لَقَدْ جِئْنَاكُم بِالْحَقِّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ
Lekad ci’nâkum bil hakkı ve lâkinne ekserekum lil hakkı kârihûn(kârihûne).
lekad | : andolsun |
ci’nâ-kum bi | : size getirdik |
el hakkı | : hak |
ve lâkinne | : ve lâkin, fakat |
eksere-kum | : sizin çoğunuz |
li el hakki | : hakkı |
kârihûne | : kerih görenler |
Diyanet İşleri = Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız.
Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki size gerçeği gönderdik ve fakat çoğunuz gerçeği hoş görmüyor, istemiyordunuz.
Abdullah Parlıyan = Andolsun ki size gerçekleri içeren mesajımızı gönderdik ve fakat çoğunuz gerçeği hoş görmüyor, istemiyordunuz.
Adem Uğur = Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Ahmed Hulusi = Hakikat şu ki, Biz size gerçeği getirdik, ama çoğunuz gerçekten hiç hoşlanmıyorsunuz.
Ahmet Tekin = Andolsun, biz size, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân’ı getirdik, öldükten sonra diriltilmeyi, hesabı ve cezayı anlattık. Fakat çoğunuz, doğruları getiren Kur’ân’dan, sorumluluktan hoşlanmıyorsunuz.
Ahmet Varol = Andolsun biz size hakkı getirdik fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Ali Bulaç = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."
Ali Fikri Yavuz = (Allah da buyurur ki): And olsun, biz size hakkı gönderdik. Fakat çoğunuz hakdan hoşlanmıyanlarsınız, (Kur’an’ı ve peygamberi inkâr edenlersiniz).
Ali Ünal = Hakikat şu ki, Biz size gerçeği getirdik, ama çoğunuz gerçekten hiç hoşlanmıyorsunuz.
Bayraktar Bayraklı = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyordunuz.
Bekir Sadak = And olsun ki, size gercegi getirdik; fakat cogunuz gercegi sevmiyorsunuz.
Celal Yıldırım = And olsun ki, biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakktan hoşlanmayıp tiksinenlersiniz.
Cemal Külünkoğlu = Allah da şöyle buyuracak: “Biz size hakkı getirmiştik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmamıştınız.”
Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, size gerçeği getirdik; fakat çoğunuz gerçeği sevmiyorsunuz.
Diyanet Vakfi = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."
Edip Yüksel = Size gerçeği getirdik; ancak çoğunuz gerçekten hoşlanmıyorsunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki Biz, size gerçeği gönderdik; fakat çoğunuz gerçekten hoşlanmayanlarsınız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Gültekin Onan = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."
Harun Yıldırım = Andolsun Biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakkı hoş görmeyenler idiniz.
Hasan Basri Çantay = «Andolsun, biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz hakkı çirkin görenlerdiniz».
Hayrat Neşriyat = And olsun ki, size hakkı getirdik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmayan kimselersiniz.
İbni Kesir = Andolsun ki; size hak ile geldik. Fakat çoğunuz hakkı hoş görmüyordunuz.
Kadri Çelik = “Şüphesiz biz size hakkı getirdik, fakat sizin birçoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlersiniz.”
Muhammed Esed = (Siz ey günahkarlar!) Size hakikati ilettik, fakat çoğunuz ondan nefret ediyorsunuz.
Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz, hakikati ayağınıza kadar getirmiştik: Fakat bir çoğunuz hakikatten hiç hoşlanmadınız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Andolsun ki, biz size hakkı getirdik, velâkin birçoğunuz hak için hoşlanmayanlar idi.
Ömer Öngüt = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Şaban Piriş = Size hakkı getirmiştik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmamıştınız.
Sadık Türkmen = (siz ey günahkârlar!) Ant olsun, Biz size gerçeği getirdik, fakat pek çoğunuz gerçekten/gerçek olandan hoşlanmıyor.
Seyyid Kutub = Andolsun biz size hakkı getirdik; fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Suat Yıldırım = Allah da şöyle buyurur: "Biz size gerçeği getirmiştik. Fakat çoğunuz hakikatten hoşlanmamıştınız."
Süleyman Ateş = Andolsun biz size hakkı getirdik; fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.
Tefhim-ul Kuran = «Andolsun, biz size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz.»
Ümit Şimşek = Biz size hakkı getirmiştik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmazsınız.
Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, size hakkı getirdik ama çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz.
İskender Ali Mihr = Andolsun ki size hakkı getirdik. Ve lâkin sizin çoğunuz hakkı kerih görenlerdir.
İlyas Yorulmaz = “Size dünyada iken Hak (Kur’an) gelmişti ve çoğunuz onu beğenmemiştiniz” derler.