إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
İzhum aleyhâ kuûd(kuûdun).
Diyanet İşleri = (6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = O sırada kendileri de kıyısında oturmuşlar.
Abdullah Parlıyan = Hani o zalimler ateşin başında oturup,
Adem Uğur = Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar,
Ahmed Hulusi = Hani onlar ateş çevresinde oturanlardı.
Ahmet Tekin = Ateşin etrafında oturuyorlar, işkence edecekleri mü’minleri ateşin kenarında tutuyorlardı.
Ahmet Varol = O zaman onlar o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Ali Bulaç = Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ali Fikri Yavuz = O vakit, (o zalim kâfirler) ateşin etrafında oturmuştular;
Ali Ünal = O ateşin başına oturmuş,
Bayraktar Bayraklı = (6-7) Onlar da o ateş çukurunun etrafında oturmuş, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.[742]
Bekir Sadak = (4-7) Hazirladiklari hendekleri, tutusturulmus atesle doldurarak onun cevresinde oturup, inanmis kimselere dinlerinden donmeleri icin yaptiklari iskenceleri seyredenlerin cani ciksin!
Celal Yıldırım = Hani ya onlar ateşin çevresinde oturmuşlardı. .
Cemal Külünkoğlu = (6-7) Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuş, (ateşe attıkları) mü'minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) = (4-7) Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri seyredenler kahrolmuştur!
Diyanet Vakfi = (1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
Edip Yüksel = Başında oturmuşlar,
Elmalılı Hamdi Yazır = O vakıt ki üzerine oturmuştular
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O zaman ki, çevresinde oturmuşlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hani o ateşin başına oturmuşlar,
Gültekin Onan = Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Harun Yıldırım = Hani etrafında oturmuşlardı.
Hasan Basri Çantay = O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler.
Hayrat Neşriyat = (6-7) O vakit onlar, onun üzerine (ateşin etrâfında) oturmuş kimseler idiler. Ve onlar, mü’minlere yapmakta olduklarını seyredicilerdi!
İbni Kesir = Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.
Kadri Çelik = Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Muhammed Esed = Hani, onlar (keyifle) o (ateşi) seyretmişlerdi,
Mustafa İslamoğlu = O zaman onlar ateşin üstüne oturmuşlardır;
Ömer Nasuhi Bilmen = (5-6) Şiddetli tutuşturulmuş ateş (sahipleri). O vakit ki, onlar onun üzerine oturucu idiler.
Ömer Öngüt = Hani onlar o ateşin başına oturmuşlardı.
Şaban Piriş = Kenarında oturmuşlar.
Sadık Türkmen = Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.
Seyyid Kutub = Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı.
Suat Yıldırım = (6-7) Hani onlar ateşin başında oturur, müminlere yaptıklarını acımasızca seyrederlerdi.
Süleyman Ateş = Onlar, o (ateş hendeği)nin başında oturmuşlardı.
Tefhim-ul Kuran = Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı.
Ümit Şimşek = (5-6) Tutuşturdukları ateşle dolu hendeklerin karşısına otururlar,
Yaşar Nuri Öztürk = Onlar onun başında oturmuşlardı.
İskender Ali Mihr = Ki onlar, onun (ateşin) etrafında oturmuşlardı.
İlyas Yorulmaz = Yakılmış ateşin yanına oturduklarında.