أَوَ آبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
E ve âbâunel evvelûn(evvelûne).
e ve âbâu-nâ | : ve babalarımız, atalarımız da mı |
el evvelûne | : evvelkiler, bizden önce ölenler |
Diyanet İşleri = “Evvelki atalarımız da mı?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Yoksa önceden gelip geçen atalarımız mı dirilecek?
Abdullah Parlıyan = Yoksa önceden gelip geçen atalarımızda mı diriltilecek?
Adem Uğur = Önceki atalarımız da mı?
Ahmed Hulusi = "Evvelki atalarımız da mı?" derlerdi.
Ahmet Tekin = 'Önceki atalarımız da mı diriltilecek?'
Ahmet Varol = Ve önceki atalarımız da mı?'
Ali Bulaç = "Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?"
Ali Fikri Yavuz = Evvelki atalarımızda mı?”
Ali Ünal = “Ve gelip geçmiş atalarımız da mı?”
Bayraktar Bayraklı = (47-50) Şöyle diyorlardı: “Ölüp, toprak ve kemik olduktan sonra mı yeniden diriltileceğiz? Eski atalarımız da mı?” De ki: “Şüphesiz öncekiler de, sonrakiler de, belli bir günün randevusunda bir araya getirileceklerdir.”
Bekir Sadak = «nce gelip gecmis babalarimiz mi?»
Celal Yıldırım = «Önce gelip geçen babalarımız da mı ?..»
Cemal Külünkoğlu = (47-48) Derlerdi ki: “Ölüp toprak olduktan ve çürüyüp kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Önceden gelmiş geçmiş atalarımız da mı (diriltilecek)?”
Diyanet İşleri (eski) = 'Önce gelip geçmiş babalarımız da mı?'
Diyanet Vakfi = Önceki atalarımız da mı?
Edip Yüksel = 'Önceki atalarımız da mı?'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ya evvelki atalarımız da mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Önceki atalarımız da mı?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Önceki atalarımızda mı?»
Gültekin Onan = "Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?"
Harun Yıldırım = “Önceden gelipgeçmiş atalarımız da mı?”
Hasan Basri Çantay = «Evvelce geçmiş atalarımız da mı?»
Hayrat Neşriyat = (47-48) Ve diyorlardı ki: '(Biz) öldüğümüz ve bir toprak ve bir kemik yığını hâline geldiğimiz zaman mı, gerçekten biz mi yeniden diriltilecek olan kimseleriz? Önceki atalarımız da mı?'
İbni Kesir = Önce gelmiş geçmiş atalarımız da mı?
Kadri Çelik = “Önceden gelip geçmiş babalarımız da mı?”
Muhammed Esed = Ve eski atalarımız da mı?"
Mustafa İslamoğlu = Önden giden atalarımız da (diriltilecek), öyle mi?"
Ömer Nasuhi Bilmen = (48-50) «Ve bizlerin evvelce geçmiş atalarımız da mı?» De ki: «Şüphe yok evvelkiler de, sonrakiler de,». «Elbette malum bir günün muayyen bir vaktinde toplanılmış (olacaklardır).»
Ömer Öngüt = "Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?"
Şaban Piriş = Daha önceki atalarımızda mı? ..
Sadık Türkmen = Önceki atalarımız da mı?!..”
Seyyid Kutub = Eski atalarımız da mı?» diyorlardı.
Suat Yıldırım = (47-48) Ve derlerdi ki: "Ölüp toprak olduktan ve çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Gelip geçmiş atalarımız da mı?"
Süleyman Ateş = "Önceki atalarımız da mı?"
Tefhim-ul Kuran = «Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?»
Ümit Şimşek = 'Ya evvelki atalarımız, onlar da mı?'
Yaşar Nuri Öztürk = "Önceki atalarımız da mı?"
İskender Ali Mihr = Ve evvelki (bizden önce ölen) babalarımız (atalarımız) da mı?
İlyas Yorulmaz = Önceki atalarımızda mı? derlerdi.