وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâhu, huve ehlut takvâ ve ehlul magfirati.
ve mâ yezkurûne | : ve zikredemez |
illâ | : den başkası |
en yeşâe allâhu | : Allah’ın dilemesi |
huve | : o |
ehlu | : ehil, sahip |
et takvâ | : takva |
ve ehlu | : ve ehil, sahip |
el magfireti | : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) |
Diyanet İşleri = Bununla beraber, Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O takvaya (kendisine karşı gelmekten sakınılmaya) ehil olandır, bağışlamaya ehil olandır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve Allah'ın dilediğinden başkası öğüt alamaz; odur çekinilmeye değer ve yarlıgayıp suçları örter.
Abdullah Parlıyan = Ama öteki dünyaya inanmayanlar, Allah dilemedikçe O Kur'ân'dan ders alamazlar. O Allah, azabından korkulup korunulacak olan, ve kendi kitabıyla yol bulunandır. Bağışlamaya ehil olan da yalnızca O'dur.
Adem Uğur = Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.
Ahmed Hulusi = Allâh dilemedikçe onlar zikredemezler (hatırlayıp değerlendiremezler). . . O, takvanın ehlidir (dilediğinde korunmayı izhar eder) ve mağfiretin ehlidir (dilediğinde mağfiretini oluşturur).
Ahmet Tekin = Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olması halinde onlar da öğüt alabilirler. O, takva esaslarını-Kur’ân esaslarını ortaya koymaya, korunmaya-takvaya dayalı düzeni kurdurmaya, kulluk ve sorumluluk şuurlarıyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkararak şahsiyetlerini korumaya, dinî ve sosyal görevleri konusunda insanları bilinçlendirmeye, azabından korunulmaya tekehil olan varlıktır, koruma kalkanına almakta, bağışlamakta da kudret ve hükümranlık sahibidir.
Ahmet Varol = Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. Kendisinden sakınılmaya lâyık olan O'dur, bağışlamaya yetkili (ehil) olan da O'dur.
Ali Bulaç = Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.
Ali Fikri Yavuz = Bununla beraber Allah dilemeyince öğüd almazlar; koruyacak da O’dur, bağışlayacak da O...
Ali Ünal = Ama Allah dilemedikçe, düşünüp ders de alamazlar. Allah’tır gönülden saygı duyulup, Kendisinden sakınılması gereken ve günahları bağışlama şânından olan.
Bayraktar Bayraklı = Böylece zaten onlar Allah'ın dilediğini ancak öğüt almış olurlar. Çünkü saygı duyulması gereken O'dur. Bağışlayacak olan da O'dur.[694]
Bekir Sadak = Allah dilemeksizin ogut alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layiktir ve bagislamaya daha ehildir. *
Celal Yıldırım = Ancak Allah'ın dilediği kimseler düşünüp öğüt alır. Korkulmaya değer olan da O'dur; bağışlamaya lâyık olan da O'dur.
Cemal Külünkoğlu = (Ne var ki) Allah dilemedikçe (kendileri istemedikçe) ondan ders almazlar. Saygıyla direktiflerine itaat edilmeye layık olan ancak O'dur, affetmeye ehil olan da O'dur.
Diyanet İşleri (eski) = Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.
Diyanet Vakfi = Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar öğüt alamazlar. Sakınılmaya lâyık olan da O'dur, mağfiret sahibi de O'dur.
Edip Yüksel = ALLAH dilemezse onlar öğüt alamazlar. O, erdemli davranmanın kaynağıdır; bağışlamanın kaynağıdır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Maamafih Allah dilemeyince düşünmezler, koruyacak da odur, mağfiret edecek de
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bununla beraber Allah dilemeyince, düşünmezler; koruyacak da O'dur, bağışlayacak da!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da O'dur, bağışlayacak da.
Gültekin Onan = Tanrı dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takva ehli ve mağrifet ehli (olan) O'dur.
Harun Yıldırım = Allah dilemedikçe de öğüt almazlar. İşte kendisinden sakınılmaya layık O’dur; bağışlamak da O’na yaraşır.
Hasan Basri Çantay = Bununla beraber Allahın dileyeceğinden başkaları o öğüdü almazlar ki (Onun azabından) korunmıya ehil olan da odur, yarlığanmıya ehil olan da o.
Hayrat Neşriyat = Bununla berâber, Allah (hikmetine binâen kendi lütfundan) dilemedikçe nasîhat almazlar! (Kendisinden) sakınılmaya lâyık olan da, bağışlamaya ehil olan da O’dur!
İbni Kesir = Allah dilemedikçe öğüt alamazlar. O, takvaya ehildir, mağfirete ehildir.
Kadri Çelik = Allah dilemeksizin hatırlayıp kendilerine gelemezler. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir.
Muhammed Esed = Ama o (öteki dünyaya inanmaya)nlar, Allah dilemedikçe ondan ders almazlar çünkü O, Allah'a karşı sorumluluk bilincinin ve mağfiretin kaynağıdır.
Mustafa İslamoğlu = zaten onlar ancak Allah'ın dilemesi durumunda öğüt alabilirler. O, kendisine karşı sorumluluk duyulmaya ve bağışlamaya en ehil olandır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Maamafih düşünüp tefekkür edemezler, meğer ki Allah dilesin, kendisinden korkulacak olan ve mağfiret buyurmaya ehl olan da ancak O (Hâlık-i Kerîm)dir.
Ömer Öngüt = Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha lâyıktır, mağfiret sahibi de O'dur.
Şaban Piriş = Allah dilemedikçe öğüt almazlar. Kendisinden korkulmaya layık olan O’dur, bağış sahibi O’dur.
Sadık Türkmen = Allah insanlara özgürlük vermeyi dilemeseydi. düşünüp ders alamazlardı/öğüt almayı bile dileyemezlerdi. Korkulmaya ehil/layık olan O’dur. Ve affetmeye layık/ehil olan da O’dur.
Seyyid Kutub = Fakat Allah dilemedikçe onlar bundan ders alamazlar. O kendisinden korku duyulmaya ve affetmeye lâyıktır.
Suat Yıldırım = Ama Allah dilemedikçe onlar ders alamazlar. Saygı duyulup cezasından sakınmaya lâyık olan da, günahkârların günahlarını bağışlama şanına yaraşan da yalnız O’dur.
Süleyman Ateş = Allâh dilemedikçe onlar öğüt almazlar. Takvâ ve mağfiret ehli O'dur (kendisinden korunmağa, cezâsından kaçınmağa lâyık olan ve günâhları bağışlayan yalnız O'dur).
Tefhim-ul Kuran = Allah dilemedikçe, onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O'dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O'dur.
Ümit Şimşek = Ancak Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Korkulmaya lâyık olan da Odur, günahları bağışlayacak olan da.
Yaşar Nuri Öztürk = Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. Sakındırmaya ve affetmeye ehil olan O'dur.
İskender Ali Mihr = Allah’ın dilediğinden başkası O’nu zikredemez. O (O’nun dilediği kimse), takva sahibidir ve mağfiret ehlidir (günahları sevaba çevrilmiş olan kimsedir).
İlyas Yorulmaz = Allah’ın dilediklerinden başkası öğüt almaz. O öğüt alanlar ise, korunmasını ve bağışlamasını bilenlerdir.