وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ
Ve huvellezî ahyâkum summe yumîtukum summe yuhyîkum, innel insâne le kefûr(kefûrun).
ve huve ellezî | : ve o ki |
ahyâ-kum | : size hayat verdi |
summe | : sonra |
yumîtu-kum | : sizi öldürecek |
summe | : sonra |
yuhyî-kum | : sizi diriltecek |
inne | : muhakkak |
el insâne | : insan |
le | : gerçekten |
kefûrun | : çok nankördür |
Diyanet İşleri = O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz, insan çok nankördür.
Abdulbaki Gölpınarlı = Öyle bir mâbuttur ki sizi diriltti, sonra öldürür, sonra gene diriltir, fakat şüphe yok ki insan, pek nankördür.
Abdullah Parlıyan = Nitekim size hayat veren, sonra sizi öldüren ve en sonunda sizi yeniden diriltecek olan da O'dur. Bunca gerçeklere rağmen, insan çok nankördür.
Adem Uğur = O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür.
Ahmed Hulusi = "HÛ"dur ki sizi (şuurla) diriltti. . . Sonra sizi ("ben"liğinizden) öldürür, sonra sizi (hakiki ölümsüz hayat ile) diriltir. . . Muhakkak ki insan sınırlı değerlendirme özelliğine sahiptir.
Ahmet Tekin = O, size hayat veren, sizi yaşatan, sonra eceller gelince ölümü gerçekleştiren, daha sonra yeniden hayat verendir. İnsan pek nankördür, çok inkârcıdır.
Ahmet Varol = Sizi dirilten, sonra öldürecek, sonra yeniden diriltecek olan O'dur. Doğrusu insan pek nankördür.
Ali Bulaç = Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür.
Ali Fikri Yavuz = Önce sizi dirilten, sonra öldürecek olan, sonra da (kabirden) diriltecek olan yine O’dur. Doğrusu insan (Allah’ın sayısız nimetlerine karşı) çok nankördür.
Ali Ünal = O Allah ki, (vücudunuzu oluşturacak bütün o cansız zerreler havada, suda ve toprakta dağılmış halde iken) sizi hayata mazhar kıldı. Zamanı gelince size ölümü verecek ve sonra da sizi diriltecektir. Ama insan, gerçekten çok nankördür.
Bayraktar Bayraklı = Size hayat veren, sonra öldüren, sonra yine diriltecek olan Allah'tır. Gerçekten insan çok nankördür.
Bekir Sadak = Sizi dirilten, sonra oldurecek sonra yine diriltecek olan O'dur. insan gercekten pek nankordur.
Celal Yıldırım = O'dur ki sizi dirilten; sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek de O'dur. Doğrusu insan çok nankördür.
Cemal Külünkoğlu = Sizi yaratan, sonra öldüren ve sonra tekrar diriltecek olan O'dur. Hiç kuşkusuz insan pek nankördür.
Diyanet İşleri (eski) = Sizi dirilten, sonra öldürecek sonra yine diriltecek olan O'dur. İnsan gerçekten pek nankördür.
Diyanet Vakfi = O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür.
Edip Yüksel = O'dur size can veren, sonra sizi öldüren ve sonra sizi dirilten... İnsan elbette pek nankördür.
Elmalılı Hamdi Yazır = Size hayatı veren de odur, sonra sizi öldürür, sonra sizi yine diriltir, hakıkat insan çok nankördür
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Size hayat veren O'dur sonra sizi öldürür sonra sizi yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Size (ilk defa) hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek olan O'dur. İnsan gerçekten pek nankördür.
Gültekin Onan = Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan (pek) kafirdir.
Harun Yıldırım = O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür.
Hasan Basri Çantay = O, (önce) size hayaat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da sizi yine diriltecek olandır. Hakıykat, (şu) insan çok nankördür!
Hayrat Neşriyat = Hem O’dur ki size hayat verdi; sonra sizi vefât ettirecek; sonra sizi tekrar diriltecek! Doğrusu insan gerçekten çok nankördür.
İbni Kesir = O'dur; sizi dirilten, sonra öldürecek, sonra yine diriltecek olan. Gerçekten insan; çok nankördür.
Kadri Çelik = Sizi diri tutacak, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür.
Muhammed Esed = Nitekim, size hayat veren, sonra sizi öldüren ve en sonunda sizi yeniden hayata döndürecek olan O'dur; (bütün bu gerçeklere rağmen, yine de) insan, gerçekten, çok nankördür.
Mustafa İslamoğlu = Zira size hayat bahşeden, sonra size ölümü tattıracak olan, ardından sizi diriltecek olan yine O'dur. Şu bir gerçek ki insanoğlu, (bütün bunlara rağmen) nankörlükte ısrarcıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve O, o zâttır ki, sizi diriltmiştir, sonra sizi öldürecektir, sonra sizi diriltecektir. Şüphe yok ki, insan elbette çok nankördür.
Ömer Öngüt = O Allah ki, sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve sonra yine diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.
Şaban Piriş = O’dur size hayat veren sonra sizi öldürecek, sonra da yeniden diriltecek olan. Fakat insan çok nankördür.
Sadık Türkmen = O size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz, insan çok nankörlük ediyor.
Seyyid Kutub = Sizi yaratan, sonra öldüren ve sonra tekrar diriltecek olan O'dur. Hiç kuşkusuz insan pek nankördür.
Suat Yıldırım = Size hayatı veren de O’dur. Sizi müteakiben öldürecek ve tekrar diriltecek olan da O’dur. Gerçekten insan pek nankördür!
Süleyman Ateş = O'dur ki sizi diriltti, sonra sizi öldürür, sonra yine sizi diriltir. Gerçekten insan çok nankördür.
Tefhim-ul Kuran = Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten insan pek nankördür.
Ümit Şimşek = Size hayat veren, sonra öldüren, sonra tekrar dirilten de Odur. İnsan ise, doğrusu, pek nankördür.
Yaşar Nuri Öztürk = Size hayat veren O'dur. Sonra sizi öldürüyor; sonra diriltecektir sizi. Gerçek olan şu ki, insan tam bir nankördür.
İskender Ali Mihr = Ve size hayat veren, sonra sizi öldürecek olan, sonra da sizi diriltecek olan, O’dur. Muhakkak ki insan, gerçekten nankördür.
İlyas Yorulmaz = Size hayat veren yalnızca O dur. Sonra sizi öldürecek, sonra size tekrar hayat verip diriltecek. Şu bir gerçek ki insan nankördür (inkârcıdır).