Önceki Ayet Sonraki Ayet  
43. Sûre Zuhruf/78

 لَقَدْ جِئْنَاكُم بِالْحَقِّ وَلَكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ

  Lekad ci’nâkum bil hakkı ve lâkinne ekserekum lil hakkı kârihûn(kârihûne).

Kelime Karşılaştırma
lekad : andolsun
ci’nâ-kum bi : size getirdik
el hakkı : hak
ve lâkinne : ve lâkin, fakat
eksere-kum : sizin çoğunuz
li el hakki : hakkı
kârihûne : kerih görenler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmayanlarsınız.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki size gerçeği gönderdik ve fakat çoğunuz gerçeği hoş görmüyor, istemiyordunuz.

 Abdullah Parlıyan = Andolsun ki size gerçekleri içeren mesajımızı gönderdik ve fakat çoğunuz gerçeği hoş görmüyor, istemiyordunuz.

 Adem Uğur = Andolsun biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Ahmed Hulusi = Hakikat şu ki, Biz size gerçeği getirdik, ama çoğunuz gerçekten hiç hoşlanmıyorsunuz.

 Ahmet Tekin = Andolsun, biz size, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân’ı getirdik, öldükten sonra diriltilmeyi, hesabı ve cezayı anlattık. Fakat çoğunuz, doğruları getiren Kur’ân’dan, sorumluluktan hoşlanmıyorsunuz.

 Ahmet Varol = Andolsun biz size hakkı getirdik fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Ali Bulaç = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."

 Ali Fikri Yavuz = (Allah da buyurur ki): And olsun, biz size hakkı gönderdik. Fakat çoğunuz hakdan hoşlanmıyanlarsınız, (Kur’an’ı ve peygamberi inkâr edenlersiniz).

 Ali Ünal = Hakikat şu ki, Biz size gerçeği getirdik, ama çoğunuz gerçekten hiç hoşlanmıyorsunuz.

 Bayraktar Bayraklı = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyordunuz.

 Bekir Sadak = And olsun ki, size gercegi getirdik; fakat cogunuz gercegi sevmiyorsunuz.

 Celal Yıldırım = And olsun ki, biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakktan hoşlanmayıp tiksinenlersiniz.

 Cemal Külünkoğlu = Allah da şöyle buyuracak: “Biz size hakkı getirmiştik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmamıştınız.”

 Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, size gerçeği getirdik; fakat çoğunuz gerçeği sevmiyorsunuz.

 Diyanet Vakfi = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."

 Edip Yüksel = Size gerçeği getirdik; ancak çoğunuz gerçekten hoşlanmıyorsunuz.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlım hakkı için biz size hakkı gönderdik ve lâkin ekseriniz hakkı hoşlanmıyanlarsınız

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki Biz, size gerçeği gönderdik; fakat çoğunuz gerçekten hoşlanmayanlarsınız.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Gültekin Onan = "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz."

 Harun Yıldırım = Andolsun Biz size hakkı getirdik, fakat çoğunuz hakkı hoş görmeyenler idiniz.

 Hasan Basri Çantay = «Andolsun, biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz hakkı çirkin görenlerdiniz».

 Hayrat Neşriyat = And olsun ki, size hakkı getirdik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmayan kimselersiniz.

 İbni Kesir = Andolsun ki; size hak ile geldik. Fakat çoğunuz hakkı hoş görmüyordunuz.

 Kadri Çelik = “Şüphesiz biz size hakkı getirdik, fakat sizin birçoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlersiniz.”

 Muhammed Esed = (Siz ey günahkarlar!) Size hakikati ilettik, fakat çoğunuz ondan nefret ediyorsunuz.

 Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz, hakikati ayağınıza kadar getirmiştik: Fakat bir çoğunuz hakikatten hiç hoşlanmadınız.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Andolsun ki, biz size hakkı getirdik, velâkin birçoğunuz hak için hoşlanmayanlar idi.

 Ömer Öngüt = Andolsun ki biz size hakkı getirdik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Şaban Piriş = Size hakkı getirmiştik. Fakat çoğunuz haktan hoşlanmamıştınız.

 Sadık Türkmen = (siz ey günahkârlar!) Ant olsun, Biz size gerçeği getirdik, fakat pek çoğunuz gerçekten/gerçek olandan hoşlanmıyor.

 Seyyid Kutub = Andolsun biz size hakkı getirdik; fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Suat Yıldırım = Allah da şöyle buyurur: "Biz size gerçeği getirmiştik. Fakat çoğunuz hakikatten hoşlanmamıştınız."

 Süleyman Ateş = Andolsun biz size hakkı getirdik; fakat sizin çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz.

 Tefhim-ul Kuran = «Andolsun, biz size hakkı getirdik, fakat sizin bir çoğunuz hakkı çirkin görüp tiksinenlerdiniz.»

 Ümit Şimşek = Biz size hakkı getirmiştik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmazsınız.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, size hakkı getirdik ama çoğunuz haktan tiksiniyorsunuz.

 İskender Ali Mihr = Andolsun ki size hakkı getirdik. Ve lâkin sizin çoğunuz hakkı kerih görenlerdir.

 İlyas Yorulmaz = “Size dünyada iken Hak (Kur’an) gelmişti ve çoğunuz onu beğenmemiştiniz” derler.