فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ خَلاَئِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ
Fe kezzebûhu fe necceynâhu ve men meahu fîl fulki ve cealnâhum halâife ve agraknâlezîne kezzebû bi âyâtinâ, fanzur keyfe kâne âkıbetul munzerîn(munzerîne).
fe kezzebû-hu | : fakat onu yalanladılar |
fe necceynâ-hu | : sonra biz onu kurtardık |
ve men | : ve kim, kimse(ler) |
mea-hu | : onunla beraber |
fî el fulki | : gemide |
ve cealnâ-hum | : ve onları kıldık (yaptık) |
halâife | : halifeler |
ve agraknâ | : ve suda boğduk |
ellezîne kezzebû | : yalanlayan kimseler |
bi âyâti-nâ | : âyetlerimizi |
fanzur (fe unzur) | : artık bak |
keyfe | : nasıl |
kâne | : oldu |
âkıbetu el munzerîne | : uyarılanların sonu (akıbeti) |
Diyanet İşleri = Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları ötekilerin yerine geçirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılan (fakat söz anlamayan)ların sonu nasıl oldu!
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken onu yalanladılar da onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık ve onları hükümdâr ettik ve delillerimizi yalanlayanları sulara boğduk, bak da gör, korkutulanların sonları ne oldu.
Abdullah Parlıyan = Bütün bu uyarılara rağmen, onu yalanlamaya kalkıştılar biz de onu gemide onunla birlikte olanların hepsini kurtarıp, bu kurtardıklarımızı o yok ettiklerimizin yerine geçirdik. Ayetlerimizi yalanlamaya kalkışanları ise suda boğduk. Artık sen bir bak, uyarılıp da yola gelmeyenlerin sonu nasıl oldu?
Adem Uğur = Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!
Ahmed Hulusi = (Yine de) Onu yalanladılar. . . Biz de Onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. . . İşaretlerimizi yalanlamış olanları ise boğduk! Uyarılanların sonu nasıl oldu bir bak!
Ahmet Tekin = Buna rağmen onu yalanladılar. Biz de Nuh’u ve onunla beraber gemilerde olanları kurtardık, dünya düzeni kurmaya, ilâhî hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler haline getirdik. Âyetlerimizi yalanlayanları tûfanda boğduk. İbret nazarıyla bak, incele, sorumluluk, hesap ve ceza hatırlatılarak uyarılıp da, iman etmeyenlerin âkıbetleri nasıl oldu?
Ahmet Varol = Onlar yine de onu yalanladılar. Ancak biz onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık ve onları halifeler yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Ali Bulaç = Fakat onu yalanladılar; biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
Ali Fikri Yavuz = Bunun üzerine yine Nûh’u tekzîp ettiler. Biz de onu ve beraberindeki müminleri gemide selâmete çıkardık ve bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Âyetlerimizi tekzip edenleri ise, suda boğduk. İşte bak, azabla korkutulup yola gelmiyenlerin sonu nasıl olmuştur!...
Ali Ünal = Fakat halkı Nuh’u dinlemedi ve onu yalanladılar; Biz de neticede O’onu ve gemide yanında bulunanları kurtarıp, onları yeryüzünde halifeler olmak üzere hayatta bıraktık; âyetlerimizi yalanlayanları ise (tufanda) boğduk. Bak, gittikleri yolun âkıbeti konusunda uyarılanların sonu nasıl oldu gör!
Bayraktar Bayraklı = Yine de onu yalanladılar; biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları iktidar sahibi yaptık. Âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak ki, uyarılanların sonu nasıl oldu!
Bekir Sadak = Onu yalanci saydilar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanlari kurtardik. Onlari otekilerin yerine gecirdik, ayetlerimizi yalanlayanlari suda bogduk. Uyarilanlardan soz dinlemeyenlerin sonlarinin nasil olduguna bir bak.
Celal Yıldırım = Yine de onu yalanladılar. Biz onu ve gemide beraberindekilerin! kurtardık ve bu (kurtardıklarımızı) o (yok ettiklerimizin) yerine geçirdik; âyetlerimizi yalan sayanları boğduk. Artık sen o uyarılanların sonunun ne olduğuna bir bak !
Cemal Külünkoğlu = Onu yine de yalanladılar. Biz de hem onu ve hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve bunları onların yerine (yeryüzüne) hükümran kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da (suda) boğduk. İşte bak, azapla korkutulduğu halde yola gelmeyenlerin sonu nasıl olmuştur?
Diyanet İşleri (eski) = Onu yalancı saydılar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik, ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.
Diyanet Vakfi = Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!
Edip Yüksel = Onu yalanladılar. Bunun üzerine onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Onları (yeryüzünün) yöneticileri yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise boğduk. Uyarılanların akıbetine dikkat et.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bunun üzerine yine onu tekzib ettiler. Biz de onu ve beraberindekileri gemide necâte çıkarıb bunları Yer yüzünün halifeleri kıldık, âyetlerimizi tekzib edenleri ise gark ettik, bak işte inzâr olunanların âkibeti nasıl oldu
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Buna rağmen yine ona yalan söylüyorsun, dediler. Biz de onu gemide kendisiyle beraber olanları kurtarıp, onları yeryüzünün halifeleri yaptık; ayetlerimizi inkar edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akibeti nasıl oldu?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yine de onu yalanladılar; biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları iktidar sahibi yaptık. Âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak ki, uyarılanların sonu nasıl oldu!
