وَابْتَلُواْ الْيَتَامَى حَتَّىَ إِذَا بَلَغُواْ النِّكَاحَ فَإِنْ آنَسْتُم مِّنْهُمْ رُشْدًا فَادْفَعُواْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ وَلاَ تَأْكُلُوهَا إِسْرَافًا وَبِدَارًا أَن يَكْبَرُواْ وَمَن كَانَ غَنِيًّا فَلْيَسْتَعْفِفْ وَمَن كَانَ فَقِيرًا فَلْيَأْكُلْ بِالْمَعْرُوفِ فَإِذَا دَفَعْتُمْ إِلَيْهِمْ أَمْوَالَهُمْ فَأَشْهِدُواْ عَلَيْهِمْ وَكَفَى بِاللّهِ حَسِيبًا
Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum, ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûf(ma’rûfi). Fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîben).
ve ibtelû | : ve deneyin, imtihan edin |
el yetâmâ | : yetimleri |
hattâ | : ... oluncaya kadar |
izâ belagû | : erince, erişince |
en nikâha | : nikâh |
fe in ânestum | : bundan sonra eğer hissederseniz (anlarsanız) |
min-hum | : onlardan, onlarda |
ruşden | : rüşt, yeterlilik, olgunluk |
fe idfeû | : o zaman, o taktirde verin |
emvâle-hum | : onların mallarını |
ve lâ te’kulû-hâ | : ve onu yemeyin |
isrâfen | : israf ederek |
ve bidâren | : acele ederek, acele davranarak, acele ile |
en yekberû | : büyüyor olmaları, büyümeleri, büyürler diye |
ve men kâne | : ve kim ... oldu, ...ise |
ganiyyen | : zengin |
felyesta’fif (fe li yesta’fif) | : o taktirde iffetli olsun, sakınsın, çekinsin |
ve men kâne | : ve kim ... oldu, ...ise |
fakîran | : fakir |
felye’kul (fe li ye’kul) | : o taktirde yesin |
bi el ma’rûfi | : iyilikle, örfe uygun olarak |
fe izâ defa’tum | : sonra, nihayet geri verdiğiniz (vereceğiniz) zaman |
ileyhim emvâle-hum | : onlara mallarını |
fe eşhidû | : o zaman şahit tutun |
aleyhim | : onlar |
ve kefâ bi | : ve kâfidir |
allâhi | : Allah |
hasîben | : hesap görücü, hesap gören olarak |
Diyanet İşleri = Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yetimleri, nikâh çağına dek deneyin, ergenlik çağına ulaştıklarını, olgunlaştıklarını gördünüz mü mallarını kendilerine verin. Onların malını israf ederek, yahut büyüyünce geri alırlar diyerek yemeyin. Zengin olan, yetimin malına hiç dokunmasın. Fakir olan, örfe uygun bir miktar yiyebilir. Mallarını geri vereceğiniz vakit bu muâmeleyi tanıklar huzurunda yapın. Allah, gereğince hesap sorucudur ve o, yeter.
Abdullah Parlıyan = Sorumluluğunuz altındaki yetimleri, evlenebilecekleri yaşa gelinceye kadar deneyin, aklen onların olgunlaştıklarını gördüğünüzde, mallarını onlara iade edin. Sakın onlar büyümeden önce aceleyle israf ederek harcayıp, mallarını tüketmeyin. Zengin olan, yetim malını yemeğe tenezzül etmesin, uzak dursun. Fakir olan ise, yetim malından uygun bir şekilde istifade etsin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde onlar adına şahitler bulundurun ve unutmayın ki, hesap sorucu olarak Allah kafidir.
Adem Uğur = Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.
Ahmed Hulusi = Yetimleri nikâhlanabilecekleri yaşa gelene kadar gözetip deneyin. Şayet onların olgunlaştığını gözlerseniz, mallarını kendilerine teslim edin. Onlar büyüyünce mallarına sahip olacaklar diye, acele edip mallarını israf etmeyin. Zengin olan iffetli davransın (yetim malını yemekten uzak dursun). Yoksul olan ise, ondan örfte olan kadarıyla (haddi aşmadan) yararlansın. Mallarını kendilerine iade ederken de şahit bulundurun (yaptıklarınızın değerlendirilmesi için). Hakikatiniz olan Allâh Esmâ'sından Hasiyb isminin özelliği size yeterlidir.
