وَإِذْ يَعِدُكُمُ اللّهُ إِحْدَى الطَّائِفَتِيْنِ أَنَّهَا لَكُمْ وَتَوَدُّونَ أَنَّ غَيْرَ ذَاتِ الشَّوْكَةِ تَكُونُ لَكُمْ وَيُرِيدُ اللّهُ أَن يُحِقَّ الحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ
Ve iz yaıdukumullâhu ihdât tâifeteyni ennehâ lekum, ve teveddûne enne gayra zâtiş şevketi tekûnu lekum, ve yurîdullâhu en yuhıkkal hakka bi kelimâtihî ve yaktaa dâbiral kâfirîn(kâfirîne).
ve iz yaıdu-kum allâhu | : ve Allah size vaadediyordu |
ihdâ et tâifeteyni | : iki taifeden (topluluktan) biri |
enne-hâ | : onun olduğu, olması |
lekum | : sizin |
ve teveddûne | : ve temenni ediyorsunuz, diliyorsunuz |
enne | : olduğunu, olmasını |
gayra | : başka, diğer, ... olmayan |
zâti eş şevketi | : silâh sahibi |
tekûnu | : olması |
lekum | : sizin |
ve yurîdu allâhu | : ve Allah istiyor |
en yuhıkka el hakka | : hakkın gerçekleşmesi |
bi kelimâti-hî | : onun kelimeleri, sözleri ile |
ve yaktaa (en yaktaa) | : ve kesiyor (kesilmesi) |
dâbira el kâfirîne | : kâfirlerin arkası, neslin devamı |
Diyanet İşleri = Hani Allah size iki taifeden birini, o sizindir diye va’dediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hani Allah, o iki bölükten birinin muhakkak sizin olacağını vaad ediyordu da siz, silâhı bulunmayanların, elinize düşmesini istiyordunuz. Halbuki Allah, sözleriyle, gerçeği yerine getirmek ve kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu.
Abdullah Parlıyan = Hani Allah iki düşman topluluğundan birisinin, sizin elinize düşeceği konusunda size söz vermişti; sizlerse güçsüz, silahsız olan kervan topluluğunun, elinize düşmesini arzu ediyordunuz. Allah da, sözleriyle hakkın hak olduğunu göstermek ve kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenlerin, kökünü kazımak istiyordu.
Adem Uğur = Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
Ahmed Hulusi = Hani Allâh size iki gruptan (Kureyş ordusu veya kervandan) birinin sizin olacağını vadediyordu. . . Silah sahibi olmayanın (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz (kısa vâdeli kazanca, getirisi kolay olana bakıyordunuz, hâlbuki uzun vâdede size zarar verecekti bu isteğiniz). . . Allâh da uyarılarıyla Hakk'ı gerçekleştirmek ve hakikat bilgisini inkâr edenlerin ardını kesmeyi diliyordu.
Ahmet Tekin = Hani Allah size iki gruptan, Kureyş Kervanı ve Kureyş ordusundan birinin sizin olacağını va’dediyordu. Siz kuvvetsiz olanın, kuvvet kullanılmadan elde edilecek olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah âyetleriyle, emirleriyle, icraatıyla, hakkı, İslâm’ı yüceltmek, toplumda hakça İslâmî bir düzen gerçekleştirmek ve Kureyş ordusunu yok ederek kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin kökünü kazımak istiyordu.
Ahmet Varol = Allah size iki gruptan [2] birinin sizin olacağını vadetmişti. Sizse güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı açığa çıkarmak ve kâfirlerin sonlarını getirmek istiyordu.
Ali Bulaç = Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını size vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istemekteydiniz. Oysa Allah, sözleriyle hakkın gerçekleşmesini sağlamak ve küfre sapanların arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.
Ali Fikri Yavuz = O vakit Allah, yük kervanı ve silâhlı birlikten birini size vâd ediyordu, ki sizin olsun. Siz de, silâhı bulunmıyan kervanın size ait olmasını arzu ediyordunuz. Halbuki Allah, âyetleriyle hakkı ve İslâmı açığa vurmayı ve kâfirlerin arkasını kesmeyi diliyordu.
Ali Ünal = Hani Allâh size iki gruptan (Kureyş ordusu veya kervandan) birinin sizin olacağını vadediyordu. . . Silah sahibi olmayanın (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz (kısa vâdeli kazanca, getirisi kolay olana bakıyordunuz, hâlbuki uzun vâdede size zarar verecekti bu isteğiniz). . . Allâh da uyarılarıyla Hakk'ı gerçekleştirmek ve hakikat bilgisini inkâr edenlerin ardını kesmeyi diliyordu.
