إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ
İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn(muhsinîne).
innâ | : muhakkak ki biz |
kezâlike | : işte böyle |
neczî | : biz karşılğını veririz, mükâfatlandırırız |
el muhsinîne | : muhsinler |
Diyanet İşleri = Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki böyle mükâfatlandırırız iyilik edenleri.
Abdullah Parlıyan = İyilik yapanları biz işte böyle ödüllendiririz.
Adem Uğur = İşte, biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.
Ahmed Hulusi = Doğrusu biz muhsinleri (müşahedelerinde Hak'tan gayrı bulunmayanları) böylece cezalandırırız!
Ahmet Tekin = İşte biz, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler, askerî erkân ve müslümanları böyle mükâfatlandırırız.
Ahmet Varol = İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfatlandırırız.
Ali Bulaç = Elbette biz, 'iyi ve güzel' davrananları işte böyle ödüllendiririz.
Ali Fikri Yavuz = İşte biz, güzel amel işliyenleri böyle mükâfatlandırırız.
Ali Ünal = Biz, Allah’ın kendilerini gördüğünün şuuru içinde iyiliğe kilitlenmiş olanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Bayraktar Bayraklı = (43-44) Kendilerine, “Yaptıklarınızın karşılığı olarak şimdi âfiyetle yiyiniz, içiniz” denilecektir. İşte biz, güzel amel yapanları böyle ödüllendiririz.
Bekir Sadak = Biz, iyi davarananlara iste boyle karsilik veririz.
Celal Yıldırım = (43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız..
Cemal Külünkoğlu = (43-44) (Onlara şöyle denir:) “Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere afiyetle yiyin için.” Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.
Diyanet İşleri (eski) = Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz.
Diyanet Vakfi = İşte, biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.
Edip Yüksel = İyi davrananları işte böyle ödüllendiririz.
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte biz muhsinleri böyle karşılarız
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte Biz güzellik yapanları böyle karşılarız!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte biz güzel amel işleyenleri böyle mükafatlandırırız.
Gültekin Onan = Elbette biz, 'iyi ve güzel' davrananları işte böyle ödüllendiririz.
Harun Yıldırım = Çünkü biz, ihsan edicileri böyle mükafatlandırırız.
Hasan Basri Çantay = «Şübhe yok ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız».
Hayrat Neşriyat = İşte biz, iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız.
İbni Kesir = Şüphesiz ki Biz; ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.
Kadri Çelik = Elbette biz, iyi ve güzel davrananları işte böyle ödüllendirmekteyiz.
Muhammed Esed = İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz;
Mustafa İslamoğlu = Elbet Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Şüphe yok ki, Biz muhsin olanları işte böyle mükâfaatlandırırız.
Ömer Öngüt = İşte biz muhsinleri (iyilik yapanları) böyle mükâfatlandırırız.
Şaban Piriş = Biz, iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
Sadık Türkmen = Biz iyilik edenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Seyyid Kutub = Biz iyilik yapanları, İşte böyle ödüllendiririz.
Suat Yıldırım = Biz iyi hareket edenleri işte böyle ödüllendiririz.
Süleyman Ateş = "Biz, güzel davrananları böyle mükâfâtlandırırız."
Tefhim-ul Kuran = Elbette biz, 'iyi ve güzel' davrananları işte böyle ödüllendirmekteyiz.
Ümit Şimşek = İyilik yapanları Biz böyle ödüllendiririz.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte böyle ödüllendiririz biz, güzellikler sergileyenleri!
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle mükâfatlandırırız.
İlyas Yorulmaz = İşte biz iyi davrananları böyle mükafaatlandırırız.