وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّماوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى عَمَّا يُشْرِكُونَ
Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînihi, subhânehu ve teâlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne).
ve mâ kaderû | : ve takdir edemediler |
allâhe | : Allah |
hakka | : hak oldu, hakkıyla |
kadri-hi | : onun kadri |
ve el ardu | : ve arz, yeryüzü, yer |
cemîan | : hepsi, bütün, tamamı |
kabdatu-hu | : onun kabzında, avucunda |
yevme el kıyâmeti | : kıyâmet günü |
ve es semâvâtu | : ve semalar |
matviyyâtun | : dürülmüş olarak |
bi yemîni-hi | : onun eliyle, kudretiyle |
subhâne-hu | : o sübhandır (herşeyden münezzehtir) |
ve teâlâ | : ve yücedir |
ammâ (an mâ) | : şeylerden |
yuşrikûne | : şirk koşuyolar |
Diyanet İşleri = Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'ı, gereği gibi ululamadılar ve yeryüzü, kıyâmet gününde, tamâmıyla kudret avucundadır onun ve gökler de, kudretiyle dürülmüştür; münezzehtir ve yücedir o, şirk koşanların şirk koştukları şeylerden.
Abdullah Parlıyan = Allah'tan başkasına kulluk edenler, Allah'ı gerçek bir şekilde tanıyamadılar. Yeryüzü bunca genişliğine ve büyüklüğüne rağmen, kıyamet günü O'nun eli altında olacaktır, gökler de O'nun sağ eliyle toplanıp, dürülecektir. O her türlü eksikliğin üstünde ve ötesindedir. O'na koştukları bütün eş ve ortaklardan da üstündür ve herşeyin kat kat üstündedir.
Adem Uğur = Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.
Ahmed Hulusi = Allâh'ı hakkıyla değerlendiremediler! Kıyamet sürecinde arz bütünüyle O'nun kabzasındadır (avucunun içindedir); semâlar O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir. . . O, onların şirk koştuklarından münezzehtir, Âli'dir.
Ahmet Tekin = Onlar, Allah’ın, yüceliğini, kudretini, kadrini, zâtını vasfının, sıfatlarının tecellisinin ifade ettiği şekilde künhüyle kavrayamadılar, Allah’ı hakkıyla tanıyıp saygıyla hafsalalarına yerleştiremediler. Kıyamet günü bütün yerküre O’nun tasarrufundadır. Gökler O’nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında ortak koşanların kendisine koştukları ortaklardan münezzehtir, yüceler yücesidir.
Ahmet Varol = Onlar Allah'ı gereği gibi bilemediler. Oysa kıyamet günü yer tamamen O'nun avucundadır ve gökler sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir.
Ali Bulaç = Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.
Ali Fikri Yavuz = O kâfirler, Allah’ı gerektiği gibi takdir edemediler (büyüklüğünü anlıyamadılar). Halbuki kıyamet günü, yer küresi tamamen O’nun tasarrufundadır. Gökler de, kudret elinde dürülmüşlerdir. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve çok yücedir.
Ali Ünal = Allah’ı Allah oluşunun gerektirdiği şekilde tanıyıp takdir etmediler. Oysa Kıyamet Günü bütün bir yeryüzü O’nun Avucu’nda, gökler de dürülmüş olarak Sağ Eli’nde olacaktır. Allah, onların her türlü şirk koşmalarından mutlak manâda uzak ve münezzeh, mutlak manâda aşkın ve yücedir.
Bayraktar Bayraklı = Onlar Allah'ı gerektiği şekilde takdir edemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. Allah, onların ortak koşmalarından uzak ve yücedir.
Bekir Sadak = Onlar Allah'i geregi gibi degerlendiremediler. Butun yeryuzu, kiyamet gunu O'nun avucundadir; gokler O'nun kudretiyle durulmus olacaktir. O, putperestlerin ortak kosmalarindan yuce ve munezzehtir.
