وَإِذَا قَرَأْتَ الْقُرآنَ جَعَلْنَا بَيْنَكَ وَبَيْنَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِالآخِرَةِ حِجَابًا مَّسْتُورًا
Ve izâ kara’tel kur’âne cealnâ beyneke ve beynellezîne lâ yu’minûne bil âhirati hicâben mestûrâ(mestûran).
ve izâ kara’te | : ve kıraat ettiğin (okuduğun) zaman |
el kur’âne | : Kur’ân |
ceal-nâ | : kıldık |
beyne-ke | : seninle arasına |
ve beynellezîne | : ve onların arasına |
lâ yu’minûne | : inanmazlar |
bi el âhıreti | : ahirete (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) |
hicâben mestûren | : hicab-ı mesture, gizli perde |
Diyanet İşleri = Kur’an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kur'ân okuduğun zaman seninle âhirete inanmayanların arasına gizli bir perde gereriz biz.
Abdullah Parlıyan = Kur'ân okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına, gizli bir perde çekeriz biz.
Adem Uğur = Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.
Ahmed Hulusi = Sen Kurân'ı okuduğunda, seninle, gelecekteki sonsuz yaşamlarına iman etmeyenler arasına gizli perde oluşturduk.
Ahmet Tekin = Sen Kur’ân okurken, Kur’ân’ı incelerken, seninle âhirete, ebedî yurda inanmayacak olanlar arasına görünmeyen bir perde çekeriz.
Ahmet Varol = Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz.
Ali Bulaç = Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.
Ali Fikri Yavuz = Sen Kur’ân’ı okuduğun zaman, biz, seninle ahirete inanmıyanların arasına görünmez bir perde çekeriz. (Böylece seni göremezler ve sana bir zarar yapamazlar).
Ali Ünal = (Ey Rasûlüm,) Biz, sen Kur’ân okur ve bu gerçekleri Kur’ân’la ilan ederken seninle küfürde şartlanmış olup Âhiret’e inanma niyeti taşımayanların arasına görünmez bir perde çekeriz.
Bayraktar Bayraklı = Kur'ân okuduğun zaman, senin ile âhirete inanmayanlar arasına gizli bir engel koyarız.
Bekir Sadak = Kuran okudugun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasina gorunmeyen bir perde cekeriz.
Celal Yıldırım = Kur'ân'ı okuduğun zaman, seninle Âhiret'e inanmayanlar arasına görünmez bir perde yerleştiririz.
Cemal Külünkoğlu = (45-46) Kur'an okuduğun zaman, (hakkı anlamaya niyetli olmadıkları için) seninle ahirete inanmayanların arasına görünmeyen bir perde çekeriz. Onların kalplerini (kötü niyetlerinden dolayı) o (Kur'an')ı anlamalarına mani olacak şekilde bir kılıfla kaplarız ve kulaklarının işitme yeteneğini zayıflatırız. Ve bu yüzden, Kur'an okurken ne zaman Rabbinin birliğinden söz etsen nefretle arkalarını dönüp giderler.
Diyanet İşleri (eski) = Kuran okuduğun zaman senin ile ahirete inanmayan kimseler arasına görünmeyen bir perde çekeriz.
Diyanet Vakfi = Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.
Edip Yüksel = Kuran okuduğun zaman, seninle ahirete inanmıyanlar arasına görülmez bir engel yerleştiririz
Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de sen Kur'anı kıraet ettiğin vakıt biz seninle Âhırete inanmıyanların arasına görünmez bir hıcab çekeriz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de sen Kur'an'ı okuduğun zaman Biz seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman biz, seninle ahirete inanmayanların arasına görünmez bir perde çekeriz.
Gültekin Onan = Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.
Harun Yıldırım = Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz.
Hasan Basri Çantay = Sen Kur'ânı okuduğun zaman seninle âhirete inanmazların arasına gizli bir perde çekeriz.
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Kur’ân okuduğun zaman, seninle âhirete îmân etmeyenlerin arasına(bildikleri hâlde inkâr etmeleri sebebiyle) gizli bir perde çekeriz.
İbni Kesir = Kur'an okuduğun zaman; seninle ahirete inanmayanların arasına örtülmüş bir perde koyarız.
Kadri Çelik = Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.
Muhammed Esed = Ve (gerçeği anlamaya niyetli olmamalarından ötürü, onlara) Kuran okuduğun zamanlar, seninle ahirete inanmayacak olanların arasına görünmeyen bir perde çekeriz:
Mustafa İslamoğlu = Hem ne zaman (onlara) Kur'an okusan, seninle ahirete inanmamakta ısrar eden o kimseler arasına görünmez bir perde çekeriz;
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve Kur'an'ı okuduğun zaman seninle ahirete imân etmeyenler arasına bir örtecek perde çekeriz.
Ömer Öngüt = Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde koyarız.
Şaban Piriş = Sen Kur’an okuduğun zaman seninle, ahirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
Sadık Türkmen = Kur’an okunduğunda, ahirete inanmayanlarla senin aranda sanki bir perde var.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed, sen Kur'an okurken, seninle ahirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde gereriz.
Suat Yıldırım = Sen Kur’ân okuduğun zaman, seninle âhirete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz.
Süleyman Ateş = Kur'ân okuduğun zaman seninle, âhirete inanmayanların arasına gizli bir perde çekeriz.
Tefhim-ul Kuran = Kur'an okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık.
Ümit Şimşek = Sen Kur'ân okuduğun zaman, âhirete inanmayanlarla senin arana görünmez bir perde çekeriz.
Yaşar Nuri Öztürk = Kur'an okuduğunda, seninle, âhirete inanmayanlar arasına gizli bir perde çekeriz.
İskender Ali Mihr = Sen Kur’ân’ı kıraat ettiğin (okuduğun) zaman, seninle ahirete (ölmeden evvel Allah’a ulaşmaya ve kıyâmet gününe) inanmayanlar arasına hicab-ı mesture kıldık (gözlerinin üzerine, seni peygamber olarak görmelerini engelleyen bir perde koyduk).
İlyas Yorulmaz = Kur’an’ı okuduğunda, seninle ahiret gününe inanmayanların arasını ayıran, bir örtü çekeriz.