قَالُواْ أَتَعْجَبِينَ مِنْ أَمْرِ اللّهِ رَحْمَتُ اللّهِ وَبَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ أَهْلَ الْبَيْتِ إِنَّهُ حَمِيدٌ مَّجِيدٌ
Kâlû e ta’cebîne min emrillâhi rahmetullâhi ve berakâtuhu aleykum ehlel beyt(beyti), innehu hamîdun mecîd(mecîdun).
kâlû | : dediler |
e | : mı |
ta’cebîne | : şaşırıyorsun |
min emri allâhi | : Allah’ın emrinden (dolayı), Allah’ın emrine |
rahmetu allâhi | : Allah’ın rahmeti |
ve berekâtu-hu | : ve onun bereketi |
aleykum | : sizin üzerinize |
ehle el beyti | : ev halkı |
inne-hu | : muhakkak o |
hamîdun | : çok övülen, kendisine çok hamdedilendir |
mecîdun | : şanı yücedir, meciddir |
Diyanet İşleri = Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir.” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, Allah'ın işine mi şaşıyorsun dediler, ey Ehli Beyt, Allah'ın rahmeti ve bereketleri size; şüphe yok ki o, övülmeye lâyık, kullara müstahak olmadan ihsânda bulunan bir Tanrıdır.
Abdullah Parlıyan = Melekler ona: “Allah'ın emrine mi şaşıyorsun” dediler. “Ey bu evin insanları! Allah'ın rahmet ve bereketi, sizin üzerinize olsun ve hatırlayın ki Allah her zaman, her türlü eksiksiz övgüye layık ve çok yüce olandır.”
Adem Uğur = (Melekler) dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.
Ahmed Hulusi = Dediler ki: "Allâh'ın hükmüne mi şaşıyorsun? Allâh'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey hane halkı! Muhakkak ki O, Hamiyd'dir, Meciyd'dir. "
Ahmet Tekin = Onlar:'Sen, Allah’ın kudretine, hikmetine, planına mı şaşıyorsun? Ey peygamber evinin halkı, Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun. Çünkü o hamde, övgüye ve şükre lâyıktır. İyiliği boldur.' dediler.
Ahmet Varol = (Elçiler): 'Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir ey ev halkı! Şüphesiz O, övgüye layık ve lütfu bol olandır' dediler.
Ali Bulaç = Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecid'tir."
Ali Fikri Yavuz = (Melekler ona) dediler ki: “- Sen Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun, ehl-i beyt... Şüphe yok ki Allah nimet vermesiyle hamde lâyıktır, lütuf ve ihsanıyla yücedir.”
Ali Ünal = “Sen” dediler, “Allah’ın işine mi şaşırıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun ey ev halkı! Şüphesiz Allah, çok büyük lütf u ihsan sahibi olarak her türlü hamde ve yüceltilmeye lâyıktır.”
Bayraktar Bayraklı = Melekler dediler ki: “Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır; iyiliği boldur.”
Bekir Sadak = «Ey evin hanimi! Allah'in rahmeti ve bereketleri uzerinize olmusken, nasil Allah'in isine sasarsin? O, ovulmeye layiktir, yucelerin yucesidir» dediler.
Celal Yıldırım = (Elçi melekler) ona : «Allah'ın emrine mi şaşıyorsun ? Ey ev halkı, Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir. Şüphesiz ki Allah çok övülmeye lâyıktır ve O, çok yüce ve çok şanlıdır.
Cemal Külünkoğlu = Elçiler: “Sen Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketi var üzerinizde. Şüphe yok ki O, övülmeye layık ve lütfü çok olandır” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = 'Ey evin hanımı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olmuşken, nasıl Allah'ın işine şaşarsın? O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir' dediler.
Diyanet Vakfi = (Melekler) dediler ki: Allah'ın emrine şaşıyor musun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.
Edip Yüksel = 'ALLAH'ın işine mi şaşıyorsun,' dediler, 'ALLAH'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizedir ey ev halkı. O Övgüye En Layıktır, Yücelerin Yücesidir.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Sen, dediler: Allahın emrinden taacüb mü ediyorsun? Allahın rahmeti ve berekâtı var üzerinizde ey ehli beyt! Şübhe yok ki o bir hamîddir mecîddir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Elçiler: «Sen Allah'ın işine mi şaşıyorsun ? Allah'ın rahmeti ve bereketi var üzerinizde ey ev halkı, şüphe yok ki, O, övülmeye layık ve lütfü çok olandır.» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Dediler: «Sen Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve berekâtı üzerinizdedir. Ey ev halkı! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyıktır), meciddir (cömertliği boldur).»