Celal Yıldırım = Onlar, Allah'ı (O'nun kudret ve yüceliğini, denge ve düzenini) hakkıyle takdir edemediler. Oysa yeryüzü Kıyamet günü O'nun kudret avucundadır. Gökler de O'nun (kudretini temsîl eden) sağ elinde katlanmış olacak. O, (inkarcı nankörlerin) ortak koştuklarından yücedir, münezzehtir.
Cemal Külünkoğlu = Onlar, Allah'ı gereği gibi bilemediler. Oysa kıyamet günü yeryüzü, bütünüyle O'nun tasarrufunda olacak. Gökler de O'nun kudretiyle dürülecek. O, kudret ve egemenliğinde sınırsızdır ve onların (müşriklerin) ortak koştuklarından uzaktır.
Diyanet İşleri (eski) = Onlar Allah'ı gereği gibi değerlendiremediler. Bütün yeryüzü, kıyamet günü O'nun avucundadır; gökler O'nun kudretiyle dürülmüş olacaktır. O, putperestlerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.
Diyanet Vakfi = Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koşmalarından yüce ve münezzehtir.
Edip Yüksel = ALLAH'ı gereği gibi değerlendiremediler. Halbuki, diriliş günü, tüm yer O'nun avucu içindedir, gökler de O'nun sağ elinde dürülmüştür. O Yücedir ve onların ortak koştuklarından çok üstündür.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allahı hakkıyle takdir edemediler, halbuki bütün Arz Kıyamet günü onun bir kabzası gökler de yemînine dürülmüşlerdir, çok münezzeh ve çok yüksektir o sübhan onların şirkinden
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar, Allah'ı gerektiği gibi takdir edemediler. Oysa bütün yeryüzü kıyamet gününde O'nun tasarrufunda olacak, gökler de O'nun kudretiyle katlanmış olacaktır. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yücedir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Halbuki bütün yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler de kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından münezzeh ve çok yüksektir.
Gültekin Onan = Onlar Tanrı'nın gerçek gücünü ölçemediler / değerlendiremediler veya Tanrı'nın gücünü gerçekten / gerektiği gibi değerlendiremediler (bence ilki). Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir.
Harun Yıldırım = Onlar Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilemediler. Kıyamet günü, yeryüzü bütünüyle O’nun kabzasında, gökler de sağ elinde dürülmüş olacaktır. Allah, onların şirk koştukları şeylerden münezzehtir ve çok yücedir.
Hasan Basri Çantay = (Müşrikler) Allâhı hak (ve lâyık) olduğu vech ile takdîr etmediler. Halbuki kıyamet günü (küre-i) arz topdan (ancak) Onun kabzasıdır. Gökler de Onun sağ eliyle (toplanıp) dürülmüşlerdir (dürüleceklerdir). O, müşriklerin (kendisine) katmakda oldukları ortaklardan münezzehdir, çok yücedir.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki (o kullar) Allah’ı şânının hakkıyla takdîr edemediler (tanıyamadılar, lâyıkıyla kulluk edemediler). Fakat kıyâmet günü, yer tamâmen O’nun avucunda (mülkü ve tasarrufunda)dır; gökler de O’nun sağ eliyle (kudretiyle) dürülmüşlerdir. O, (onların) ortak koşmakta oldukları şeylerden pek münezzeh ve pek yücedir.
İbni Kesir = Onlar Allah'ı şanına yaraşır şekilde takdir edemediler. Halbuki kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun avucundadır. Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüştür. O; koştukları ortaklardan münezzehtir, yücedir.
Kadri Çelik = Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucundadır. Gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, onların şirk koşmakta olduklarından münezzeh ve yücedir.
Muhammed Esed = Onlar, (O'ndan başkasına kulluk edenler,) Allah hakkında doğru bir anlayışa sahip değiller; çünkü bütün yeryüzü, Kıyamet Günü O'nun için avuç içi kadar bir şey olacaktır, gökler de O'nun sağ elinde dürülmüş hale gelecek. O kudret ve egemenliğinde sınırsızdır ve onların ortak koştukları her şeyin kat kat üstündedir!
