وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
Ve huvellezî meracel bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc(ucâcun), ve ceale beynehumâ, berzehan ve hıcran mahcûrâ(mahcûran).
ve huve | : ve o |
ellezî | : o ki |
merace | : serbest bıraktı |
el bahreyni | : iki deniz |
hâzâ | : bu |
azbun | : lezzetli |
furâtun | : tatlı |
ve hâzâ | : ve bu |
milhun | : tuzlu |
ucâcun | : acı |
ve ceale | : ve kıldı, yaptı |
beyne-humâ | : ikisinin arası |
berzehan | : berzah, engel |
ve hıcran | : ve engelleyerek, mani olarak |
mahcûren | : engellenen, mani olunan |
Diyanet İşleri = O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve öyle bir mâbuttur o ki iki denizi akıtmıştır; bu, tatlı ve içilecek sudur ve şu, tuzlu ve acı su ve aralarında da bir sınır, birbirlerine karışmalarına imkân bulunmayan bir engel halk etmiştir.
Abdullah Parlıyan = Biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acı iki büyük su kütlesini birbirine karıştırmadan salıveren, ikisinin arasına karışmalarını önleyen, bir engel koyan da O'dur.
Adem Uğur = Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.
Ahmed Hulusi = "HÛ" ki. . . İki deryayı (şuur ve bilinç - beden) birbirine salan; biri tatlı mı tatlı bir su (orijin benlik - insanî mânâ), diğeri ise tuzlu ve acıdır (kendini hayvani beden kabullenmiş oluşmuş benlik - bilinç)! Bu ikisinin arasında da bir berzah (engel, perde); hicrî mehcûr (zıddıyet - düşmanlık); bir engel oluşturdu ('Birbirinize düşman olarak inin' âyetini hatırlayalım. A. H. )!
Ahmet Tekin = O, iki denizi birbirine salıverendir. Bu tatlı, susuzluğu gidericidir. Şu da tuzlu ve acıdır. Aralarına farklı yoğunlukta dikey bir su tabakası engeli, görünmez ve geçilmez bir sınır koyan da odur.
Ahmet Varol = İki denizi birbirine salan O'dur. Bu tatlı ve susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. O ikisinin arasına bir perde ve aşılamayan bir sınır koymuştur.
Ali Bulaç = İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
Ali Fikri Yavuz = O Allah’dır ki, iki denizi (veya iki nehri birbirine komşu ve yakın olarak) salıverdi: Şu (birisi) tatlı, susuzluğu giderir, bu (beriki) tuzlu ve acıdır. Aralarında da kudretinden bir engel ve birbirlerine karışmağı önleyici bir perde koymuştur. (Birbirine yakın tuz gölü ile tatlı su gölü veya tatlı bir nehirle ona yakın olan suyu acı bir deniz gibi. Aralarında kudretten bir engel olup, biri diğerinin tadını bozmaz. )
Ali Ünal = O Allah ki, biri tatlı ve içilir, diğeri tuzlu ve acı iki büyük su kütlesini salıverdi; fakat birbirlerine karışmamaları için aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koydu.
Bayraktar Bayraklı = Birinin suyu tatlı ve serinletici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarında da karışmalarını önleyen bir perde koyan, Allah'tır.
Bekir Sadak = Birinin suyu tatli ve kolay icimli, digerininki tuzlu ve aci olan iki denizi saliverip aralarina da, karismalarina engel olan bir sinir koyan Allah'tir.
Celal Yıldırım = O ki, iki denizi salıverip yaklaştırdı ; şunun suyu tatlı içimi kolay, bunun suyu tuzlu acı; aralarında da (birbirlerine karışmalarını önlemek için) bir engel, aşılması zor bir sınır koydu.
Cemal Külünkoğlu = O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.
Diyanet İşleri (eski) = Birinin suyu tatlı ve kolay içimli, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da, karışmalarına engel olan bir sınır koyan Allah'tır.
Diyanet Vakfi = Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.
Edip Yüksel = O, iki denizi salmıştır; bu taze ve tatlıdır, şu tuzlu ve acıdır. Her ikisinin arasına, karışmalarını engelleyen sağlam bir engel koymuştur.
Elmalılı Hamdi Yazır = O odur ki iki deryayı birbirine salmış: şu tatlı, yürek tazeler, şu tuzlu çorak, aralarına da bir berzah ve bir «hıcri mahcûr» koymuştur
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İki denizi birbirine salıveren O'dur. Şu tatlı, yürek tazeler, şu da tuzlu, çorak; aralarına da bir berzah (dil) ve bir hicri mehcür (kıstak) koymuştur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir serhat koyan O'dur.
