Önceki Ayet Sonraki Ayet  
16. Sûre Nahl/44

 بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَأَنزَلْنَا إِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ إِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

  Bil beyyinâti vez zuburi, ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne).

Kelime Karşılaştırma
bi el beyyinâti : delillerle, beyyinelerle, ispat vasıtaları ile
ve ez zuburi (zebur) : ve semavî kitaplar (Davut (a.s)’a ait semavî kitap)
ve enzelnâ : ve biz indirdik
ileyke : sana
ez zikre : zikir (Kur’ân-ı Kerim)
li tubeyyine : açıklaman için, beyan etmen için
li en nâsi : insanlara
mâ nuzzile : indirilen şey(ler)
ileyhim : onlara
ve lealle-hum : ve umulur ki böylece onlar
yetefekkerûne : tefekkür ederler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onları, delillerle, kitaplarla gönderdik ve sana da, onlara ne indirildiğini açıkça anlatman, düşünmelerini sağlaman için Kur'ân'ı indirdik.

 Abdullah Parlıyan = O peygamberler, apaçık delillerle ve kitaplarla gönderildiler. Ey peygamber! Biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara başından beri indirilegelen mesajın aslını, olanca açıklığıyla anlatasın diye, onlar da böylece belki düşünürler.

 Adem Uğur = Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik.

 Ahmed Hulusi = Apaçık deliller, mucizeler ve Zeburlar (hikmet bilgileri) ile (irsâl ettik). . . Sana da Zikri (hatırlatıcıyı) inzâl ettik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın ve onlar da tefekkür etsinler.

 Ahmet Tekin = Peygamberleri, apaçık mûcizeler ve kitaplarla gönderdik. Sonra da, bütün insanların iyiliği, kurtuluşu için, ana hatları vahyedilen konuları (mücmelleri) ayrıntılı açıklaman için, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân’ı, bölüm bölüm sana indirdik. Umulur ki, düşünmelerine, incelemelerine vesile olur.

 Ahmet Varol = Apaçık delillerle ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendilerine indirileni açıklayasın ve olur ki düşünürler.

 Ali Bulaç = (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.

 Ali Fikri Yavuz = Biz, o Peygamberleri mûcizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Rasûlüm, sana da Kur’an’ı indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara anlatasın olur ki; iyice düşünürler.

 Ali Ünal = Apaçık mucizeler, daha başka deliller ve kitaplarla gönderdik o peygamberleri. (Ey rasûlüm,) sana da bu Zikr’i (Kur’ân’ı) indirdik ki, (senin vasıtanla o Kur’ân’da) kendilerine indirilmekte olan (gerçekleri, kaide ve hükümleri, va’d ve tehditleri) insanlara apaçık anlatasın. Umulur ki, ciddî ve sistemli olarak düşünürler.

 Bayraktar Bayraklı = Apaçık mucizelerle ve kitaplarla gönderildiler. Kendilerine indirileni insanlara açıklaman için ve düşünsünler diye, sana da bu Kur'ân'ı indirdik.

 Bekir Sadak = (43-44) Dogrusu senden once de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettigimiz bir takim adamlar gonderdik. Bilmiyorsaniz kitablilara sorun. Sana da, insanlara gonderileni aciklayasin diye Kuran'i indirdik. Belki dusunurler.

 Celal Yıldırım = (43-44) Senden önce de ancak kendilerine vahiy ettiğimiz adamları birçok belge, mu'cize ve kitâblarla gönderdik. Eğer (bu konulan) bilmiyorsanız ilim ehlinden sorun. Sonra da kendilerine parça parça (halinde) indirileni insanlara açıklayasın diye Kur'ân'ı indirdik; ola ki düşünürsünüz.

 Cemal Külünkoğlu = (O Peygamberleri) apaçık mucizelerle ve kitaplarla (gönderdik). Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara, başından beri indirilen mesajın aslını olanca açıklığıyla ulaştırasın.  Olur ki iyice düşünürler!

 Diyanet İşleri (eski) = (43-44) Doğrusu senden önce de kendilerine kitablar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız kitablılara sorun. Sana da, insanlara gönderileni açıklayasın diye Kuran'ı indirdik. Belki düşünürler.

 Diyanet Vakfi = Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik.