Bayraktar Bayraklı = Hani Allah size iki gruptan, Kureyş Kervanı ve Kureyş ordusundan birinin sizin olacağını va’dediyordu. Siz kuvvetsiz olanın, kuvvet kullanılmadan elde edilecek olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah âyetleriyle, emirleriyle, icraatıyla, hakkı, İslâm’ı yüceltmek, toplumda hakça İslâmî bir düzen gerçekleştirmek ve Kureyş ordusunu yok ederek kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin kökünü kazımak istiyordu.
Bekir Sadak = Allah size iki gruptan [2] birinin sizin olacağını vadetmişti. Sizse güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı açığa çıkarmak ve kâfirlerin sonlarını getirmek istiyordu.
Celal Yıldırım = Hani Allah iki taifeden birini size va'dediyordu da siz ise güçsüz, silâhsız olanın size düşmesini arzu ediyordunuz. Allah da sözleriyle hakkın yerine gelmesini ve kâfirlerin kökünü kesmeyi diliyor;
Cemal Külünkoğlu = Allah, iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vaat ettiğinde siz silahsız olan gruptan (ticaret kervanının) size düşmesini istediniz. Oysa Allah sözleri aracılığı ile gerçeği yüceltmeyi ve kâfirlerin kökünü kazımayı, soylarını kurutmayı istiyordu.
Diyanet İşleri (eski) = (7-8) Allah bu iki taifeden birini size vadetmişti; siz, kuvvetsiz olanın size düşmesini istiyordunuz. Oysa, suçluların hoşuna gitmese de, hakkı ortaya çıkarmak ve batılı tepelemek için, Allah sözleriyle hakkı ortaya koymak ve inkarcıların kökünü kesmek istiyordu.
Diyanet Vakfi = Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan veya Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu; siz de kuvvetsiz olanın (kervanın) sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
Edip Yüksel = ALLAH iki gruptan birisini (yenmeyi) size söz vermişti; siz ise, güçsüz olanıyla karşılaşmayı istiyordunuz. Oysa ALLAH kelimeleriyle gerçeği gerçekleştirmek ve kafirlerin ardını kesmek diliyor.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve o vakıt Allah, size iki taifenin birini va'dediyordu ki sizin olsun, siz, ise arzu ediyordunuz ki şekvetsiz olan sizin olsun, halbuki Allah, kelimatiyle hakkı ihkak etmek ve kâfîrlerin arkasını kesmek dileyordu
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve o zaman Allah, size iki topluluktan birini va'd ediyordu ki, sizin olsun! Siz ise arzu ediyordunuz ki güçsüz olan sizin olsun! Oysa Allah sözleriyle gerçeği ortaya çıkarmak ve kafirlerin arkasını kesmek istiyordu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte o zaman Allah size iki taifeden (kervan veya kureyş ordusundan) birini vaad ediyordu ki, sizin olacaktı. Siz ise arzu ediyordunuz ki, şanı ve şerefi olmayan şey (kervan) sizin olsun. Halbuki Allah, âyetleriyle hakkı yerine oturtmak ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.
Gültekin Onan = Hani Tanrı iki topluluktan birinin mutlaka sizin olacağını vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Tanrı, sözleriyle hakkın ve kafirlerin arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.
Harun Yıldırım = O zaman ki Allah size iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vaadetmişti de siz güçsüz olanın sizin olmasını isitiyordunuz. Allah ise kelimeleriyle hakkı gerçekleştirmek ve kâfirlerin arkasını kesmek istiyordu.
Hasan Basri Çantay = Hani Allah size iki taaifeden birinin muhakkak sizin olduğunu va'dediyordu, siz ise kuvvetli ve silâhı bulunmayanın kendinizin olmasını arzu ediyordunuz. Allah da emirleriyle hakkı açığa vurmayı, kâfirlerin arkasını kesmeyi irâde buyuruyordu.
Hayrat Neşriyat = O vakit Allah size, iki tâifeden (silâhsız kervan veya silâhlı düşmandan) birinin şübhesiz sizin olacağını va'd ediyordu; fakat (siz,) gerçekten zayıf (ve silahsız) olanın sizin olmasını istiyordunuz; hâlbuki Allah, sözleriyle o hakkı gerçekleştirmek (İslâm’ı üstün kılmak) ve kâfirlerin kökünü kesmek istiyordu.
İbni Kesir = Hani Allah; iki taifeden birini size vaadediyordu. Siz ise, kuvvetli bulunmayanın sizin olmasını arzu ediyordunuz. Allah ta istiyordu ki; sözleriyle hakkı gerçekleştirsin ve kafirlerin kökünü kessin.
Kadri Çelik = Hani Allah; iki taifeden birini size vaadediyordu. Siz ise, kuvvetli bulunmayanın sizin olmasını arzu ediyordunuz. Allah ta istiyordu ki; sözleriyle hakkı gerçekleştirsin ve kafirlerin kökünü kessin.
