وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِي فَلَمَّا كَلَّمَهُ قَالَ إِنَّكَ الْيَوْمَ لَدَيْنَا مِكِينٌ أَمِينٌ
Ve kâlel meliku’tûnî bihî estahlishu li nefsî, fe lemmâ kellemehu kâle innekel yevme ledeynâ mekînun emîn(emînun).
ve kâle | : ve dedi |
el meliku’tûnî | : melik, hükümdar “bana getirin” |
bi-hi | : onu |
estahlis-hu | : onu seçtim, (bana) has kıldım |
li nefsî | : kendim için |
fe lemmâ | : olduğu zaman |
kelleme-hu | : onunla konuştu |
kâle | : dedi |
inneke el yevme | : muhakkak sen bugün |
ledey-nâ | : bizim yanımızda |
mekînun | : yüksek mevki sahibi |
emînun | : güvenilir, emin |
Diyanet İşleri = Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Padişah, onu tapıma getirin de dedi, kendime öz yakınım edineyim onu. Yûsuf'la konuşunca da gerçekten de dedi, bugün sen büyük bir mevki sâhibisin, emin bir adamsın.
Abdullah Parlıyan = Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin; kendime has en yakınlardan biri yapayım.” Ve onunla konuşunca, hükümdar dedi ki: “Bu gün sen, yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin.”
Adem Uğur = Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
Ahmed Hulusi = Melik dedi ki: "Onu (Yusuf'u) bana getirin! Onu kendime özel dost edineyim". . . Onunla konuşmaya başlayınca şöyle dedi: "Bugün senin yanımızda kesinlikle güvenilir bir yerin vardır. "
Ahmet Tekin = Kral:'Yûsuf’u bana getirin, onu kendime özel danışman yapayım' dedi. Onunla konuşunca:'Bugün, sen, yanımızda yüksek makam sahibi, itibarlı ve güvenilir birisin' dedi.
Ahmet Varol = Hükümdar dedi ki: 'Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim' Onunla konuşunca da: 'Sen bugün bizim yanımızda önemli mevki sahibi ve güvenilir birisin' dedi.
Ali Bulaç = Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin."
Ali Fikri Yavuz = Hükümdar dedi ki! Onu bana getirin, kendime onu has (bir yaradımcı) edineyim. Sonra hükümdar Yûsuf’la konuşunca: “- Sen bugün, yanımızda mühim bir mevki sahibisin, emînsin”. dedi.
Ali Ünal = Hükümdar, “O’nu bana getirin; kendim için seçip özel danışmanım yapayım!” diye emretti. Yusuf’la konuştuktan sonra da, “Bundan böyle nezdimizde yüksek bir makam sahibi, tam itimat edilen bir müsteşarsın.” dedi.
Bayraktar Bayraklı = Kral dedi ki: “Onu bana getiriniz; onu kendime özel danışman tayin edeyim.” Onunla konuşunca, “Bugün sen, katımda yüksek makam sahibisin ve güvenilir birisin” dedi.
Bekir Sadak = Hukumdar: «Onu bana getirin, yanima alayim» dedi. Onunla konusunca: «Bugun senin yanimizda onemli bir yerin ve guvenilir bir durumun vardir.» dedi.
Celal Yıldırım = Kral, «Yûsuf'u bana getirin, onu kendime özel bir müşavir edineyim» dedi. Ne vakit ki, onunla konuştu, dedi ki: «Bugün senin bizim yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir makamın vardır!»
Cemal Külünkoğlu = Hükümdar (Yusuf'tan gelen bu haber üzerine): “Getirin onu bana, onu yakın çevreme (sırdaş olarak) alayım” dedi. Onunla konuşunca da (Yusuf'a): “Bugün(den sonra) sen artık bizim yüksek mevki sahibi ve güvenilir bir adamımızsın” dedi.
Diyanet İşleri (eski) = Hükümdar: 'Onu bana getirin, yanıma alayım' dedi. Onunla konuşunca: 'Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır.' dedi.
Diyanet Vakfi = Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danışman edineyim. Onunla konuşunca: Bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.
Edip Yüksel = Kral dedi ki: 'Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım' Kendisiyle konuşup görüşünce, 'Sen artık bugün yanımızda önemli bir makamı olan güvenilir birisin,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Melik de dedi: getirin bana onu kendime tahsıs edeyim! bunun üzerine vaktâ ki onunla konuştu, dedi: sen bu gün, nezdimizde cidden bir mevkı' sahibisin, eminsin,
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hükümdar da dedi ki: «Onu bana getirin, kendime müşavir yapayım.» Bunun üzerine onunla konuşunca da: «Sen bugün yanımızda gerçekten bir mevki sahibi ve güvenilir bir kişisin.» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin, kendime tahsis edeyim.» Sonra onunla konuşunca da: «Sen bugün yanımızda gerçekten büyük bir mevki sahibisin, güvenilir birisin» dedi.