Gültekin Onan = Onu yalanci saydilar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanlari kurtardik. Onlari otekilerin yerine gecirdik, ayetlerimizi yalanlayanlari suda bogduk. Uyarilanlardan soz dinlemeyenlerin sonlarinin nasil olduguna bir bak.
Harun Yıldırım = Fakat onu yalanladılar, biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bir bak!
Hasan Basri Çantay = Yine onlar kendisini tekzîb etdiler. Biz de hem onu, hem gemide beraberinde bulunan kimseleri selâmete erdirdik ve bunları (yer yüzünün) halîfeler (i) yapdık. Âyetlerimizi yalan sayanları ise (suda) boğduk. Bak, (Allahın azâbiyle) korkutul (ub da doğru yolu tutmay) anların sonu nice olmuşdur!.
Hayrat Neşriyat = Buna rağmen onu yalanladılar; bunun üzerine onu ve onunla berâber gemide bulunanları kurtardık; onları (yeryüzünde) halîfeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Artık bak o korkutulanların sonu nasıl oldu!
İbni Kesir = Onu yalanladılar; ama Biz, onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğduk. Bir bak uyarılanların sonu nice oldu.
Kadri Çelik = Onu yalancı saydılar; ama biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik ve ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanların sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Muhammed Esed = (Bütün bu uyarılara rağmen) o'nu yalanlamaya kalkıştılar! Ve Biz de o'nu ve gemide o'nunla birlikte olanların hepsini kurtarıp (yeryüzüne) mirasçı kıldık; ayetlerimizi yalanlamaya kalkışanları ise suda boğduk: İmdi, bir bak, uyarıldıkları halde uymayan insanların sonu nasıl olurmuş!
Mustafa İslamoğlu = Onu yalancı saydılar; ama Biz onu ve gemide beraberinde bulunanları kurtardık. Onları ötekilerin yerine geçirdik, ayetlerimizi yalanlayanları suda boğduk. Uyarılanlardan söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak.
Ömer Nasuhi Bilmen = Yine o'nu tekzîp ettiler. Biz de O'nu ve O'nunla beraber gemide bulunanları necâta erdirdik ve onları halifeler kıldık. Bizim âyetlerimizi tekzîp edenleri de gark ettik. Artık bak! Korkutulmuş olanların akıbetleri nasıl oldu?
Ömer Öngüt = Onu yalanladılar. Biz de hem onu hem de gemide onunla beraber bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık. Âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılıp da söz dinlemeyenlerin sonlarının nasıl olduğuna bir bak!
Şaban Piriş = O’nu yalanlamışlardı. Biz de O’nu ve O’nunla birlikte gemide olanları kurtarmış, ayetlerimizi yalanlayanları ise suda boğmuştuk. Uyarılanların sonunun nasıl olduğuna bak!
Sadık Türkmen = Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemi içinde onunla birlikte bulunanları kurtardık. Onları halifeler/öncekilere varisler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayan kimseleri de boğduk. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu?
Seyyid Kutub = Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemideki arkadaşlarını boğulmaktan kurtararak, boğulanların yerine geçirdik ve ayetlerimizi yalanlayanları boğduk. Gör bakalım, uyarılıp da yola gelmeyenlerin sonu nice oldu?
Suat Yıldırım = Yine de halkı kendisini dinlemeyip onu yalancı saydılar. Biz de hem onu, hem de gemide beraberinde olanları kurtardık ve bunları, o ülkeye hükmedenlerin yerine geçirdik.Âyetlerimizi yalan sayanları ise suda boğduk. İşte bak, uyarıldığı halde doğru yolu tutmayanların âkıbetlerinin nasıl olduğunu gör!
Süleyman Ateş = Yine de onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları egemen yaptık ve âyetlerimizi yalanlayanları da boğduk. Bak işte uyarıl(ıp da yola gelmey)enlerin sonu nice oldu!
Tefhim-ul Kuran = Fakat onu yalanladılar; biz de Onu ve gemide Onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılıp korkutulanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak.
Ümit Şimşek = Onlar onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtararak onların yerine geçirdik; âyetlerimizi yalanlayanları ise boğduk. Şimdi bak, uyarılanların sonu ne oldu!
Yaşar Nuri Öztürk = Bunun üzerine, onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık, onları yöneticiler yaptık; ayetlerimizi yalanlayanları da batırıp boğduk. Bak da gör, önceden uyarılanların sonu nice oluyor!
İskender Ali Mihr = Fakat onu yalanladılar. Sonra Biz, onu ve gemide onunla beraber olanları kurtardık. Ve onları, halifeler kıldık ve âyetlerimizi yalanlayan kimseleri, (suda) boğduk. Artık bak, uyarılanların sonu nasıl oldu.
İlyas Yorulmaz = Nuh’u yalanladılar. Bizde onu ve onunla beraber olanları gemi ile kurtardık ve onları yeryüzünün sahipleri yaptık ve ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Şimdi bak bakalım, uyarılanların, inkârlarının sonucu nasıl oldu.