Ahmet Tekin = Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların olgunlaştıkları, akıllı ve tedbirli davranır hale geldikleri konusunda samimi kanaatiniz oluşursa, vakit geçirmeden mallarını kendilerine verin. Büyüyüp de mallarını geri alacaklar düşüncesiyle yerinde, uygun miktardan fazla cahilce israf ederek, alelacele yemeyin.Zengin olan veli iffetli olmaya, onların malına elini sürmemeye çalışsın. Yoksul olan da, Kur’ân’ın ve sünnetin belirlediği ölçüler içinde, İslâmî kurallarla örtüşen, örfe göre, hakkaniyetle yesin.Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şâhit de bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Ahmet Varol = Yetimleri evlenme çağına gelmelerine kadar deneyin. Olgunluk çağına erdiklerini hissederseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyecekler diye o malları israfla ve çarçabuk yemeyin. Zengin olan dokunmasın. Fakir olan da uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğinizde yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Ali Bulaç = Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Ali Fikri Yavuz = Ey yetimlerin velileri! Yetimleri, nikâh çağına ermelerine kadar deneyin. Eğer bulüğa vardıktan sonra kendilerinde bir akıl ve rüşd görür ve anlarsanız, hemen mallarını onlara teslim edin. Büyüyecekler de ellerine alacaklar diye, o malları, israfla yemeğe kalkmayın. Veli zenginse, yetimin malına dokunmasın. Fakir olduğu takdirde, örfe göre (meşru surette) bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şâhid bulundurun. Allah hesap sorucu olarak kâfidir.
Ali Ünal = Evlenme çağına ulaşıncaya kadar yetimleri gözetip deneyin. Eğer akılca olgunlaştıklarına ve sorumluluk şuuruna ulaştıklarına kanaat getirirseniz, mallarını kendilerine hemen devrediniz. O malları gereksiz yere ve büyüyünce ellerine geçecek diye aceleden harcamalarla tüketmeyiniz. Kim, kendisini (ve ailesini) geçindirecek derecede zengin ise, (himayesinde bulunan) yetimin malından almaya tenezzül etmesin. Kim de fakir ve muhtaç olursa, bu takdirde, baktığı yetim( ler)in malından meşrû dairede, emeği ve ihtiyacı ölçüsünde yararlanabilir. Mallarını kendilerine devrettiğinizde, bunu şahitlerle tesbit edin. Hesap soran ve hesap gören olarak Allah yeter.
Bayraktar Bayraklı = Yetimleri evlenecekleri yaşa gelinceye kadar deneyiniz, sonra aklen olgunlaştıklarını tespit ederseniz, mallarını onlara iade ediniz. Sakın onlar büyümeden önce, aceleyle ve israf ederek mallarını tüketmeyiniz. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yesin! Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurunuz. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
Bekir Sadak = Yetimleri, evlenme cagina gelene kadar deneyin; onlarda olgunlasma gorurseniz mallarini kendilerine verin; buyuyecekler de geri alacaklar diye onlari israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmaga calissin, yoksul olan uygun bir sekilde yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman, yanlarinda sahid bulundurun. Hesap sormak icin Allah yeter.
Celal Yıldırım = (Himayeniz altındaki) yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar deneyin ; onlarda (din ve dünya işlerinde, malı koruma ve bilerek harcama hususunda) bir olgunluk görürseniz, mallarını kendilerine teslîm ediniz. Büyürler de (geri alırlar) diye mallarını tezelden gereksiz harcayıp yemeyiniz. Zengin olan (vasî ya da veli) müstağni davransın ; fakir olanı ise örfe uygun şekilde yesin. Bir de yetimlerin mallarını (vakti gelip) kendilerine teslîm ettiğiniz zaman onlara karşı şâhid tutunuz. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
Cemal Külünkoğlu = Yetimleri deneyin. Evlenme çağına geldiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. (Yetimler) büyüyecek (ve bu mallar elimizden çıkacak) diye onları savurganca yemeyin! Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise (yetimin malını koruduğu için) bu malların geleneklere uygun düşecek (ölçüde ve ihtiyaç miktarı) kadarını yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Diyanet İşleri (eski) = Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter.
