وَلَوْ رَحِمْنَاهُمْ وَكَشَفْنَا مَا بِهِم مِّن ضُرٍّ لَّلَجُّوا فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Ve lev rahımnâhum ve keşefnâ mâ bihim min durrin le leccû fî tugyânihim ya’mehûn(ya’mehûne).
ve lev | : ve eğer |
rahımnâ | : rahmet (merhamet) ettik |
hum | : onlar |
ve keşefnâ | : ve biz giderdik |
mâ | : şey |
bi-him | : onları |
min durrin | : (zarardan) bir zarar |
le | : mutlaka, elbette |
leccû | : ısrar ettiler, devam ettiler |
fî | : içinde |
tugyâni-him | : onların azgınlıkları |
ya’mehûne | : bocalıyorlar, şaşkın şaşkın dolaşıyorlar |
Diyanet İşleri = Biz onlara merhamet edip başlarına gelen zararı giderseydik, yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara acırsan ve uğradıkları zararı giderirsen gene azgınlıklarında şaşkıncasına ısrâr edip giderler.
Abdullah Parlıyan = Eğer biz onlara merhamet edip de, üzerlerine çöken sıkıntıyı kaldırıversek, yine de azgınlıklarında inat edip, bocalayıp dururlar.
Adem Uğur = Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
Ahmed Hulusi = Eğer onlara merhamet edip de kendilerinden sıkıntılı hâllerini kaldırsak, mutlaka kör ve şaşkın hâlde, tuğyanları (hakikatlerine başkaldırı) içinde kalmaya devam ederler.
Ahmet Tekin = Eğer onlara acıyıp da, içinde bulundukları sıkıntıyı gidersek, onları ekonomik darboğazdan kurtarsaydık kesinlikle azgınlıklarında bocalayarak direnirlerdi.
Ahmet Varol = Eğer biz onlara acır ve üzerlerindeki sıkıntıyı giderirsek muhakkak yine azgınlıkları içinde bocalamaya devam ederler.
Ali Bulaç = Eğer onlara merhamet eder ve onlara dokunan zararı gideriverirsek, taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürecekler.
Ali Fikri Yavuz = Eğer biz, onlara (Mekke halkına) merhamet edip sıkıntılarını (uğradıkları kıtlığı) açıversek, mutlaka körükörüne giderek, yine azgınlıklarında inad edip dururlardı.
Ali Ünal = Haydi Biz onlara acısak ve şu maruz bulundukları (kıtlık, kuraklık) musibetini üzerlerinden kaldırsak, hiç şüphe edilmesin ki, yine başıboş bırakılmışçasına azgınlıkları içinde dolaşıp duracaklardır.
Bayraktar Bayraklı = Biz onlara acısak ve içinde bulundukları sıkıntıyı gidersek, yine de iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
Bekir Sadak = Biz onlara acisak ve baslarindaki sikintiyi gidersek bile, azginliklari icinde bocalayip kalirlar.
Celal Yıldırım = Eğer biz onlara merhamet edip de üzerlerine çöken sıkıntıyı kaldırıversek, yine de azgınlıklarında inad edip bocalar dururlar.
Cemal Külünkoğlu = Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direneceklerdi.
Diyanet İşleri (eski) = Biz onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek bile, azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.
Diyanet Vakfi = Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
Edip Yüksel = Kendilerine acıyıp başlarına gelen perişanlıklarını giderseydik bile, azgınlıklarına dalıp bocalayacaklardı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Eğer biz onlara acıyıb da baskılarını açıversek mutlaka tuğyanlarında ınad eder hiç bir şey görmezler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer onlara acıyıp da için de bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direnirlerdi.
Gültekin Onan = Eğer onlara merhamet eder ve onlara dokunan zararı gideriverirsek, taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürecekler.
Harun Yıldırım = Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında direnirlerdi.
Hasan Basri Çantay = Eğer biz onlara acıyıb da kendilerindeki zararı giderecek olursak yine serseriyâne azgınlıklarında muhakkak devam ve inâd edeceklerdir.
Hayrat Neşriyat = Hem (biz) onlara merhamet edip kendilerindeki sıkıntıyı giderseydik, yine de gerçekten azgınlıkları içinde bocalayıp duracaklardı.
İbni Kesir = Eğer onlara acıyıp da içinde bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direneceklerdi.
Kadri Çelik = Eğer onlara merhamet eder ve onlara dokunan zararı gideriverirsek, yine de tuğyanları içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürürler.
Muhammed Esed = Onlara merhamet edip (bu dünyada) başlarına gelebilecek darlık ve sıkıntıyı giderecek olsak, onlar yine de, o kurumlu azgınlıkları içinde körcesine bocalayıp dururlar.
Mustafa İslamoğlu = Ve eğer onlara acıyarak başlarına gelen herhangi bir beladan kendilerini kurtarsak, şaşkın şaşkın saplandıkları inkar bataklığında debelenmekte ısrar ederler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer onlara merhamet etsen ve kendilerindeki zararı açıversen, elbetteki yine azgınlıklarında devam edip tereddütte bulunacaklardır.
Ömer Öngüt = Eğer Biz onlara acıyıp da baskılarını açıversek, mutlaka azgınlıklarında inat eder, hiçbir şey görmezler.
Şaban Piriş = Eğer onlara acıyıp da için de bulundukları sıkıntıyı giderseydik, iyice körleşerek azgınlıklarında büsbütün direnirlerdi.
Sadık Türkmen = Eğer biz onlara merhamet edip de (bu dünyada) stres ve sıkıntılarını onlardan kaldırsaydık, azgınlıklarında bocalayıp durmaya devam ederlerdi!
Seyyid Kutub = Eğer biz onlara acısak da başlarındaki sıkıntıyı gidersek yine azgınlıkları içinde debelenmeye ısrar ederler.
Suat Yıldırım = Şayet Biz, onlara acısak ve başlarındaki sıkıntıyı gidersek yine de azgınlıkları içinde bocalayıp kalırlar.
Süleyman Ateş = Biz onlara acıyıp da başlarındaki sıkıntıyı açsaydık, yine azgınlıklarında bocalamağa devam ederlerdi.
Tefhim-ul Kuran = Onlara merhamet edip (bu dünyada) başlarına gelebilecek darlık ve sıkıntıyı giderecek olsak, onlar yine de, o kurumlu azgınlıkları içinde körcesine bocalayıp dururlar.
Ümit Şimşek = Ve eğer onlara acıyarak başlarına gelen herhangi bir beladan kendilerini kurtarsak, şaşkın şaşkın saplandıkları inkar bataklığında debelenmekte ısrar ederler.
Yaşar Nuri Öztürk = Eğer biz onlara acıyıp da üstlerindeki sıkıntıyı kaldırsaydık, azgınlıkları içinde sersem sersem bocalamaya devam edeceklerdi.
İskender Ali Mihr = Ve eğer onlara rahmet (merhamet) edip, onlara zarar (sıkıntı, kıtlık) veren şeyi giderseydik, mutlaka şaşkın bir halde azgınlıklarında devam ederlerdi.
İlyas Yorulmaz = Biz onlara merhamet etseydik ve onlara isabet eden zararları kaldırsaydık, isyanları içerisinde ısrar edip bocalayıp dururlardı.