 Edip Yüksel = Belgeler ve kitaplarla... Sana bu mesajı indirdik ki, kendilerine indirileni halka açıklayasın (bildiresin) ve onlar da düşünsünler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Beyyinelerle ve kitablarla; sana da bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni nâsa anlatasın ve gerek ki tefekkür edeler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onları açık mucizelerle ve kitaplarla göndermiştik. Sana da bu Kur'an'ı indirdik, insanlara kendilerine indirileni anlatasın diye. Belki düşünürler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'ı indirdik ki, insanlara vahyedileni açıklayasın. Belki onlar da düşünürler.

 Gültekin Onan = (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kuran'ı) indirdik ki insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da düşünsünler (yetefekkerun).

 Harun Yıldırım = Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik.

 Hasan Basri Çantay = (O peygamberler) apaçık bürhanlarla (mu'cizelerle) ve kitablarla (gönderildiler. Habîbim) biz sana da Kur'ânı indirdik. Tâki insanlara, kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın ve tâki onlar da iyice fikirlerini kullansınlar.

 Hayrat Neşriyat = (O peygamberleri) mu'cizelerle ve kitablarla (gönderdik). Sana da, kendilerine indirileni (helâl ve harâmı) insanlara açıklayasın diye Zikr’i (Kur’ân’ı) indirdik; tâ ki düşünsünler.

 İbni Kesir = Kitablar ve apaçık delillerle. Sana da insanlara indirileni açıklayasın diye bu zikri indirdik. Belki düşünürler.

 Kadri Çelik = (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur'an'ı) insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler diye indirdik.

 Muhammed Esed = (Onlar size, kendilerini) apaçık delillerle ve hikmet dolu ilahi kitaplarla (desteklediğimiz peygamberlerin ölümlü adamlardan başka kimseler olmadığını söyleyeceklerdir). Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki, insanlara, başından beri indirilegelen mesajın aslını olanca açıklığıyla ulaştırasın ve onlar da böylece belki düşünürler.

 Mustafa İslamoğlu = (Biz onları) hakikatin açık belgeleri ve hikmet yüklü sayfalarla (göndermiştik). İşte sana da bu uyarıcı vahyi indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın ve belki onlar da bu sayede düşünürler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = (O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur'an'ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler.

 Ömer Öngüt = O peygamberleri açık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Resulüm! Biz sana bu Zikr'i (Kur'an'ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünürler!

 Şaban Piriş = Onları açıklanmış belgeler ve kitaplarla (gönderdik.) Sana da “zikri” indirdik. Kendilerine indirileni insanlara açıklaman için. Umulur ki onlar da düşünürler.

 Sadık Türkmen = Apaçık delilleri ve yazılı belgeleri!.. Sana da Zikri/Kur’an’ı indirdik ki; kendilerine indirileni insanlara bildiresin! Umulur ki, iyice düşünürler.

 Seyyid Kutub = O peygamberleri açık deliller ile ve kitaplar ile göndermiştik. Sana da, insanlara indirilen ilahi mesajı açıklayasın da ola ki, düşünürler diye Kur'an'ı indirdik.

 Suat Yıldırım = Evet, belgeler, mûcizeler ve kitaplarla gönderdik onları. Sana da ey Resulüm bu zikri indirdik ki kendilerine indirileni insanlara açıklayasın. Umulur ki düşünüp anlarlar.

 Süleyman Ateş = Açık kanıtları ve Kitapları. Sana da o Zikr'i indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar.

 Tefhim-ul Kuran = (Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik) . Sana da zikri (Kur'an'ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.

 Ümit Şimşek = Onları apaçık deliller ve kitaplarla gönderdik. Sana da, kendilerine indirilmiş olanı insanlara açıklaman için Kur'ân'ı indirdik-tâ ki iyice düşünsünler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Açık delillerle, kitaplarla gönderdik. Sana da bu zikiri / Kur'an'ı vahyettik ki, kendilerine indirileni insanlara açık seçik bildiresin de derin derin düşünebilsinler.

 İskender Ali Mihr = Beyyinelerle (ispat vasıtaları ile) ve semavî kitaplarla (resûller gönderdik) onlara indirilenleri, insanlara beyan etmen (açıklaman) için sana da zikri (Kur’ân-ı Kerim’i) indirdik. Umulur ki böylece onlar, tefekkür ederler.

 İlyas Yorulmaz = (O adamlar toplumlarına) Açık deliller ve vahy den oluşan sayfalarla gönderildiler. Sana da, öğütlerle dolu kitabı, onlara indirilenleri açıkça bildirmen için indirdik ki, belki üşünürler.