وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيهِم مِّن رَّبِّهِمْ لأكَلُواْ مِن فَوْقِهِمْ وَمِن تَحْتِ أَرْجُلِهِم مِّنْهُمْ أُمَّةٌ مُّقْتَصِدَةٌ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ سَاء مَا يَعْمَلُونَ
Ve lev ennehum ekâmût tevrâte vel incîle ve mâ unzile ileyhim min rabbihim le ekelû min fevkıhim ve min tahti erculihim. Minhum ummetun muktesıdeh(muktesıdetun) ve kesîrun minhum sâe mâ ya’melûn(ya’melûne).
ve lev enne-hum | : ve eğer onlar ...olsaydı |
ekâmû | : ikâme ettiler, gereği gibi uyguladılar |
et tevrâte | : Tevrat |
ve el incîle | : ve İncil |
ve mâ unzile ileyhim | : ve onlara indirilen şey |
min rabbi-him | : Rabb’lerinden |
le ekelû | : mutlaka yerlerdi |
min fevkı-him | : üstlerinden |
ve min tahti | : ve altından |
erculi-him | : ayakları |
min-hum | : onlardan |
ummetun | : ümmet |
muktesıdetun | : muktesid, mutedil, orta, evliyalık mertebesine ulaşmış henüz daimi zikre ulaşmamış olanlar |
ve kesîrun min-hum | : ve onlardan birçoğu |
sâe | : kötü |
mâ ya’melûne | : yaptıkları şey |
Diyanet İşleri = Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
Abdulbaki Gölpınarlı = Tevrât'ın, İncil'in ve Rablerinden sana indirilen kitabın hükümlerini tutsalardı tepelerinden ayaklarının altlarından nîmetlere nail olurlar, onları yerlerdi. İçlerinde geri ve aşırı olmayan insaf ehli de var, fakat çoğunun yaptığı işler, ne de kötü.
Abdullah Parlıyan = Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'ân'a inanıp, doğru dürüst hayatlarına uygulasalardı, kuşkusuz hiçbir yönden yoksulluk görmezlerdi, sürekli nimet içinde olurlardı. Onlardan aşırı gitmeyip orta yolu tutan bir topluluk vardır, ama pek çoğu ne kötü işler yapıyorlar.
Adem Uğur = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Ahmed Hulusi = Şayet onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara inzâl olunanı değerlendirip gereğini uygulasalardı, elbette fevklerinden ve ayaklarının altından gelen (manevî ve maddi âlemlerden alacakları) nimetlerle yaşarlardı! Onlardan ümmet-i mukteside (hepsinin hakkını veren) var; ama çoğu ne kötü işler yapıyor!
Ahmet Tekin = Onlar, yazılı ve şifahî bilgileri, sünneti içeren Tevrat’ın ve İncil’in hükümlerini açıklayarak yerine getirseler, Rablerinden kendilerine indirilenleri, Kur’ân’ı gereğince uygulamış olsalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki nimetlerden bol bol yerlerdi. Onların arasında mûtedil tutkun, yetişmiş, maksada ulaştıran hak yolu tutan, ehl-i tevhid olan bir cemaat da var. Onlardan çoğunun işledikleri ameller ne kadar kötüdür.
Ahmet Varol = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni uygulasalardı üstlerinden ve ayaklarının altından (nimetler) yerlerdi. İçlerinde orta yolu tutturan bir topluluk var. Ama çoğunun yapmakta oldukları işler pek kötüdür!
Ali Bulaç = Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!
Ali Fikri Yavuz = Bir de onlar, Tevrat’a, İncil’e, Rablerinden kendilerine indirilen bütün ilâhî kitaplara inanarak amel edip duraydılar, şüphesiz ki, hem üstlerinden (ağaç meyvalarından) hem de ayaklarının altlarından (hububatlardan= tahıllardan) yiyeceklerdi (bol bol rızıklanacaklardı). İçlerinden bir topluluk mûtedildir. (Hz. Peygambere iman etmişlerdir). Fakat çoğu ne fena işler yapıyorlar!
