رَّبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْ إِن يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِن يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ وَكِيلاً
Rabbukum a’lemu bikum, in yeşa’ yerhamkum ev in yeşa’ yuazzibkum, ve mâ erselnâke aleyhim vekîlâ(vekîlen).
rabbu-kum | : sizin Rabbiniz |
a’lemu | : iyi bilir |
bi-kum | : sizi |
in | : eğer |
yeşa’ | : diler |
yerham-kum | : size merhamet eder, rahmet nuru gönderir |
ev | : veya |
in | : eğer |
yeşa’ | : diler |
yuazzib-kum | : sizi azaplandırır |
ve mâ erselnâ-ke | : ve biz seni göndermedik |
aleyhim | : onların üzerine, onlara |
vekîlen | : vekil olarak |
Diyanet İşleri = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onlara vekil olarak göndermedik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Rabbiniz, sizi daha iyi bilir; dilerse acır size, yahut dilerse azâp eder size ve seni, onların amellerini gözetmek, onları korumak için göndermedik.
Abdullah Parlıyan = Rabbiniz sizin ne olduğunuzu, neye layık olduğunuzu tam olarak bilmektedir, dilerse size acıyıp merhametli davranır, dilerse azap edebilir. Ve seni onların amellerini gözetmek, onları korumak için göndermedik.
Adem Uğur = Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik.
Ahmed Hulusi = Rabbiniz, hakikatiniz olarak sizi çok iyi bilir! Dilerse size rahmet eder veya dilerse size azap eder! Biz seni, onlara vekîl olarak irsâl etmedik.
Ahmet Tekin = Rabbiniz sizi iyi bilir. Sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olursa size merhamet eder. Sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olursa sizi cezalandırır da. Seni, onlar adına Allah’a karşı savunma yapman, Allah adına da onların üzerinde zor kullanman için görevlendirmedik.
Ahmet Varol = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder ve dilerse azab eder. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Ali Bulaç = Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azablandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Ali Fikri Yavuz = (Onlara söyliyeceğiniz en güzel kelime şudur):”- Rabbiniz, sizi, çok daha iyi bilir. Dilerse tevbeniz sebebiyle size merhamet eder, yahut dilerse (küfür üzere ölmekle) size azab eder”. Seni de (ey Rasûlüm kendilerini imana zorlamak için) üzerlerine bir vekil göndermedik. (Bu âyetin hükmü kıtal âyeti ile nesh edilmiştir.)
Ali Ünal = Rabbiniz, (niyetleriniz, söyledikleriniz, işledikleriniz ve kazandıklarınızla) sizi çok iyi bilmektedir. (Bu sebeple, O’na karşı herhangi bir iddiada bulunmayın ve başkaları hakkında hükmetmekten kaçının.) O, dilerse size merhamet eder (ki, bu O’nun serapa lütfudur); dilerse sizi cezalandırır, (bu da serapa adalettir). (Bunun içindir ki Rasûlüm, bazıları kendileri veya haklarında hüsnüzan besledikleri bazıları için kurtuluşu garanti görüp, daha başka bazılarını azaba mahkûm da etse, gerçek şu ki,) Biz seni, insanları gözetleyici ve yaptıkları hakkında hükmedici olarak göndermedik.
Bayraktar Bayraklı = Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Bekir Sadak = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder veya dilerse size azabeder. Biz seni onlara vekil olarak gondermedik.
Celal Yıldırım = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder, dilerse size azâb eder. Biz seni onlara vekîl olarak göndermedik.
Cemal Külünkoğlu = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse sizi cezalandırır. (Resulüm!) Biz seni onlara (zorlayıcı) bir vekil olarak göndermedik.
Diyanet İşleri (eski) = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder veya dilerse size azabeder. Biz seni onlara vekil olarak göndermedik.
Diyanet Vakfi = Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik.