Diyanet Vakfi = Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o malları israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da (ihtiyaç ve emeğine) uygun olarak yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.
Edip Yüksel = Evlenme yaşına eriştiklerinde yetimleri sınayın. Onlarda olgunluk görürseniz kendilerine mallarını verin. Onlar büyüyecek diye savurganlık ve aceleyle mallarını yemeyin. Zengin, (malın korumasına gösterdiği çabanın ücretinden) vazgeçsin. Fakir ise uygun bir miktarda harcasın. Mallarını kendilerine tanıklar huzurunda geri verin. Hesap görücü olarak ALLAH yeter.
Elmalılı Hamdi Yazır = ve yetimleri nikâh çağına ermelerine kadar gözedib deneyin, o vakit kendilerinden bir rüşd hissettiniz mi hemen mallarını kendilerine teslim edin, büyüyecekler de ellerine alacaklar diye o malları israfla yemeğe kalkmayın ihtiyacı olmıyan tenezzül etmesin, muhtac olan da meşru' surette bir şey yesin, mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şahid bulundurun, hisabınızı doğru tutmak için Allahın harekâtınızı hisaba çekmekte olması yeter
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar gözetin ve denetleyin. Onlarda bir olgunlaşma hissettiğinizde hemen mallarını kendilerine teslim edin, büyüyüp ellerine alacaklar diye o malları israfla yemeye kalkmayın. İhtiyacı olmayan tenezzül etmesin. Muhtaç olan da örfe uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman karşılarında şahit bulundurun. Hesabınızı doğru tutmak için Allah'ın hareketlerinizi hesaba çekmesi yeter!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. «Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar» endişesiyle onları israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onların malını yemekten çekinsin. Fakir olan ise, meşrû sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Gültekin Onan = Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Tanrı yeter.
Harun Yıldırım = Yetimleri nikah çağına ulaşıncaya kadar deneyin. Onlardan bir olgunluk sezerseniz onlara mallarını he)men teslim edin. Büyüyecekler diye onları israf ederek alel acele yemeyin. Zengin olan iffetli olsun fakir olan da meşru olarak yesin. Mallarını onlara teslim ettiğiniz zaman da onlara dair şahit bulundurun. Şüphesiz hesap görücü olarak Allah yeter.
Hasan Basri Çantay = Yetimleri nikâh (çağın) a erdikleri zamana kadar (gözetib) deneyin. O vakit kendilerinde bir akıl ve salâh gördünüz mü mallarını onlara teslim edin. Büyüyecekler (de ellerine alacaklar) diye bunları israf ile tez elden yemeyin. (Velîlerden) kim zengin ise (yetimin malını yemiye tenezzül etmesin) kaçınsın. Kim de fakir ise o halde örfe göre (bir şey) yesin. Artık onlara mallarını teslim etdiğiniz vakit karşılarında şâhid bulundurun. Tam bir hesâb sorucu olmak bakımından ise Allah yeter.
Hayrat Neşriyat = Artık yetimleri, evlilik çağına gelinceye kadar (gözetip) deneyin! Nihâyet onlarda rüşdüne ermiş bir hâl görürseniz, o takdirde mallarını kendilerine teslîm edin! Ve büyüyecekler (de mallarını elimizden alacaklar) diye israfla ve acele ile onları yemeyin!(Yetîmin malını idâre eden, fakat) zengin olan kimse ise, böylece (onun malını yemekten)kaçınsın! (O velîlerden) fakir olan kimse ise artık (ihtiyaç ve emeği nisbetinde) örfe uygun mikdarda yesin! Sonunda onlara mallarını teslîm ettiğiniz zaman da onlara karşı şâhid bulundurun! Hesab görücü olarak ise, Allah yeter!