Gültekin Onan = Dediler ki: "Tanrı'nın buyruğuna mı şaşıyorsun? Tanrı'nın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev ehli şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecid'tir."
Harun Yıldırım = Dediler ki: “Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey hane halkı! Şüphesiz O, Hamîd’dir, Mecîd’dir.”
Hasan Basri Çantay = (Elçi melekler): «Allahın emrine mi şaşıyorsun? Ey ehl-i beyt, Allahın rahmeti, bereketleri sizin üzerinizdedir. Şübhe yok ki, O, asıl hamde lâyık, hayr-u ihsanı çok olandır» dediler.
Hayrat Neşriyat = (Melekler) dediler ki: 'Allah’ın işine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir ey ev halkı! Şübhesiz ki O, Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan)dır, Mecîd (ihsânı bol olan)dır.'
İbni Kesir = Dediler ki: Allah'ın işine mi şaşarsın ey evin hanımı? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizedir. Muhakkak ki O, Hamid'dir, Mecid'dir.
Kadri Çelik = (Melekler) Dediler: “Allah'ın emrine mi şaşırıyorsun? Oysa Allah'ın rahmeti ve bereketleri siz ev halkının üzerinedir. Şüphesiz O, övülmeye layık ve azamet sahibi olandır”
Muhammed Esed = "Allah'ın dilediğini gerçekleştirmesini mi yadırgıyorsun?" dediler, "Allah'ın rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun ey bu evin insanları, (hemen hatırlayın ki,) her zaman her övgüye layık olan O'dur; şanı çok yüce olan O!"
Mustafa İslamoğlu = Onlar "Sen Allah'ın emrini garip mi karşılıyorsun?" dediler; "Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun ey hane halkı, kuşku yok ki O'dur hamde en layık olan, O'dur yüceler yücesi!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Dediler ki: «Sen Allah'ın emrinden taaccüb eder misin? Ey ehl-i Beyt! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphe yok ki o hamîddir, mecîddir.»
Ömer Öngüt = Dediler ki: “Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Ey ev halkı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir. Şüphesiz ki O övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur. ”
Şaban Piriş = -Sen Allah’ın işine mi şaşırıyorsun? dediler, Ey evin halkı, Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizdedir. Şüphesiz, övgüye layık ve eşsiz cömert O’dur.
Sadık Türkmen = (melekler) dediler ki: “Allah’ın emrinden dolayı mı şaşırıyorsunuz? Allah’ın rahmeti ve bereketleri ey ev halkı sizin üzerinizedir. Şüphesiz O; övülmeye lâyıktır, iyiliği boldur.”
Seyyid Kutub = Konuklar, kadına «Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Ey hane halkı, Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinizdedir. Hiç kuşkusuz O, övgüye ve yüceltilmeye lâyıktır» dediler.
Suat Yıldırım = Elçi melekler: "Sen, dediler, Allah’ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ehl-i beyt! Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize olsun. O gerçekten her türlü hamde lâyıktır, hayır ve ihsanı boldur."
Süleyman Ateş = Dediler ki: "Allâh'ın işine mi şaşıyorsun? Allâh'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı! O, övülmeğe lâyıktır, iyiliği boldur."
Tefhim-ul Kuran = Dediler ki: «Allah'ın emrine mi şaşırıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye layık olandır, Mecîd'tir.»
Ümit Şimşek = Onlar 'Allah'ın işine mi şaşıyorsun?' dediler. 'Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun, ey hane halkı. O hamd edilmeye lâyıktır ve şanı pek yücedir.'
Yaşar Nuri Öztürk = Dediler ki: "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinizdedir ey ev halkı! O Hamîd'dir, Mecîd'dir."
İskender Ali Mihr = (Melekler) dediler ki: “Allah’ın emrine mi şaşırıyorsun? Ey ev halkı, Allah’ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinize!” Muhakkak ki O, Hamîd’dir (çok övülen, çok hamdedilendir), Mecîd’dir (şanı, yüce olandır).
İlyas Yorulmaz = Melekler kadına “Allah’ın sizin üzerinize olan rahmeti ve bereketi ile, (size çocuklar vererek) tam bir aile (ehli beyt) olmanızı sağlayacak, Allah’ın rutin işlerinden (her an yaratma halinde) birisi olanın, bu emrine mi şaşıyorsun? Şüphesiz ki Allah her an yeni bir şey yaratmasıyla, övülmeye layık olandır” dediler.