مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ وَمَا هِيَ مِنَ الظَّالِمِينَ بِبَعِيدٍ
Musevvemeten inde rabbike, ve mâ hiye minez zâlimîne bi baîd(baîdin).
musevvemeten | : damgalanmış, işaretlenmiş |
inde | : katında, indinde, yanında |
rabbi-ke | : senin Rabbin |
ve mâ | : ve değildir |
hiye | : o |
min ez zâlimîne | : zalimlerden |
bi baîdin | : uzak |
Diyanet İşleri = (82-83) (Azap) emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerine de Rabbinin katında işaretlenmiş pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Sanki damgalanmıştı Rabbinin indinde de azâp için hazırlanmıştı o taşlar ve onlar, şimdi de zâlimlerden uzak değil.
Abdullah Parlıyan = O taşlar, Rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Yani hangi taş nereye ve kime isabet edecekse, o şekilde proğramlanmıştır. O yok edilen şehirler, senin kavmin olan kureyş kâfirlerinden uzakta da değildir, seyahatleri esnasında o bölgeyi görebilirler veya o taşlar yaratılış gayesi dışına çıkan hiçbir kimseden uzak değildir, bu yaşantıda olanların hepsine gönderilebilir.
Adem Uğur = (O taşlar:) Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zalimlerden uzak değildir.
Ahmed Hulusi = Rabbinin indînde işaretlenmiş (taşlar). . . Bunlar zâlimlerden uzak değildir.
Ahmet Tekin = Bu taşlar Rabbin katında damgalanmıştır. Atılan taşların hiçbiri baskı, zulüm ve işkence yapan, ahlâken çürümüş olan zâlimlerin uzağına düşmemiş, boşa gitmemiştir, tepelerinden de eksik olmayacaktır.
Ahmet Varol = Rabbin katından işaretlenmiş (taşlar). Bunlar, zalimlerden uzak değildir. [10]
Ali Bulaç = Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Ali Fikri Yavuz = Ki onlar, Rabbinin katında (hükmünde) azab için damgalanmışlardı. Bu taşlar, senin ümmetinin zalimlerinden de uzak değildir. (Onların da başına yağar.)
Ali Ünal = (Taşlar yağdırdık) Rabbin katında her birinin kime gideceği belirlenmiş. Böyle bir taş yağmuru, her dönemde ve her yerdeki zalimlerden uzak değildir.
Bayraktar Bayraklı = O taşlar Rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Onlar zâlimlerden uzak değildir.
Bekir Sadak = O taşlar, Rabbin katında işaretlenerek yağdırılmıştır. Yani hangi taş nereye ve kime isabet edecekse, o şekilde proğramlanmıştır. O yok edilen şehirler, senin kavmin olan kureyş kâfirlerinden uzakta da değildir, seyahatleri esnasında o bölgeyi görebilirler veya o taşlar yaratılış gayesi dışına çıkan hiçbir kimseden uzak değildir, bu yaşantıda olanların hepsine gönderilebilir.
Celal Yıldırım = Buyruğumuz gelince (ülkenin) üstünü altına getirdik; birbiri üzerine konulmuş pişmiş balçık (gibi) taşlar yağdırdık ki bu taşlar Allah yanında belirlenmişti ve zâlimlerden de asla uzak değildi.
Cemal Külünkoğlu = (82-83) (Azap) emrimiz gelince, o şehirlerin altını üstüne getirdik, tepelerine de pişirilmiş balçıktan meydana getirilip istif edilmiş ve Rabbinin katında (nereye ve kime atılacağı) damgalanmış taşlar yağdırdık. O taşlar, zalimlerin başından hiç eksik olmazlar.
Diyanet İşleri (eski) = (82-83) Buyruğumuz gelince oraların altını üstüne getirdik; üzerine Rabbinin katından, işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık. Bunlar zalimlerden hiçbir zaman uzak olmayacaktır.
