacaksınız. Benim yanımda hiç bir düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, baştan oturup kalmaya razı oldunuz. Artık siz, geri kalanlarla birlikte oturun.
Kadri Çelik = Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse (onlara) de ki: “Kesin olarak benimle hiç bir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk etapta hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun.”
Muhammed Esed = Bundan sonra Allah seni olur ki onlardan bazılarıyla yüz yüze getirirse ve onlar da (seninle birlikte savaşa) çıkmak için iznini isterlerse, (onlara) de ki: "Bundan böyle benimle asla (sefere) çıkmayacak ve benimle hiçbir düşmana karşı savaşmayacaksınız! Madem, bir kere evde oturup kalmayı yeğlediniz, öyleyse artık oturup kalmaya devam edin, geride kal(mak zorunda ol)anlarla beraber!"
Mustafa İslamoğlu = Bundan sonra, Allah sana (seferden) dönmeyi nasip eder de onlardan bir grupla karşılaştırırsa, dahası onlar senden savaşa çıkma izni isterlerse, de ki: "Bundan böyle benimle kesinlikle sefere çıkmayacaksınız; ve benimle birlikte asla düşmana karşı savaşmayacaksınız! Madem siz bir kez oturup kalmaya razı oldunuz, bundan sonra da geri kalanlarla birlikte oturmayı sürdürün!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Eğer Allah Teâlâ seni onlardan bir tâifenin yanına döndürür de başka bir cihada çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: «Artık siz benimle beraber çıkmayınız ve benim maiyetimde olarak savaşta bulunmayınız. Çünkü, siz ilk defada oturmaya razı oldunuz. Artık geri kalanlar ile beraber oturunuz.»
Ömer Öngüt = Allah seni onlardan bir grubun yanına döndürdüğünde, eğer senden savaşa çıkmak için izin isterlerse, de ki: “Benimle beraber aslâ çıkmayacaksınız ve benimle hiçbir düşmana karşı savaşmayacaksınız. Çünkü siz ilkinde (Tebük seferinde) oturup kalmaya râzı oldunuz. Şimdi de geri kalanlarla beraber oturun. ”
Şaban Piriş = Allah seni geri döndürüp, onlardan bir toplulukla karşılaştırdığı zaman, senden savaşa çıkmak için izin isterlerse de ki: -Benimle asla çıkamayacaksınız. Benim yanımda hiç bir düşmanla savaşamayacaksınız. Çünkü siz baştan oturup kalmaya razı oldunuz. Artık geri kalanlarla beraber oturun!
Sadık Türkmen = Eğer; Allah seni onlardan bir zümrenin yanına döndürür de, onlar (sefere) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Siz benimle birlikte artık çıkmayacaksınız ve benimle birlikte hiçbir saldırganla asla savaşmayacaksınız. Çünkü siz, baştan yerinizde oturup kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalan(kadın ve çocuk)larla birlikte oturun.”
Seyyid Kutub = Eğer Allah sana onlardan bir grubun yanına dönmeyi nasip eder de onlar senden sefere çıkmak üzere izin isterlerse de ki; hiçbir zaman benimle beraber düşmanla savaşmayacaksınız. Çünkü siz ilk keresinde geride kalmaktan hoşlandınız. O halde şimdi de (kadın çocuk, yaşlı ve hasta gibi) savaşma gücünden yoksun kimseler ile birlikte evlerinizde oturunuz.
Suat Yıldırım = Eğer Allah seni bu seferden (Tebük’ten) döndürür de, sen onlardan bir toplulukla karşılaşırsan ve onlar başka bir gazaya çıkmak için senden izin isterlerse onlara de ki:"Benimle beraber asla sefere çıkmayacaksınız, asla benim maiyetimde düşmanla savaşmayacaksınız. Mademki önce oturup seferden geri kaldınız, haydi şimdi de geri kalanlarla birlikte oturun!"
Süleyman Ateş = Eğer Allâh, seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de (onlar savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse "Asla benimle çıkmayacaksınız, benimle beraber düşmanla savaşmayacaksınız. Siz ilk önce oturmağa râzı olmuştunuz. Öyle ise geri kalanlarla beraber oturun!"de.
Tefhim-ul Kuran = Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: «Kesin olarak benimle hiç bir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun.»
Ümit Şimşek = Eğer Allah onlardan bir topluluğun yanına dönmeni nasip eder de onlar bir dahaki sefere seninle çıkmak için izin isteyecek olurlarsa, sen de ki: Bir daha asla benimle sefere çıkmayacak ve benim yanımda düşmana karşı savaşmayacaksınız. İlk defasında evinizde oturmayı tercih etmiştiniz; şimdi de geride kalanlarla birlikte oturun.
Yaşar Nuri Öztürk = Bundan böyle Allah, seni onlardan bir zümrenin yanına döndürür de savaşa çıkmak için senden izin isterlerse şöyle söyle: "Benimle birlikte ebediyen çıkmayacaksınız, benimle birlikte herhangi bir düşmanla savaşmayacaksınız. İlk defasında oturup kalmayı yeğlemiştiniz. O halde geri kalanlarla birlikte oturadurun."
İskender Ali Mihr = Bundan sonra Allah, seni onlardan (geri kalan münafıklardan) bir grubun yanına döndürdüğü zaman senden (cihada) çıkmak için izin isterlerse o zaman onlara de ki: “Benimle beraber ebediyyen asla çıkamazsınız ve benimle beraber asla düşmanla savaşamazsınız. Çünkü siz, ilk defa oturmaya (geri kalmaya) razı oldunuz. Artık geri kalanlarla beraber oturun.”
İlyas Yorulmaz = Allah, onlardan bir gurubu sana gönderince, seninle beraber savaşa gitmek için izin isterlerse onlara deki “Benimle birlikte asla savaşa çıkmayacak ve benimle birlikte asla düşmanla savaşamayacaksınız. Çünkü ilk defasında benimle birlikte çıkmayıp oturmaya razı olmuştunuz. Şimdi de arkada kalanlarla beraber oturun. ”