Edip Yüksel = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse sizi cezalandırır. Seni onlara avukatlık yapasın diye göndermedik
Elmalılı Hamdi Yazır = Rabbınız sizi daha çok bilir, dilerse size merhamet buyurur, dilerse size azâb eder, seni de üzerlerine vekîl göndermedik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Rabbiniz sizi daha iyi bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni de onların üzerlerine vekil göndermedik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Rabbiniz sizi çok daha iyi bilir. Dilerse tevbeniz sebebiyle size merhamet eder, dilerse azab eder. Seni de onların üzerine vekil göndermedik.
Gültekin Onan = Sizi en iyi rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azablandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Harun Yıldırım = Rabbiniz, sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder; dilerse sizi cezalandırır. Biz, seni onların üstüne bir vekil olarak göndermedik.
Hasan Basri Çantay = «Rabbiniz sizi çok iyi bilendir. Eğer dilerse sizi esirger, yahud şâyed dilerse sizi azâblandırır». Biz seni onların üstüne bir vekîl göndermedik.
Hayrat Neşriyat = (Onlara söylesinler ki:) 'Rabbiniz sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder, dilerse size azâb eder.' Hem seni, onların üzerine vekîl göndermedik.
İbni Kesir = Rabbınız sizi daha iyi bilir. İsterse size merhamet eder, isterse sizi azablandırır. Biz; seni, onların üzerine vekil olarak göndermedik.
Kadri Çelik = Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse size azap eder. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Muhammed Esed = Rabbiniz ne olduğunuzu, (neye layık olduğunuzu) tam olarak bilmektedir: dilerse size acıyıp esirgeme gösterir, dilerse cezalandırır sizi. Bunun içindir ki (ey Peygamber,) seni (insanların) yazgılarına karar verme yetkisiyle göndermedik;
Mustafa İslamoğlu = Rabbiniz kim ve ne olduğunuzu çok iyi bilmektedir; dilerse size rahmetiyle muamele eder, dilerse cezalandırır. Bunun içindir ki, Biz seni onlara inanç dayatan bir otorite olarak göndermedik.
Ömer Nasuhi Bilmen = Rabbiniz sizi pek ziyâde bilendir. Dilerse size merhamet buyurur ve dilerse sizi muazzep kılar ve seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Ömer Öngüt = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Şaban Piriş = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder veya dilerse azap eder. Biz seni onlara vekil olarak göndermedik.
Sadık Türkmen = Rabbin sizi daha iyi bilir. Dilerse size merhamet eder (merhameti hak edene), dilerse size azap eder (azabı hak edene). Biz, seni onların üzerine “sığınılacak” olarak göndermedik.
Seyyid Kutub = Ey insanlar, Rabbiniz sizi herkesten iyi bilir. Dilerse size merhamet eder, dilerse azaba çarptırır. Biz seni onların davranışlarının sorumlusu olarak göndermedik.
Suat Yıldırım = Rabbiniz sizi pek iyi bilir. Dilerse size merhamet eder yahut dilerse sizi cezalandırır. Bunun içindir ki, ey Resulüm, seni onlar üzerine yönetici, onlardan sorumlu olarak göndermedik.
Süleyman Ateş = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse size azâbeder. Biz seni, onların üzerine vekil göndermedik.
Tefhim-ul Kuran = Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azablandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.
Ümit Şimşek = Rabbiniz sizi en iyi bilendir. O dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. Seni ise Biz onlardan sorumlu bir vekil olarak göndermedik.
Yaşar Nuri Öztürk = Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size rahmet eder, dilerse size azap eder. Biz seni onlar üzerine vekil göndermedik.
İskender Ali Mihr = Rabbiniz, sizi iyi bilir. Dilerse size rahmet eder (Rahîm esması ile tecelli eder) veya dilerse size azap eder. Ve seni, onlara vekil olarak göndermedik.
İlyas Yorulmaz = Rabbiniz sizi en iyi bilendir. Dilerse size merhamet eder, dilerse size azap eder. Sen onlar üzerine vekil değilsin.