وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
Ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn(tukezzibûne).
ve | : ve |
tec’alûne | : siz kılıyorsunuz, yapıyorsunuz, ediniyorsunuz |
rizka-kum | : sizin rızkınız |
enne-kum | : sizin ..... olması |
tukezzibûne | : yalanlıyorsunuz |
Diyanet İşleri = (81-82) Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz ve Allah’ın verdiği rızka O’nu yalanlayarak mı şükrediyorsunuz?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve o kitaptan nasîbiniz, yalnız onu yalanlamaktan ibâret mi olacak?
Abdullah Parlıyan = Ve O kitaptan nasibiniz, yalnız O'nu yalanlamaktan ibaret mi olacak?
Adem Uğur = Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
Ahmed Hulusi = Yaşam gıdanız yalanlamanız mı oldu?
Ahmet Tekin = Size ihsan ettiği rızık ve servet, size lütfettiği kitabınız Kur’ân için şükürler edeceğinize, hâlâ kendinizi Allah’ın nimetlerine nankörlük eden, yalanlayan kimseler durumunda mı bırakıyorsunuz?
Ahmet Varol = Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz? [4]
Ali Bulaç = Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
Ali Fikri Yavuz = Ve (Kur’an’dan nasibinizi), rızkınıza şükretmeyi inkâra mı kalkışacaksınız?
Ali Ünal = (Dünyanız ve âhiretiniz adına) sizin için bir nimet olan bu Kitap’tan hisseniz onu yalanlamak mı olmalıydı?
Bayraktar Bayraklı = (81-82) Şimdi siz, böyle bir söze mi leke süreceksiniz? Hakikati yalanlamayı günlük gıdanız olarak mı görüyorsunuz?
Bekir Sadak = Rizkiniza sukredeceginiz yere onu vereni mi yalanliyorsunuz?
Celal Yıldırım = Siz, rızkınızı (şükürle karşılıyacağınız yerde) yalan saymanıza çeviriyor (onunla nankörlük yapıyorsunuz.
Cemal Külünkoğlu = Siz o (Kur'an)'dan (almanız gereken) nasibinizi (onu) yalanlayarak mı alıyorsunuz?
Diyanet İşleri (eski) = Rızkınıza şükredeceğiniz yere onu vereni mi yalanlıyorsunuz?
Diyanet Vakfi = Allah'ın verdiği rızka karşı şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
Edip Yüksel = İnkar etmeyi iş mi ediniyorsunuz?
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve rızkınızı tekzibiniz mi kılacaksınız?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve rızkınızı tekzibiniz (nasibinizi yalanlamanızdan ibaret) mi kılacaksınız?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
Gültekin Onan = Ve rızkınız (Kuran'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
Harun Yıldırım = Ve rızkınızı yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
Hasan Basri Çantay = Rızkınıza (şükür edeceğinize) siz behemehal tekzibe mi kalkışırsınız?
Hayrat Neşriyat = Ve gerçekten siz, rızkınızı (Kur’ân ni'metine karşı şükrünüzü, onu) yalanlıyorken mi yapıyorsunuz?
İbni Kesir = Rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?
Kadri Çelik = Yalanlamanızı (Kur'an'dan tek) rızkınız mı edindiniz?
Muhammed Esed = ve hakikati yalanlamayı günlük gıdanız olarak mı görüyorsunuz?
Mustafa İslamoğlu = Böylece siz yalanla beslenmeyi alışkanlık haline getireceksiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve rızkınızı siz muhakkak kendinizin yalanlamanızdan ibaret mi kılacaksınız?
Ömer Öngüt = Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
Şaban Piriş = Onu yalanlayarak mı size verilen nimete şükür ediyorsunuz?
Sadık Türkmen = Ve rızkınızı (yiyecek ve içeceklerinizi) yalanlıyor musunuz?
Seyyid Kutub = Yalanlamayı kendinize rızık ve ileriye dönük birikim mi yapıyorsunuz?
Suat Yıldırım = Bu nimete teşekkürünüz, onu yalan saymanız mı olmalıydı!
Süleyman Ateş = (Kur'ân'dan istifade edeceğiniz yerde) Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz (sizin ondan elde ettiğiniz nasib, sadece onu yalanlamanız mıdır)?
Tefhim-ul Kuran = Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
Ümit Şimşek = Ondan nasibinizi, onu yalanlamaktan ibaret mi kılıyorsunuz?
Yaşar Nuri Öztürk = Rızkınızı, yalanlamanızdan ibaret mi kılıyorsunuz?
İskender Ali Mihr = Ve siz, yalanlamış olmanızı kendinize rızık ediniyorsunuz. (Kur’ân’daki sözlerin âlemlerin Rabbi tarafından indirildiğinden şüphe ettiğiniz için rızkınız, nasibiniz sadece yalanlamak oluyor.)
İlyas Yorulmaz = Şurası kesindir ki, (Allah’ın ayetlerini) yalanlamayı, yeme içme gibi, adet haline getirdiniz.