وَلَوْ نَشَاء لَمَسَخْنَاهُمْ عَلَى مَكَانَتِهِمْ فَمَا اسْتَطَاعُوا مُضِيًّا وَلَا يَرْجِعُونَ
Ve lev neşâu le mesahnâhum alâ mekânetihim fe mâstetâû mudiyyen ve lâ yerciûn(yerciûne).
ve lev | : ve şâyet, eğer |
neşâu | : dileriz |
le mesahnâ-hum | : elbette onları değiştirdik |
alâ mekâneti-him | : mekânlarında, onların bulunduğu yerde |
fe mâstetâû (mâ istetâû) | : o zaman güçleri yetmez |
mudiyyen | : geçip gitme, ileri gitme |
ve lâ yerciûne | : ve geri dönmezler |
Diyanet İşleri = Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne geri dönebilirlerdi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve dileseydik onları çarpıp, durdukları yerde bir başka şekle sokardık da kalakalırlardı, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi, ne geriye dönmeye.
Abdullah Parlıyan = İstersek onları, bulundukları yerde konum ve durumlarını değiştirir, daha aşağı bir varlığa dönüştürürüz de o zaman ne ileri, ne de geri gidebilirler.
Adem Uğur = Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
Ahmed Hulusi = Dileseydik mekânları üzere onları mesh ederdik (bulundukları anlayış üzere onları sâbitlerdik) de artık ne ileri gitmeye güçleri yeterdi ve ne de eski hâllerine dönebilirlerdi.
Ahmet Tekin = Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olsaydı, kendilerinin güçlü, iktidar sahibi olduklarını sandıkları sırada, onların hallerini değiştirir çirkinleştirirdik. Ne ileri gidebilirlerdi. Ne de geri dönebilirlerdi.
Ahmet Varol = Dileseydik oldukları yerde onların kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yeterdi.
Ali Bulaç = Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.
Ali Fikri Yavuz = Bir de dileseydik, kılıklarını oldukları yerde çirkin bir şekle çevirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne dönebilirlerdi.
Ali Ünal = Eğer dileseydik, onların mahiyet ve şekillerini değiştirir, kendilerini bulundukları yerde çivileyiverirdik de, ne bir adım ileri gidebilir (ve herhangi bir arzularını gerçekleştirebilir), ne de önceki hallerine (ve ayrıldıkları evlerine geri) dönebilirlerdi.
Bayraktar Bayraklı = Dileseydik, oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de, ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi; ne geri gelmeye!
Bekir Sadak = Dilesek, onlari olduklari yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri donebilirlerdi. *
Celal Yıldırım = Dilemiş olsak, onları oldukları yerde suretlerini değiştirirdik de artık ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.
Cemal Külünkoğlu = Yine eğer dileseydik, oldukları yerde başka yaratıklara dönüştürürdük de ne ileri gidebilirler, ne de geri dönebilirlerdi.
Diyanet İşleri (eski) = Dilesek, onları oldukları yerde dondururduk da, ne ileri gidebilirler ve ne de geri dönebilirlerdi.
Diyanet Vakfi = Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
Edip Yüksel = Dilesek onları oldukları yerde dondurur ne ileri gidebilir ne de geri dönebilirlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yine dilesek kendilerini oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de dönebilirlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yine dileseydik oldukları yerde kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gidebilirlerdi, ne de geri dönebilirlerdi.
Gültekin Onan = Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.
Harun Yıldırım = Eğer dilesek oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik de ne ileriye gitmeye güçleri yeterdi ne de geri gelmeye!
Hasan Basri Çantay = Yine dileseydik onları oldukları yerde suratlarını değişdirib bambaşka çirkin bir mâhiyyete getirirdik de ne ileri gitmiye, ne geri dönüb gelmiye güçleri yetmezdi.
Hayrat Neşriyat = Ve dileseydik, (en dirâyetli) oldukları(nı zannettikleri) yerde onların şekillerini(çirkin bir sûrete) elbette değiştirirdik de (bundan kurtulmak için), ne ileri gitmeye güçleri yeter, ne de geri dönebilirlerdi.
İbni Kesir = Biz isteseydik; onları oldukları yerde dondururduk da ileri geçmeye güçleri yetmezdi. Geri de dönemezlerdi.
Kadri Çelik = Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde onları bir başka kalıba sokardık da böylece ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.
Muhammed Esed = Eğer (doğru ile yanlış arasında seçim yapma özgürlüğünden yoksun olmalarını) dilemiş olsaydık, onları kesinlikle farklı bir tabiatta yaratırdık ve bulundukları yerde (kökleştirirdik ki) ne ileri gidebilsinler, ne de geri dönebilsinler.
Mustafa İslamoğlu = Eğer (böyle olmalarını) dileseydik, mutlaka onları kendi konumlarına göre başka bir hale dönüştürürdük. O takdirde ne savuşturabilirler ne de geri dönebilirlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer dilese idik onları en kuvvetli bulundukları yerde mahvederdik. Artık ne geçip gitmeğe ve ne de geri dönmeğe muktedir olamazlardı.
Ömer Öngüt = Dileseydik oldukları yerde onların şekillerini değiştirirdik. Ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yetmezdi.
Şaban Piriş = Eğer dileseydik, kalıplarını değiştirirdik de ileri gitmeye de geri dönmeye de güçleri yetmezdi.
Sadık Türkmen = Eğer; (seçim yapma özgürlüğünden yoksun bırakmayı) dilemiş olsaydık, onları farklı tabiatta/kılıkta yaratırdık da ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetiremezlerdi?
Seyyid Kutub = Dileseydik kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirdi.
Suat Yıldırım = Eğer dileseydik, oldukları yerde, hemen baş üstü, mâhiyetlerini değiştirir, çirkin mi çirkin, tersyüz ederdik... Artık ne ileriye devam edebilir, ne de geriye dönüş yapabilirlerdi.
Süleyman Ateş = Dilesek kılıklarını değiştirip onları oldukları yerde dondururduk, ne ileri gidebilir, ne geri dönebilirlerdi.
Tefhim-ul Kuran = Eğer dilemiş olsaydık, oldukları yerde (en görkemli çağlarında) onları bir başka kalıba sokardık; böylece ne ileri gitmeye, ne de geri dönmeye güç yetirebilirlerdi.
Ümit Şimşek = Dileseydik, onları çirkin bir şekle sokardık da oldukları yerde kalırlar, ne ileri, ne de geri gitmeye güçleri yetmezdi.
Yaşar Nuri Öztürk = Dilesek, onları oldukları yerde hayvana çeviririz. O zaman ne ileri gitmeye güçleri yeter ne de geri dönebilirler.
İskender Ali Mihr = Ve eğer dileseydik, elbette onları mekânlarında (bulundukları yerde) değiştirirdik. O zaman ileri gitmeye ve geri dönmeye güçleri yetmezdi.
İlyas Yorulmaz = Biz isteseydik onları oturdukları mekânlardan siler atardık da, kaçıp gitmeye güçleri yetmezdi ve geri de dönemezlerdi.