Diyanet Vakfi = (O taşlar:) Rabbin katında işaretlenerek (yağdırılmıştır). Onlar zalimlerden uzak değildir.
Edip Yüksel = Zalimleri bulsun diye Rabbin tarafından belirlenmiş (taşlar)..
Elmalılı Hamdi Yazır = Ki rabbının ındinde damgalanmışlar, ve bunlar zalimlerden baîd değildir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Rabbin katında damgalanmıştı ve bunlar zalimlerden uzak değildir!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu taşlar Rabbinin katında damgalanmışlardı. Bunlar zalimlerden uzak şeyler değildir.
Gültekin Onan = Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Harun Yıldırım = Rabbinin katında işaretlenmişti. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Hasan Basri Çantay = (82-83) Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, (o memleketin) üstünü altına getirdik ve tepelerine balçıkdan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdik ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zaalimlerden uzak değildir.
Hayrat Neşriyat = (Ki bu taşlar) Rabbinin katında (her taşın kime isâbet edeceği dahi belli olarak)damgalanmıştır. Hem o (taşlar), zâlimlerden uzak değildir!
İbni Kesir = Ki bu taşlar, Rabbının katında işaretlenmiştir. Bunlar zalimlerden hiç bir zaman uzak olmayacaktır.
Kadri Çelik = (O taşlar) Rabbin katında işaretlenmiş (hangi zalimin üzerine düşeceği belirlenmiş) taşlar idi. Onlar (taşlar, diğer), zalimlerden (de pek) uzak değildir.
Muhammed Esed = O taşlar ki, (günaha gömülüp gitmiş böyle toplumları tepelemek için) Rabbinin katında hazırlanmış, işaretlenmiştir. O taşlar ki, zalimlerin başından hiç eksik olmaz!
Mustafa İslamoğlu = Rabbin tarafından hedefi belirlenmiş (taşlar)... O taşlar ki, zalimlerin başlarından hiç de uzak değildi.
Ömer Nasuhi Bilmen = (O taşlar) Rabbin indinde nişanlanmış idi, ve o, zalimlerden uzak değildir.
Ömer Öngüt = Rabbinin katında damgalanmış taşlar. Bu felâket taşları zâlimlerden uzak değildir.
Şaban Piriş = (82-83) Emrimiz gelince oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine Rabbin katından, işaretli olarak yığın yığın sert taş yağdırdık. Bunlar şimdi de zalimlerden uzak değildir.
Sadık Türkmen = Rabbinin katında işâretlenmiş taşlar! Bu (azap) zalimlerden uzak değildir.
Seyyid Kutub = Bunlar Rabbinin katında dökülüp damgalanmış taşlardı. Bu tür bir azap, zalimlerin uzağında değildir.
Suat Yıldırım = (82-83) Azap emrimiz gelince o ülkenin üstünü altına çevirdik ve üzerlerine pişirilmiş balçıktan yapılıp istif edilmiş ve Rabbinin nezdinde damgalanmış taşlar yağdırdık. Evet bu taşlar şimdiki zalimlerden de uzak değildir.
Süleyman Ateş = Rabbinin katında işâretlenmiş (taşlar). O, zâlimlerden uzak değildir.
Tefhim-ul Kuran = Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir.
Ümit Şimşek = O taşlar Rabbinin katında işaretlenmişti. Böyle bir azap zalimlerden hiçbir zaman uzak değildir.
Yaşar Nuri Öztürk = Rabbin katında damgalanmış taşlar. Zalimlerden çok uzak değildir bu.
İskender Ali Mihr = Rabbinin katında damgalanmıştır (işaretlenmiştir). Ve o, zalimlerden uzak değildir.
İlyas Yorulmaz = Bu ceza Rabbinin katında belirlenmiş (Allah tarafından kararlaştırılmış) dır. O ceza haksızlık yapan (zulmeden) toplumlardan, hiçbir zaman uzak değildir.