Mustafa İslamoğlu = Nitekim onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler; oysa ki bütün yeryüzü Kıyamet Günü O'nun tasarrufundadır; gökler ise O'nun kudret eliyle dürülmüştür: Yüceler yücesi olan O, onların şirk koştukları her şeyin ötesinde aşkın bir varlıktır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve (müşrikler) Allah'ı hakk-ı azâmeti veçhile takdir edemediler. Ve kıyamet günü yeryüzü toptan O'nun bir kabzasındadır. Gökler de O'nun sağ eliyle dürülmüşlerdir. O şerik koştukları şeylerden münezzehtir ve mütealîdir.
Ömer Öngüt = Onlar Allah'ı lâyıkıyla takdir edip bilemediler. Yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler ise sağ eliyle dürülmüştür. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden yüce ve münezzehtir.
Şaban Piriş = Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Yer tamamen onun avucundadır, kıyamet günü gökler de sağ eliyle dürülmüş olacaktır. O, koştukları şirklerden uzak ve çok yücedir.
Sadık Türkmen = Allah’ı, gereğince takdir edemediler/tanıyamadılar. Kıyamet günü; yeryüzü tamamen O’nun tasarrufundadır/emri altındadır. Ve gökler de O’nun emri altındadır/kudreti ile dürülmüştür. O, yaratıklara benzemez, egemenliği sınırsızdır! O, onların ortak koştuklarından yücedir!
Seyyid Kutub = Onlar, Allah'ı gereği gibi bilemediler. Oysa kıyamet günü yeryüzü, bütünü ile O'nun avucu içindedir. Gökler de O'nun sağ elinde dürülmüştür. O, müşriklerin ortak koşmalarından uzak ve yücedir.
Suat Yıldırım = Ama onlar, Allah’ın kudret ve azametini hakkıyla takdir edemediler, O’na lâyık tazimi göstermediler. Halbuki bütün bir dünya kıyamet günü O’nun avucunda, gökler âlemi de bükülmüş olarak elinin içindedir. Böyle bir azamet ve hâkimiyet sahibi olan Allah, onların uydurdukları ortaklardan yücedir, münezzehtir.
Süleyman Ateş = Allâh'ı gereği gibi bilemediler. Halbuki kıyâmet günü yer, tamamen O'nun avucu içindedir, gökler de sağ elinde dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir.
Tefhim-ul Kuran = Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır, gökler de sağ eliyle dürülüp bükülmüştür. O, onların şirk koşmakta olduklarından münezzeh ve yücedir.
Ümit Şimşek = Onlar Allah'ı hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet gününde bütün yeryüzü Onun avucunda, gökler ise dürülmüş halde elindedir. O her kusurdan münezzeh, onların ortak koştukları şeylerden de yücedir.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Oysaki kıyamet günü, yeryüzü tamamen O'nun avucudur/avucundadır; gökler de O'nun sağ elinde/kudretinde dürülmüş haldedir. Şanı yücedir O'nun; arınmıştır onların ortak koştuklarından.
İskender Ali Mihr = Ve (onlar) Allah’ın kadrini hakkıyla taktir edemediler. Kıyâmet günü yeryüzünün tamamı O’nun avucundadır (tasarrufundadır). Ve semalar, O’nun eliyle dürülmüş olacaktır. O, Sübhan’dır (herşeyden münezzeh). Ve onların şirk koştukları şeylerden yücedir.
İlyas Yorulmaz = Onlar gerektiği gibi Allah’ı tanıyamadılar (takdir edemediler). Kıyamet günü yeryüzü tamamen onun kontrolünde olup, göklerde O’nun gücü ile bir araya toplanmıştır. Allah, onların koştuğu her şeyden uzak ve çok yücedir.