İbni Kesir = Öksüzleri evlenme çağına gelene kadar deneyin. O vakit kendilerinde bir olgunlaşma görürseniz; mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf edip de tez elden yemeyin. Zengin olan sakınsın. Fakir olan da uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğinizde yanlarında şahid bulundurun. Hesab sorucu olarak Allah kafidir.
Kadri Çelik = Evlenme yaşına eriştiklerinde yetimleri sınayın. Onlarda olgunluk görürseniz kendilerine mallarını verin. Onlar büyüyecek diye savurganlık ve aceleyle mallarını yemeyin. Zengin, (malın korumasına gösterdiği çabanın ücretinden) vazgeçsin. Fakir ise uygun bir miktarda harcasın. Mallarını kendilerine tanıklar huzurunda geri verin. Hesap görücü olarak ALLAH yeter.
Muhammed Esed = ve yetimleri nikâh çağına ermelerine kadar gözedib deneyin, o vakit kendilerinden bir rüşd hissettiniz mi hemen mallarını kendilerine teslim edin, büyüyecekler de ellerine alacaklar diye o malları israfla yemeğe kalkmayın ihtiyacı olmıyan tenezzül etmesin, muhtac olan da meşru' surette bir şey yesin, mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şahid bulundurun, hisabınızı doğru tutmak için Allahın harekâtınızı hisaba çekmekte olması yeter
Mustafa İslamoğlu = Yetimleri, evlenme çağına gelinceye kadar gözetleyin; ama eğer aklen olgunlaştıklarını tesbit ederseniz, mallarını kendilerine geri verin! Büyüyüverecekler diye mallarını alelacele ve saçıp-savurarak yemeye kalkmayın: İhtiyacı olmayan kimse tenezzül etmesin, muhtaç olan da münasip bir biçimde yararlansın! Mallarını kendilerine iade ettiğinizde, onlar adına şahitler bulundurun! Hesap sorucu olarak Allah yeter.
Ömer Nasuhi Bilmen = Yetimleri nikah çağına erinceye kadar deneyiniz. Eğer kendilerinde bir rüşt hissederseniz mallarını kendilerine hemen teslim ediniz ve büyüyecekler diye o malları israf ile alelacele yemeyiniz. Ve kim zengin ise kaçınsın ve kim fakir ise ma'ruf veçhile yesin. Onlara mallarını teslim edeceğiniz vakit de onlara karşı şahit bulundurunuz. Ve Allah Teâlâ hesapları görmeğe kâfidir.
Ömer Öngüt = Yetimleri evlenme çağına gelinceye kadar tecrübe edip deneyin. Eğer onlarda bir olgunlaşma görürseniz mallarını derhal kendilerine teslim edin. Büyüyecekler de elinizden alacaklar diye mallarını aceleye getirip israf ederek yemeye kalkmayın. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın (kendi malı ile yetinsin). Fakir olan da uygun olarak (zaruri ihtiyaçlarına yetecek kadar) yesin. Mallarını kendilerine teslim ederken yanlarında şâhit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter!
Şaban Piriş = Yetimleri nikah çağına gelinceye kadar deneyin. Eğer onlarda olgunlaşma/yetişkinlik görürseniz mallarını kendilerine iade edin. Onların mallarını büyüyüp de (elimizden) alacaklar korkusu ile israf ederek (tez elden) yemeyin. Zengin olan kimse, tertemiz korusun; fakir de örfe uygun bir şekilde yesin. Mallarını iade ettiğiniz zaman, onlara şahitler huzurunda verin. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
Sadık Türkmen = Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (büluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını/aklen olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye, israf (aşırılık) ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise, (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, örfe uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Seyyid Kutub = Yetimleri evlenme çağına gelene kadar deneyiniz. Eğer olgunlaştıklarını görürseniz hemen mallarını kendilerine teslim ediniz. Yetimler büyüyecek endişesi ile bu malları savurganca yemeyiniz. Zengin veliler bu mallara hiç el sürmesin. Fakir veliler ise bu malların geleneklere uygun düşecek kadarını yesin. Yetimlere mallarını teslim ederken yanınızda şahit bulundurunuz. Gerçi hesap sorma merci olarak Allah yeterlidir.