Gültekin Onan = İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
Harun Yıldırım = Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı iki denizi salıveren ve aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O'dur.
Hasan Basri Çantay = O, iki denizi (birbirine) salıb katandır. Şu tatlı ve susuzluğu gidericidir. Bu ise tuzlu ve acıdır. (Allah) aralarına bir perde, (ihtilâfları) memnu olmak üzere bir sınır koymuşdur.
Hayrat Neşriyat = İki denizi (büyük su kütlelerini birbirine) salıveren de O’dur. Bu (nehir ve göller)tatlı, susuzluğu giderici; bu (deniz) ise tuzlu, acıdır. Bununla berâber aralarına bir engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur.
İbni Kesir = Ve O'dur; iki denizi salıp katan. Şu tatlı ve susuzluğu giderici, bu ise tuzlu ve acıdır. İkisinin arasına bir engel ve aşılamayan bir sınır koymuştur.
Kadri Çelik = İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur. Bu, tatlı ve susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
Muhammed Esed = İki büyük su kütlesini -ki bunlardan biri tatlı ve susuzluğu giderici, diğeri tuzlu ve acıdır- birbirine salıveren ve ikisinin arasına bir engel, karışmalarını önleyen bir perde koyan O'dur.
Mustafa İslamoğlu = Hem iki denizi birbirine salan, hem de biri tatlı-susuzluğu giderici ve diğeri tuzlu-acı olduğu halde bu ikisi arasına karışmalarını önleyici (görünmez) bir perde ve aşılmaz bir engel koyan yine O'dur.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve O, o (Hâlik-ı Azîm) dir ki, iki denizi kendi mecralarına salıvermiştir; şu lezzetlidir, fazlaca tatlıdır, şu da tuzludur, acı bir sudur. Ve ikisinin arasında da bir hail, görülemeyecek bir perde vücuda getirmiştir.
Ömer Öngüt = Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip, aralarına da karışmalarına engel olan bir perde koyan Allah'tır.
Şaban Piriş = Birinin suyu tatlı ve iç açıcı, ötekinin ki tuzlu olan iki denizi birbirine katan O’dur. İkisinin arasına bir engel, aşılmayan bir sınır koymuştur.
Sadık Türkmen = Iki denizi birbirine salıveren O’dur; bu tatlı susuzluğu giderici, şu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında birbirlerine karışmalarına engel ve aşılmaz bir sınır koymuştur.
Seyyid Kutub = O, birinin suyu tatlı ve içmeye elverişli ve öbürününki acı ve tuzlu olan iki denizi birbirine saldı, fakat bu iki tür suyun birbirine karışmasını önleyen bir engel, aşılmaz bir set koydu.
Suat Yıldırım = Biri tatlı, susuzluğu giderici, öbürü tuzlu ve acı iki denizi salıveren, birbirine karışmadan akıtan; fakat aralarına bir engel, aşılmaz bir sınır koyan O’dur.
Süleyman Ateş = O, iki denizi birbirine salmıştır. Bu tatlı, susuzluğu giderici; bu tuzlu ve acıdır. Ve ikisinin arasına birbirine kavuşmalarına engel olan bir perde koymuştur (hiç birbirine kavuşmazlar).
Tefhim-ul Kuran = İki denizi (birbirine) salıp katan O'dur; bu, tatlı, susuzluğu giderici, bu da tuzlu ve acıdır. İkisinin arasında (birbirlerine karışmalarını önleyen) bir engel (berzah) ve aşılmayan bir sınır koymuştur.
Ümit Şimşek = İki denizi birbirine salıveren de Odur. İşte şu susuzluğu gideren tatlı bir su, diğeri de tuzlu ve acı bir sudur. Aralarına ise, Allah, birbirlerinin sınırlarını aşmaktan alıkoyan bir engel koymuştur.
Yaşar Nuri Öztürk = İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur.
İskender Ali Mihr = Ve iki denizi serbest bırakan O’dur; biri lezzetli ve tatlı, diğeri tuzlu ve acı. İkisinin arasına berzah (engel) kıldı. (Böylece onları) engelleyerek (birbirine karışmalarına) mani oldu.
İlyas Yorulmaz = Biri içimi kolay, diğeri tuzlu ve acı iki denizi meydana getirip salan, sonra aralarına ayırıcı bir engeli koyup ikisini birbirine karıştırmayan da O dur.