Gültekin Onan = Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilirsin (emiyn)."
Harun Yıldırım = Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin, onu bana en yakınlardan kılayım.” Onunla konuştuğunda dedi ki: “Sen bugün bizim yanımızda önemli bir yer sahibisin, güvenilirsin.”
Hasan Basri Çantay = Padişah: «Getirin onu bana, dedi, onu kendime has bir (müsteşar) edineyim». Onunla konuşunca da şöyle söyledi: «Sen bu gün (den itibaren) bizim nezdimizde mühim bir mevki saahibisin, emîn (bir müsteşar) sın».
Hayrat Neşriyat = Hükümdar ise: 'Onu bana getirin; kendime hâs (müşâvir) yapayım' dedi. Sonra onunla konuşunca: 'Doğrusu sen bugün bizim yanımızda makam sâhibi emîn bir kimsesin!' dedi.
İbni Kesir = Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin de yanıma alayım. Onunla konuşunca da dedi ki: Sen, bugün bizim yanımızda önemli bir mevki sahibisin, eminsin.
Kadri Çelik = Hükümdar, “Onu bana getirin, kendime özgü (özel danışman) kılayım” dedi. Onunla konuşunca, “Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilirsin” dedi.
Muhammed Esed = Ve Kral: "Onu bana getirin," dedi, "ki, kendime dost edineyim". Ve o'nunla konuşunca, (Kral:) "Bundan böyle yanımızda kendisine güven duyulan biri olarak" dedi, "yüksek bir yerin olacaktır!"
Mustafa İslamoğlu = Derken kral "Onu bana getirin!" diye emretti, "Onu kendime seçkin bir yardımcı olarak atayayım." Onunla konuşmasının ardından dedi ki: "İyi bil ki bundan böyle sen, katımızdan saygın bir konuma sahip olup kendisine güven duyulan birisin."
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve hükümdar dedi ki: «O'nu bana getirin, O'nu kendime tahsis edeyim. Vaktâ ki O'nunla konuştu. Dedi ki: «Şüphesiz sen bizim yanımızda mevki-i emanet sahibisin.»
Ömer Öngüt = Kral: “Onu bana getirin, yanıma alayım!” dedi. Onunla konuşunca: “Bugün sen bizim nezdimizde yüksek bir mevki sahibisin ve güvenilir bir kimsesin. ” dedi.
Şaban Piriş = Hükümdar: -Onu bana getirin, yanıma alayım, dedi. Onunla konuşunca: -Bugün senin yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır, dedi.
Sadık Türkmen = Kral dedi Kİ; “Onu bana getirin, onu kendime özel dost yapayım.” Kendisiyle konuşunca, dedi ki: “Bugün sen bizim yanımızda bir mevki sahibisin güvenilirsin.”
Seyyid Kutub = Kral «Getirin o adamı bana, onu yakın çevreme alayım» dedi. Yusuf ile konuşunca da ona «Bugün sen artık bizim yüksek mevkili ve güvenilir bir adamımızsın» dedi.
Suat Yıldırım = Hükümdâr: "Onu yanıma getirin, özel danışman edineyim." dedi. Onunla konuştuktan sonra da: "Sen artık bundan böyle, nezdimizde yüksek bir makam sahibi, tam itimad edilen bir müsteşarsın." dedi.
Süleyman Ateş = Kral: "Onu bana getirin, dedi, onu kendime özel (dost) yapayım!" Kendisiyle konuş(up ondaki olgunluğu gör)ünce (Yûsuf'a): "Sen, dedi, artık bugün yanımızda mevki sâhibi, güvenilir(bir kimse)sin."
Tefhim-ul Kuran = Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım.» Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: «Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin.»
Ümit Şimşek = Ve Kral: "Onu bana getirin," dedi, "ki, kendime dost edineyim". Ve o'nunla konuşunca, (Kral:) "Bundan böyle yanımızda kendisine güven duyulan biri olarak" dedi, "yüksek bir yerin olacaktır!"
Yaşar Nuri Öztürk = Derken kral "Onu bana getirin!" diye emretti, "Onu kendime seçkin bir yardımcı olarak atayayım." Onunla konuşmasının ardından dedi ki: "İyi bil ki bundan böyle sen, katımızdan saygın bir konuma sahip olup kendisine güven duyulan birisin."
İskender Ali Mihr = Ve melik şöyle dedi: “Onu bana getirin! Onu kendim için seçtim.” Onunla konuşunca: “Muhakkak ki; sen, bugün bizim yanımızda mevki sahibisin, eminsin (güvenilir kişisin).” dedi.
İlyas Yorulmaz = Melik “Onu (Yusuf’u) bana getirin ki, yalnızca kendime yardımcı edineyim” dedi. Yusuf la konuştuktan sonra “Artık benim yanımda güvenilir ve sağlam bir yerin var” demişti.