أَتَّخَذْنَاهُمْ سِخْرِيًّا أَمْ زَاغَتْ عَنْهُمُ الْأَبْصَارُ
Ettehaznâhum sıhriyyen em zâgat anhumul ebsâr(ebsâru).
Diyanet İşleri = “(Cehennemlik değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Onları alaya alır dururduk, yoksa gözümüzden mi kaçtılar?
Abdullah Parlıyan = Kendileriyle alay ettiğimiz kişiler yoksa onlar burada da, biz mi göremiyoruz?”
Adem Uğur = Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?
Ahmed Hulusi = "Biz onları alaya alırdık. . . Yoksa gözlerimiz onları göremiyor mu ortalarda?"
Ahmet Tekin = 'Alay konusu yaptıklarımız onlar değil miydi? Yoksa buralarda onları gözden mi kaçırdık?'
Ahmet Varol = Biz onları alaya almıştık. Yoksa gözler onlardan kaydı mı?
Ali Bulaç = Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?"
Ali Fikri Yavuz = Biz onları eğlenceye (alaya) alırdık. Yoksa gözlerimiz onlardan kaydı (da kendilerini göremiyoruz)?”
Ali Ünal = “Biz onlarla alay eder dururduk. Yoksa, (dünyada küçümseyerek kendilerine bakmaya bile tenezzül etmediğimiz gibi,) burada da gözlerimiz onlardan kaydı da (ondan mı göremiyoruz)?”
Bayraktar Bayraklı = “Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa onları gözden mi kaçırdık?”
Bekir Sadak = «nlari alaya alirdik; yoksa simdi gozlere gorunmezler mi?»
Celal Yıldırım = Onları alay ve eğlence edinirdik ; yoksa gözler onlardan (başka tarafa) kaydı da (onun için mi göremiyoruz) ?
Cemal Külünkoğlu = (62-63) (Cehennemliklerin hepsi inananları kastederek şöyle derler: “Dünyada kendilerini değersiz saydığımız birtakım adamları burada neden görmüyoruz? Aklımız sıra, onlarla alay ederdik. Yoksa gözlerimiz onlardan kaydı da onun için mi (kendilerini göremiyoruz)?”
Diyanet İşleri (eski) = 'Onları alaya alırdık; yoksa şimdi gözlere görünmezler mi?'
Diyanet Vakfi = Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?
Edip Yüksel = 'Onlarla alay edip durduk. Yoksa onları gözlerimizden mi kaçırdık?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Onları eğlence yerine tuttuktu ha! yoksa onlardan kaydı mı bu gözler?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onları alaya aldıydık ya! Yoksa gözler kendilerinden kaydı mı?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Onları eğlence yerine tutmuştuk ha! Yoksa bu gözler onlardan kaydı mı?»
Gültekin Onan = Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?"
Harun Yıldırım = Alaya aldığımız onlar değil miydi? Yoksa (buradalar da) onları gözden mi kaçırdık?
Hasan Basri Çantay = «Biz onları eğlence edinirdik. Yoksa gözler (imiz) onlardan uzaklaşıb kaydı mı»?
Hayrat Neşriyat = 'Onları alaya alıyorduk; yoksa (buradalar da) gözler(imiz) mi onlardan kaydı?'
İbni Kesir = Onları alaya almıştık. Yoksa şimdi gözlere görünmez mi oldular?
Kadri Çelik = “Biz onları alaya alırdık (da hata mı ettik); yoksa gözler mi onlardan kaydı (da göremiyoruz)?”
Muhammed Esed = (ve) kendileriyle alay ettiklerimizin? Yoksa (onlar burada da) biz mi göremiyoruz?
Mustafa İslamoğlu = Bir de onları alaya almıştık, değil mi? Yoksa (buradalar da), gözden kaybolup saklandılar mı?"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Biz onları maskaraya alırdık. Yoksa onlardan gözler kaydı mı?»
Ömer Öngüt = "Onları alaya alırdık. Yoksa gözler şimdi onlardan başka tarafa mı kaymıştır (da onları göremiyoruz)?
Şaban Piriş = Onlarla alay ederdik. Yoksa şimdi gözler mi onları görmek istemiyor?
Sadık Türkmen = Onlar, alay konusu ettiklerimiz değil miydi? Yoksa şimdi, onları gözden mi kaçırdık?”
Seyyid Kutub = Hani onlarla alay ederdik. Yoksa onları gözden mi kaçırdık?
Suat Yıldırım = (62-63) Azgınlar: "Neden acaba, derler, dünyada kendilerini değersiz saydığımız birtakım adamları burada görmüyoruz? Aklımız sıra, onlarla alay ederdik! Yoksa gözlerimiz onlardan kaydı da onun için mi kendilerini göremiyoruz?"
Süleyman Ateş = "Hani onlarla alay ederdik. Yoksa gözler(imiz) mi onlardan kaydı, (onları gözden mi kaçırdık)?"
Tefhim-ul Kuran = Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?»
Ümit Şimşek = 'Halbuki biz onlarla eğlenirdik. Yoksa gözümüzden mi kaçtılar?'
Yaşar Nuri Öztürk = "Onları alaya alırdık; yoksa gözler onlardan kaydı mı?"
İskender Ali Mihr = Biz onları eğlence konusu edindik. Yoksa bakışlar(ımız) mı onlardan kaydı (ki onları göremedik)?
İlyas Yorulmaz = “Dünyada iken onlarla eğleniyorduk. Yoksa gözler onları görmez mi oldu?” derler.