هَذَا وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ
Hâzâ, ve inne lit tâgıyne le şerre meâb(meâbin).
hâzâ | : bu |
ve inne | : ve şüphesiz, muhakkak |
li et tâgîne | : azgınlar için |
le | : elbette |
şerre meâbin | : kötü bir dönüş yeri |
Diyanet İşleri = (55-56) İşte böyle! Şüphesiz azgınlar için elbette kötü bir dönüş yeri, cehennem vardır. Onlar oraya girerler. Orası ne kötü bir yataktır!
Abdulbaki Gölpınarlı = Şu da var: Ve şüphe yok ki azgınlara elbette dönülüp gidilecek en kötü bir yer mevcut.
Abdullah Parlıyan = Bu nimetler dürüst ve erdemliler içindir. Azgın ve sapıklar için de muhakkak, varılacak kötü bir yer vardır.
Adem Uğur = Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
Ahmed Hulusi = İşte bu! Muhakkak ki, taşkınlık yapanlar için de dönüş yerinin şerrlisi vardır.
Ahmet Tekin = Bunlar ilâhî emirlere yapışanların mükâfatıdır. Azgınlara kötü bir gelecek vardır.
Ahmet Varol = Bu böyledir. Azgınlar için ise en kötü bir varış yeri vardır.
Ali Bulaç = Bu (böyle işte); gerçekten azgınlar için de muhakkak varılacak kötü bir yer vardır.
Ali Fikri Yavuz = Bu, müminlere mahsustur. Azgınların dönüb varacağı yer ise, muhakkak ki fena bir yerdir.
Ali Ünal = Evet, bunlar (müttakîler içindir). Azgın isyankârları bekleyen ise kötü âkıbet, kötü bir dönüş yeridir:
Bayraktar Bayraklı = Bu da bir uyarıdır. Şüphesiz, azgınlar için de kötü bir gelecek vardır.
Bekir Sadak = Bu boyle; ama azginlara kotu bir gelecek vardir.
Celal Yıldırım = Bu (mutlu kişiler içindir). Azgın sapıklar için çok kötü bir dönüş yeri vardır.
Cemal Külünkoğlu = (55-56) Bu (mutlu kişiler içindir). Ama azgınlara kötü bir gelecek vardır. Onlar cehenneme girecekler. Orası ne kötü bir kalma yeridir!
Diyanet İşleri (eski) = Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
Diyanet Vakfi = Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
Edip Yüksel = Bu böyledir; azgınlar ise kötü bir yeri hakederler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bu böyle, şübhesiz azgınlar için de fena bir istikbal (şer bir meâb) var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu böyledir. Şüphesiz azgınlar için de kötü bir gelecek vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu, böyledir. Şüphesiz azgınlar için de fena bir gelecek vardır.
Gültekin Onan = Bu (böyle işte); gerçekten azgınlar için de muhakkak kötü bir dönüş yeri (meab) vardır.
Harun Yıldırım = Bu böyle; ama azgınlara kötü bir gelecek vardır.
Hasan Basri Çantay = Bu, (ehl-i cennete mahsusdur). Azgınların gideceği yer ise muhakkak en kötü (bir merci) dir:
Hayrat Neşriyat = (55-56) Bu (böyledir)! Şübhesiz ki azgınlar için de elbette kötü dönüş yeri, Cehennem vardır; oraya girerler. Artık o ne kötü yataktır!
İbni Kesir = Bu böyle. Azgınlar için de sonucun en kötüsü vardır.
Kadri Çelik = Bu (takva sahipleri içindi; ama) azgınlar içinse muhakkak varılacak kötü bir yer vardır.
Muhammed Esed = Bu, (dürüst ve erdemliler içindir); doğruluk ve dürüstlük sınırlarını aşanları ise en kötü bir akibet beklemektedir.
Mustafa İslamoğlu = Bu böyledir! Ama bir de haddini bilmez azgınlar var ki, onları da en kötü bir menzil beklemektedir:
Ömer Nasuhi Bilmen = (53-55) İşte hesap günü için vaad olunmuş olduğunuz şeyler bunlardır (denilecektir). Şüphe yok ki bu, elbette Bizim rızkımızdır. Bunun için bir tükenmek yoktur. Bu, böyle ve şüphe yok ki, azgınlar için de elbette dönüp gidilecek bir yaramaz yer vardır.
Ömer Öngüt = Bu böyle! Şüphesiz ki azgınlar için çok kötü bir dönüş yeri vardır.
Şaban Piriş = İşte şu da azgınlar için kötü bir gelecek...
Sadık Türkmen = Işte böyle/bunlar gerçeklere inanan müminler içindir!.. Azgınlar için de elbette kötü bir dönüş yeri vardır.
Seyyid Kutub = (53-55) İşte hesap günü için vaad olunmuş olduğunuz şeyler bunlardır (denilecektir). Şüphe yok ki bu, elbette Bizim rızkımızdır. Bunun için bir tükenmek yoktur. Bu, böyle ve şüphe yok ki, azgınlar için de elbette dönüp gidilecek bir yaramaz yer vardır.
Suat Yıldırım = (Cennettekilerin durumu) bu. Ve muhakkak ki azgınlar için elbette şerli (kötü) bir meab (sığınak) vardır.
Süleyman Ateş = (53-55) İşte hesap günü için vaad olunmuş olduğunuz şeyler bunlardır (denilecektir). Şüphe yok ki bu, elbette Bizim rızkımızdır. Bunun için bir tükenmek yoktur. Bu, böyle ve şüphe yok ki, azgınlar için de elbette dönüp gidilecek bir yaramaz yer vardır.
Tefhim-ul Kuran = Bu (böyle işte); gerçekten azgınlar için de muhakkak varılacak kötü bir yer vardır.
Ümit Şimşek = (53-55) İşte hesap günü için vaad olunmuş olduğunuz şeyler bunlardır (denilecektir). Şüphe yok ki bu, elbette Bizim rızkımızdır. Bunun için bir tükenmek yoktur. Bu, böyle ve şüphe yok ki, azgınlar için de elbette dönüp gidilecek bir yaramaz yer vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = Bu, budur! Azgınlara da kötü bir gelecek vardır elbette!
İskender Ali Mihr = (Cennettekilerin durumu) bu. Ve muhakkak ki azgınlar için elbette şerli (kötü) bir meab (sığınak) vardır.
İlyas Yorulmaz = Rablerine karşı azgınlık edenler için de, çok belalı kalacak yerler var.