Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/58

 أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ

  E fe mâ nahnu bi meyyitîn(meyyitîne).

Kelime Karşılaştırma
e fe : artık, öyle mi
mâ nahnu : biz değiliz
bi meyyitîne : ölüler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (58-59) “Nasıl, ilk ölümümüzden başka ölmeyecek miymişiz? Bize azap edilmeyecek miymiş?”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Biz artık ölmeyecek değil miyiz?

 Abdullah Parlıyan = Cennetteki arkadaşlarına hitaben, artık bir daha ölmeyeceğiz,

 Adem Uğur = Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?

 Ahmed Hulusi = "Biz beden kaydından kurtulmuşlardan değil miyiz?"

 Ahmet Tekin = 'Biz bir daha ölmeyeceğiz, değil mi?'

 Ahmet Varol = Nasıl biz ölmeyecek miymişiz?

 Ali Bulaç = "Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"

 Ali Fikri Yavuz = (İşte bak), biz dünyadaki ilk ölümümüzden başka bir daha ölecek değiliz;

 Ali Ünal = (Ardından Cennet’teki arkadaşlarına dönerek şöyle der:) “Artık bir daha ölmeyeceğiz, değil mi,

 Bayraktar Bayraklı = (58-59) “Biz, birinci ölümün dışında. bir daha ölmeyeceğiz, değil mi? Biz azap da görmeyeceğiz.”

 Bekir Sadak = (58-59) «irinci olumden sonra bir daha olmeyecegiz degil mi? Azap da gormeyecegiz.»

 Celal Yıldırım = (58-59) (Onlar artık o gün) biz birinci ölümümüzden başka bir daha ölmeyeceğiz ve biz azaba da uğratılmayacağız değil mi ? (Derler.)

 Cemal Külünkoğlu = (58-59) “Peki, biz artık ilk ölümden başka ölmeyeceğiz ve azaba da uğratılmayacağız, değil mi (diyecek).”

 Diyanet İşleri (eski) = Ama sonra, (ey cennetteki arkadaşlarım,) biz gerçekten (bir daha) ölmeyeceğiz,

 Diyanet Vakfi = (58-61) Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek ve bir daha azap görmeyecek değil miyiz? Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. Çalışanlar, böylesi bir kurtuluş için çalışsın.

 Edip Yüksel = '(Sana göre), biz öldüğümüzde,'

 Elmalılı Hamdi Yazır = Nasılmış bak? Biz ölecek değiliz

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (58-59) Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (58-59) «Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız?»

 Gültekin Onan = "Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?"

 Harun Yıldırım = Birinci ölümümüz hariç, bir daha biz ölmeyecek miyiz?

 Hasan Basri Çantay = (58-59) «(Bak), biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek, biz azaba da uğratılmayacak değil miymişiz?»

 Hayrat Neşriyat = (58-59) 'Peki (nasılmış), biz (dünyada) ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek(Cennette ebedî olarak kalacak) ve biz (îmânımızdan dolayı) azab görmeyecek kimseler değil miymişiz?'

 İbni Kesir = Biz, bir daha ölmeyeceğiz değil mi?

 Kadri Çelik = "Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"

 Muhammed Esed = Ama sonra, (ey cennetteki arkadaşlarım,) biz gerçekten (bir daha) ölmeyeceğiz,

 Mustafa İslamoğlu = (Cennet arkadaşlarına yönelerek): "Biz bir daha asla ölmeyeceğiz, değil mi?

 Ömer Nasuhi Bilmen = (O cennetteki zât diyecektir ki) «Değil mi biz (artık) ölüler olmayacağız?»

 Ömer Öngüt = "Biz ölmeyecek miymişiz?"

 Şaban Piriş = Şimdi, artık biz ölmeyeceğiz, değil mi?

 Sadık Türkmen = “biz artık bir daha ölmeyeceğiz,

 Seyyid Kutub = «Biz bir daha ölmeyecek miyiz?» der.

 Suat Yıldırım = (58-61) Sonra cennetteki arkadaşlarına dönerek: "O ilk ölümümüzden sonra artık bize burada ölüm olmayacak değil mi, o azap bize hiç ulaşmayacak değil mi? Ne güzel! Şükürler olsun! İşte kurtuluş, işte büyük başarı diye buna derler. Çalışanlar, asıl, böyle bir başarı elde etmek için çalışsınlar!"

 Süleyman Ateş = "Biz bir daha ölmeyecek miyiz" der.

 Tefhim-ul Kuran = «Nasıl, biz ölecek olanlar değil miymişiz?»

 Ümit Şimşek = 'Artık ölmeyeceğiz, değil mi?

 Yaşar Nuri Öztürk = "Peki, biz artık ölmeyecek miyiz?"

 İskender Ali Mihr = Artık biz (bir daha) ölecek değiliz, öyle değil mi?

 İlyas Yorulmaz = (Cennetteki konuştuğuna dönerek) “Biz (cennette) ölmeyeceğiz. ”