Ali Ünal = Ne olurdu, (zamanında) Tevrat’ı, bilâhare (Tevrat’taki hükümlerde yaptığı bazı değişikliklerle) İncil’i ve kendilerine Rabbilerinden indirilen diğer Kitapları bütün hükümleriyle ve hakkıyla uygulamış, (dolayısıyla son olarak Kur’ân’a da inanıp bağlanmış) olsalardı (–Hiç olmazsa bundan sonra böyle yapsalar!–) o takdirde hiç şüphesiz, (yukarıdan yağacak ve yerden fışkıracak nimet ve bereketler sebebiyle) başlarının üzerinden ve ayaklarının altından bol bol yerlerdi. Her şeye rağmen, içlerinde ölçülü ve dengeli davranıp mutedil yolda giden bir zümre de vardır; fakat çoğunluğa gelince: işleyip durdukları şeyler ne de kötü!
Bayraktar Bayraklı = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rabblerinden onlara indirileni doğru dürüst uygulasalardı, elbette hem üstlerinden/gökten hem de ayaklarının altlarından/yerden yerlerdi. Onlardan aşırılığa kaçmayan bir zümre vardır, fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Bekir Sadak = Eger onlar Tevrat'i, Incil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur'an'i geregince uygulasalardi, her yonden nimete ermis olurlardi. Iclerinde orta yolu tutan bir zumre vardi, cogunun isledikleri ise kotu idi. *
Celal Yıldırım = Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve incîl'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ân hükümlerini) dosdoğru yerine getirselerdi, herhalde hem üstlerinden, hem ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan mutedil (ve insaflı) bir grup yok değildir. Çoğu ise ne kötü İşler yapıyorlar !
Cemal Külünkoğlu = Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı (Kur'an-ı) dosdoğru uygulasalardı gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir topluluk vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkindir.
Diyanet İşleri (eski) = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kuran'ı gereğince uygulasalardı, her yönden nimete ermiş olurlardı. İçlerinde orta yolu tutan bir zümre vardı, çoğunun işledikleri ise kötü idi.
Diyanet Vakfi = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah içinde yaşarlardı). Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür!
Edip Yüksel = Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilenleri uygulasalardı onları baştan ayağa nimetlere boğardık. İçlerinde ılımlı bir toplum varsa da çoğu kötülük işlemekte.
Elmalılı Hamdi Yazır = eğer onlar Tevratı ve İncili ve Rabları tarafından kendilerine sair indirileni doğru tutsalardı elbette hem üstlerinden yerlerdi hem ayaklarının altından, içlerinden mu'tedil bir ümmet yok değil, lâkin çoğu ne kötü işler yapıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni doğruca uygulasalardı, hem üstlerinden hem de ayaklarının altlarında olanlardan yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet de yok değil; fakat çoğu ne kötü işler yapıyorlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer onlar, Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, hem üstlerindeki, hem de ayaklarının altındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. Onların arasında ılımlı bir grup da vardı. Böyle olmakla beraber onların çoğunun yaptıkları ne kadar kötüdür!
Gültekin Onan = Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine rablerinden indirileni ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından [sayısız nimeti] yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
Harun Yıldırım = Onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirileni ikame etselerdi elbette üstlerinden ve ayaklarının altlarından yerlerdi. Onlardan orta yolu tutanlar da vardır. Buna rağmen onların pek çoğunun yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
Hasan Basri Çantay = Bir de eğer onlar Tevrâtı, İncili ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'ânın hükümlerîn) i dosdoğru tutsalar (tatbîk ve icra etseler) di muhakkak ki hem üstlerinden, hem ayaklarının altından yiyeceklerdi. (Her taraflarından Allahın ni'metlerine gark olacaklardı). İçlerinde iktisatçı (mutedil, tarafsız, yahud iktisâd bilgisine vâkıf) bir zümre de vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakda oldukları ise ne kadar kötüdür.
Hayrat Neşriyat = Ve eğer gerçekten onlar, Tevrât’ı, İncîl’i ve Rablerinden kendilerine indirilen(Kur’ân)ı hakkıyla tatbîk etselerdi, mutlaka üstlerinden (yağmurlar ve meyvelerle rızıklandırılırlar) ve ayaklarının altından (yetişen nice mahsûllerden) yerlerdi. İçlerinde(peygambere düşmanlıkta) aşırılığa kaçmayan bir ümmet vardır. Fakat onlardan birçoğu var ki, yapmakta oldukları şey ne kötüdür!
İbni Kesir = Eğer onlar; Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblarından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalardı; muhakkak ki hem üstlerinden, hem de ayaklarının altlarından yiyeceklerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır. Onlardan bir çoğunun yapmakta oldukları şey ise ne kötüdür.
Kadri Çelik = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimetler) yerlerdi. Onlardan orta yolu tutan (aşırı olmayan) bir zümre vardır ve onlardan çoğunun ise yapmakta oldukları pek de kötüdür!