Muhammed Esed = İmdi, (hatırlayın) Allah, (bu) iki (düşman) topluluğundan birinin sizin elinize düşeceği konusunda size söz vermişti; sizlerse güçsüz olanın elinize düşmesini arzu ediyordunuz; oysa Allahın muradı, sözleriyle tam bir uyum içinde, hakkın hak olduğunu göstermek ve hakkı inkar edenlerin son kalıntılarını da silip atmak yönündeydi.
Mustafa İslamoğlu = Hani Allah, iki topluluktan birinin sizin elinize geçeceğine ilişkin vaadde bulunmuştu; siz ise korumasız olanın elinize düşmesini istiyordunuz. Ne ki Allah'ın muradı, kelamı aracılığıyla hakkı gerçekleştirmek ve kafirlerin kökünü kurutmaktı;
Ömer Nasuhi Bilmen = Hani Allah, iki topluluktan birinin sizin elinize geçeceğine ilişkin vaadde bulunmuştu; siz ise korumasız olanın elinize düşmesini istiyordunuz. Ne ki Allah'ın muradı, kelamı aracılığıyla hakkı gerçekleştirmek ve kafirlerin kökünü kurutmaktı;
Ömer Öngüt = Ve hani Allah Teâlâ size iki tâifeden birini, «Şüphesiz o sizindir!» diye vaadleşti. Siz ise arzu ediyordunuz ki, kuvvet sahibi olmayan sizin olsun. Halbuki, Allah Teâlâ emirleriyle hakkı izhar etmeyi ve kâfirlerin arkasını kesmeyi irâde buyuruyordu.
Şaban Piriş = Allah, iki gruptan birinin sizin olacağını vaat etmişti. Siz güçsüz ve silahsız olanın sizin olmasını arzu ediyordunuz. Oysa Allah, emirleriyle hakkın gerçekleşmesini ve kafirlerin gücünün arkasını kesmek istiyordu.
Sadık Türkmen = Hani Allah; size iki taifeden birini, o sizindir diye vadediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve saldırgan kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
Seyyid Kutub = Allah, iki gruptan birinin hakkından geleceğinizi vadettiği zaman, siz güçsüz olan grubun size düşmesini istediniz. Oysa Allah sözleri aracılığı ile gerçeği yüceltmeyi ve kâfirlerin kökünü kazımayı, soylarını kurutmayı istiyordu.
Suat Yıldırım = (7-8) Allah iki topluluktan birine sizi galip kılacağını vâd ettiğinde siz silahsız olan topluluğun (kervanın) sizin olmasını arzu ediyordunuz. Halbuki Allah ise, emirleriyle hakkı üstün kılmak ve şirkin kuvvetini yok ederek kâfirlerin ardını kesmek istiyordu ki, o suçlu müşrik gürûhu hoşlanmasa da, hak olan İslâm’ı yüceltsin, batıl olan şirki de ortadan kaldırsın.
Süleyman Ateş = Allâh size, iki topluluktan birinin sizin olduğunu va'dediyordu; siz de kuvvetsiz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allâh, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (kuvvetli olan takımı yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.
Tefhim-ul Kuran = Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını size vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istemekteydiniz. Oysa Allah, sözleriyle hakkın gerçekleşmesini sağlamak ve küfre sapanların arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.
Ümit Şimşek = Allah iki topluluktan birini size vaad ettiğinde, siz güçsüz olan topluluk elinize geçsin istiyordunuz. Allah ise buyrukları ve müjdeleriyle hakkı ortaya çıkarmayı ve kâfirlerin kökünü kesmeyi murad etmişti.
Yaşar Nuri Öztürk = O sırada Allah, iki gruptan birinin kesinlikle sizin olacağını vaat ediyordu. Ve siz, güçsüz ve silahsız olanın size düşmesini arzu ediyordunuz. Allah ise hakkı kendi kelimeleriyle tam bir biçimde ortaya koymayı ve küfre batmışların ardını, arkasını kesmeyi istiyordu.
İskender Ali Mihr = Ve Allah, iki taifeden birinin sizin olmasını, size vaadediyordu. Ve siz, silâhsız olanın (silâh sahibi olmayanın) sizin olmasını temenni ediyorsunuz. Ve Allah (da) O’nun (Kendi) sözleri ile hakkın gerçekleşmesini ve kâfirlerin arkasının (neslin devamının) kesilmesini istiyor.
İlyas Yorulmaz = Allah size, düşman olan iki guruptan biri ile savaşacağınızı vaat edince, güçsüz olanlarla karşılaşmayı istediğiniz halde, diğer gurup ile sizi karşılaştırdı. Halbuki Allah, kelimeleri ile hakkın (vahiy ile vaat ettiği zaferin) gerçekleşmesini ve hakkı inkar edenlerin arkalarının (güçlerinin ve morallerinin) kesilmesini istiyor.