قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
Kul enzelehullezî ya’lemus sırre fîs semâvâti vel ard(ardı), innehu kâne gafûran rahîmâ(rahîmen).
Diyanet İşleri = (Ey Muhammed!) De ki: “O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Abdulbaki Gölpınarlı = De ki: Onu, göklerde ve yeryüzünde gizli olanları bilen indirdi; şüphe yok ki o, suçları örter, rahîmdir.
Abdullah Parlıyan = De ki: “Göklerin ve yerin bütün sırlarını bilen Allah indirdi O'nu. Doğrusu O, çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayandır.”
Adem Uğur = (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Ahmed Hulusi = De ki: "O'nu semâlardaki ve arzdaki sırrı bilen inzâl etti! Muhakkak ki O Ğafûr'dur, Rahıym'dir. "
Ahmet Tekin = 'Onu, Kur’ân’ı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. O kullarını koruma kalkanına alan, çok bağışlayan ve engin merhamet sahibidir.' de.
Ahmet Varol = De ki: 'Onu göklerdeki ve yerdeki gizliliği bilen (Allah) indirdi. O çok bağışlayan, çok rahmet edendir.'
Ali Bulaç = De ki: "Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Allah) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Kur’an’ı, göklerde ve yerdeki bütün esrarı bilen Allah indirdi.” Gerçekten Allah Gafur’dur= çok bağışlayandır, Rahîm’dir= çok merhametlidir.
Ali Ünal = De ki: “(Baştan sona bilgi dolu ve hiçbir insanın keşfetmesi mümkün olmayan pek çok sırları açıklayan) bu Kitabı göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen Zat, (bu sırrın bir kısmını size öğretmek ve yolunuza ışık tutmak için) indirmektedir. Çünkü O, gerçekten çok bağışlayıcıdır, (kullarına karşı) çok merhametlidir.”
Bayraktar Bayraklı = De ki: “Kur'ân'ı, göklerde ve yerdeki sırları bilen Allah indirmiştir. Şüphesiz Allah, çok affedicidir; çok merhametlidir.”
Bekir Sadak = De ki: «Onu, goklerin ve yerin sirrini bilen indirmistir. suphesiz O, bagislayandir, merhamet edendir.»
Celal Yıldırım = De ki -. «Onu göklerdeki ve yerdeki gizliliği bilen (Yüce Kudret) indirmiştir. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.»
Cemal Külünkoğlu = De ki: “Onu göklerin ve yerin bütün sırlarını bilen (Allah) indirdi! Doğrusu O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”
Diyanet İşleri (eski) = De ki: 'Onu, göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet edendir.'
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Edip Yüksel = De ki, 'Onu, göklerin ve yerin gizliliklerini bilen indirmiştir. O, Bağışlayandır, Rahimdir.'
Elmalılı Hamdi Yazır = De ki: onu, o göklerde ve Yerde sirri bilen indirdi, hakikaten o, rahim bir gafûr bulunuyor
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = De ki: «Onu göklerdeki ve yerdeki sırrı bilen indirdi. Gerçekten O, çok bağışlayandır, merhamet edendir.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey Muhammed! De ki: «Onu, göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, merhamet edendir.»
Gültekin Onan = De ki: "Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilen (Tanrı) indirmiştir. Doğrusu O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."
Harun Yıldırım = (Resûlüm!) De ki: Onu göklerde ve yerdeki gizlilikleri bilen Allah indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.
Hasan Basri Çantay = (Onlara) de ki: «Onu göklerde ve yerdeki ğaybı bilen (Allah) indirdi.» Şübhesiz ki O, (bilhassa mü'minleri) çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) De ki: 'Onu, göklerde ve yerdeki sırrı (gizlilikleri) bilen (Allah)indirmiştir. Şübhesiz ki O, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.'
İbni Kesir = De ki: Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Şüphesiz ki O; Gafur ve Rahim olandır.
Kadri Çelik = De ki: “Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilmekte olan (Allah) indirmiştir. Kuşkusuz O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.”
Muhammed Esed = De ki: "Göklerin ve yerin bütün sırlarını bilen (Allah) indirdi onu! Doğrusu O, çok acıyıp esirgeyen gerçek bağışlayıcıdır!"
Mustafa İslamoğlu = De ki: "Onu, göklere ve yere ait bütün sırları bilen (Allah) indirdi: zaten O, tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.
Ömer Nasuhi Bilmen = De ki: «O'nu o zât indirmiştir ki, göklerde ve yerde olan gaybı bilir. Şüphe yok ki O, çok yarlığayan, çok merhamet edendir.»
Ömer Öngüt = Resulüm! De ki: “Onu göklerdeki ve yerdeki sırları bilen Allah indirmiştir. O çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. ”
Şaban Piriş = De ki: -O’nu göklerdeki ve yerdeki sırları bilen indirmiştir. Çünkü O, bağışlayan ve merhamet edendir.
Sadık Türkmen = De ki: “Onu göklerdeki ve yerdeki gizliliği bilen indirdi. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhametlidir.”
Seyyid Kutub = Onlara de ki; «Bu Kur'anı, göklerin ve yerin sırlarını bilen Allah indirdi. Hiç kuşkusuz O, affedicidir ve merhametlidir.»
Suat Yıldırım = De ki: "Onu, göklerdeki ve yerdeki bütün sırları bilen Yüce Allah indirdi. O, gerçekten gafurdur, rahîmdir." (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur).
Süleyman Ateş = De ki: "Onu, göklerdeki ve yerdeki gizleri bilen indirdi. O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Tefhim-ul Kuran = De ki: «Onu, göklerde ve yerde gizli olanı bilmekte olan (Allah) indirmiştir. Kuşkusuz O, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.»
Ümit Şimşek = Sen de ki: Onu, göklerin ve yerin bütün sırrını bilen indirdi. O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.
Yaşar Nuri Öztürk = Şöyle söyle: "Onu göklerde ve yerdeki sırrı bilen indirmiştir. Kuşkusuz O, Gafûr'dur, Rahîm'dir."
İskender Ali Mihr = De ki: “O’nu, göklerin ve yeryüzünün sırrını bilen indirdi. Muhakkak ki O, Gafur’dur (mağfiret edendir), Rahîm’dir (Rahîm esmasıyla tecelli edendir).”
İlyas Yorulmaz = Deki “Bu Ku’ran’ı göklerde ve yerdeki bütün gizlilikleri bilen Allah tarafından indirilmiştir. O bağışlayan ve merhametli olandır. ”