Muhammed Esed = eğer onlar Tevrata, İncile ve Rableri tarafından kendilerine indirilmiş olan bütün (vahiy)lere uymuş olsalardı, gökyüzünün ve yerin tüm nimetlerinden yararlanırlardı. Onların bir kısmı doğru bir yol tutarlar; çoğuna gelince, yaptıkları ne kötüdür onların!
Mustafa İslamoğlu = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rableri tarafından indirilenleri uygulamış olsalardı, gökten ve yerden gelen tüm nimetlerden yararlanırlardı. Onlardan doğru, adil bir yol tutturanlar var. Çoğuna gelince: ne berbat şeyler yapıyorlar!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer onlar Tevrat'ı ve İncil'i ve onlara Rableri tarafından indirilmiş olanı dosdoğru tutsalar idi elbette hem üstlerinden hem de ayakları altından yiyeceklerdi. Onlardan mutedil bir cemaat vardır. Onlardan birçoğunun yaptıkları ise ne kadar fenadır!
Ömer Öngüt = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirilen (Kur'an'ı) gereğince uygulasalardı; hiç şüphesiz ki hem üstlerinden hem de ayaklarının altından yerlerdi. (Her yönden nimete ermiş olurlardı). İçlerinden aşırılığa kaçmayan, mutedil bir zümre vardı, çoğunun yaptıkları ise kötü idi.
Şaban Piriş = Eğer onlar, Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden kendilerine indirilen Kur’an’ı gereğince uygulasalardı üzerlerindeki ve altlarındaki (nimetlerden bol bol) yerlerdi. İçlerinden orta yolu tutan bir ümmet vardır, fakat onların çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür.
Sadık Türkmen = Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı), gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden (dallardan) ve ayaklarının (toprağın) altından (bol bol rızık) yerlerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre var. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!
Seyyid Kutub = Eğer onlar Tevrat'a, İncil'e ve Rableri tarafından kendilerine indirilen Kur'an'a uygun yaşasalardı, başları üzerinden ve ayakları altından kaynaklanan nimetler yerlerdi. Onların içinde ılımlı, aşırı davranışlardan sakınan bir kesim var. Fakat çoğu ne fena işler yapıyor!
Suat Yıldırım = Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rab’leri tarafından kendilerine indirilen Kur’ân’ın hükümlerini hakkıyla yerine getirselerdi, muhakkak ki yukarıdan yağmur gibi yağan ve yerden biten nimetler içinde kalır, onlardan yerlerdi. Onlardan mûtedil bir zümre de vardır, ama onların çoğunun yaptıkları şeyler pek çirkin işlerdir.
Süleyman Ateş = Eğer onlar Tevrât'ı, İncil'i ve Rablerinden kendilerine indirileni gereğince uygulasalardı, muhakkak ki üstlerinde(ki ağaçların meyvelerinde)n ve ayaklarının altın(daki ürünler)den yerlerdi. İçlerinde tutumlu (ılımlı) bir ümmet var, ama onlardan çoğu, ne kötü işler yapıyorlar?
Tefhim-ul Kuran = Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rabblerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yapmakta oldukları ise ne kötüdür!.
Ümit Şimşek = Eğer onlar Tevrat'ın, İncil'in ve Rablerinden onlara indirilmiş olan şeylerin hakkını verselerdi, başlarının üzerinden ve ayaklarının altından nimetlerle besleneceklerdi. Gerçi onlardan orta yolda olanlar da vardır; birçoğunun yapmakta olduğu ise pek kötü birşeydir.
Yaşar Nuri Öztürk = Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbetteki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı. İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!
İskender Ali Mihr = Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve İncil’i ve Rabb’lerinden kendilerine indirileni, gereği gibi uygulasalardı (yerine getirselerdi), mutlaka onlar, hem üstlerinden hem de ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan bir kısmı (evliyalık mertebesine ulaşmış, henüz daimî zikre ulaşmamış) muktesid olan bir ümmettir. Ve (fakat) onlardan bir çoğunun yaptıkları şey ne kötü.
İlyas Yorulmaz = Onlar Tevrat’ı, İncil’i ve onlara indirilen Rablerinin emirlerini günlük hayatlarında yaşasalardı, onların tepelerinden ve ayaklarının altlarından rızklar yağardı. Onlardan, Allah’ın indirdiği kitaplarla amel edip, orta yolu takip edenler var. Ama onlardan pek çoğunun yaptığı ne kötü şeylerdir.