Suat Yıldırım = Yetimleri evlenme çağına varıncaya kadar gözetip deneyin. Akılca olgunlaştıklarını görürseniz mallarını kendilerine teslim edin. Büyüyünce ellerine alacakları düşüncesiyle o malları israfla tüketmeyin. İhtiyacı olmayan veli, yetim malına tenezzül etmesin. Muhtaç olan ise meşrû sûrette, ihtiyaç ve emeğine uygun olarak yararlansın. Onlara mallarını teslim ettiğinizde bunu şahitlerle tesbit ettirin. Allah hesab sorandır ve O’nun hesap sorması kâfidir.
Süleyman Ateş = Nikâh çağına varıncaya kadar öksüzleri deneyin, eğer onlarda bir olgunluk görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüsünler diye alıkoyup israf ile tez elden onların mallarını yemeğe kalkmayın. Zengin olan, çekinsin; yoksul olan da (malın muhafazası için gösterdiği çabaya ve ihtiyacına) uygun şekilde yesin. Onlara mallarını geri verdiğiniz zaman da yanlarında şâhid bulundurun. Hesapçı olarak da Allâh yeter (O, her yaptığınızı hesâbetmektedir).
Tefhim-ul Kuran = Yetimleri, nikâha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
Ümit Şimşek = Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri deneyin. Rüşde erdiklerini görürseniz, mallarını kendilerine verin. Onların mallarını, büyüyüp de elinizden alacaklar diye israf ederek yemeyin. Zengin olan yetim velisi ondan kaçınsın; fakir olan ise uygun bir şekilde yesin. Onlara mallarını verirken bunu şahitlerle tespit ettirin. Hesap görücü olarak ise Allah yeter.
Yaşar Nuri Öztürk = Yetimleri, nikâh çağına gelmelerine kadar gözetleyip deneyin. O zaman onlarda içinize sinecek bir olgunluk ve erginlik görürseniz, mallarını onlara geri verin. Büyüyecekler diye bu malları tez elden saçıp savurarak yemeyin. Zengin olan, iffetli davransın. Fakir olan ise örfün gerekli kıldığı oranda yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman yanlarında tanıklar bulundurun. Hesap sorucu olarak Allah yeter.
İskender Ali Mihr = Ve yetimleri nikâh çağına gelinceye kadar deneyin. Bundan sonra eğer kendilerinde bir rüşd (yeterlilik) hissederseniz, o taktirde mallarını onlara teslim edin. Ve büyürler (geri alırlar) diye, onları (malları) israf etmeyin ve acele ile yemeyin. Ve (vâsi) zengin bir kimse ise, o taktirde iffetli olsun (yetimlerin mallarını yemekten kaçınsın). Ve (vâsi) fakir bir kimse ise, o taktirde örfe uygun olarak yesin. Nihayet onlara mallarını geri vereceğiniz zaman, onlara karşı şahit tutun. Hesap görücü olarak Allah yeter.
İlyas Yorulmaz = Yetimlerin evlenme çağlarına geldiklerini tespit için onları deneyin. Eğer kendi kendilerine yeterli olabileceklerine kanaat getirirseniz, onlara mallarını geri verin. Sakın ola ki büyüyecek de mallarını alacaklar diye tez elden yetimlerin mallarını yiyip tüketmeyin. (Mallara vesayet eden) Zengin ise mümkün olduğu kadar emanet malları az kullansın, kimde fakir ise, örfe uygun bir şekilde ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yesin. Rüştlerine erip de yetimlerin mallarını onlara iade edeceğiniz zaman, malların teslimi anında şahitler bulundurun. Allah hesap görücü olarak yeter.