وَقِيلَ يَا أَرْضُ ابْلَعِي مَاءكِ وَيَا سَمَاء أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاء وَقُضِيَ الأَمْرُ وَاسْتَوَتْ عَلَى الْجُودِيِّ وَقِيلَ بُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Ve kîle yâ ardubleî mâeki ve yâ semâu akliî ve gîdal mâu ve kudıyel emru vestevet alâl cûdiyyi ve kîle bu'den lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne).
ve kîle | : ve denildi ki |
yâ ardu | : ey arz (yeryüzü) |
ıbleî | : yut |
mâe-ki | : (senin) suyunu |
ve | : ve |
yâ semâu | : ey sema |
akliî | : (suyu) tut, yağmuru kes, vazgeç |
ve gîda | : ve çekildi |
el mâu | : su |
ve kudıye | : ve yerine getirildi |
el emru | : emir |
vestevet (ve istevet) | : yerleşti, durdu |
alâ el cûdiyyi | : Cudi dağı üstünde |
ve kîle | : ve denildi |
bu’den | : uzak olsunlar |
lil kavmi ez zâlimîne | : zalimler kavmi |
Diyanet İşleri = “Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve dendi ki: Ey yeryüzü, em suyunu ve ey gök kes yağmurunu ve su emildi ve iş yapıldı bitti ve oturdu Cûdi'ye gemi ve uzaklık denildi, zulmeden topluluğa.
Abdullah Parlıyan = Ve derken “Ey yeryüzü suyunu yut” denildi. “Ey gök yağmurunu durdur.” Ve böylece sular çekildi, Allah'ın hükmü yerine geldi, gemi Cûdî dağına oturdu. Ve yaratılış gayesi dışına çıkan bu toplum için, “Rahmetten uzak olsun” denildi.
Adem Uğur = (Nihayet) "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!" denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: "O zalimler topluluğunun canı cehenneme!" denildi.
Ahmed Hulusi = "Ey yeryüzü, suyunu yut! Ey semâ, (yağmurunu) kes" denildi. . . Su çekildi. . . Hüküm yerine geldi. . . (Gemi) Cudi'de (yüksek bir dağda) yerini aldı. . . "Zâlimler kavmine uzaklık olsun" denildi.
Ahmet Tekin = Nihayet:'Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' denildi. Sular çekildi. Plan icra edildi. Gemiler Cûdî dağına oturdu.'İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, suikastler tertip eden zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canı Cehennem’e' denildi.
Ahmet Varol = 'Ey yer, suyunu çek ve ey gök sen de tut!' denildi. Böylece su çekildi, iş bitirildi, (gemi) Cudi'nin üzerine oturdu ve: 'Zalimler topluluğu yok olsun' denildi.
Ali Bulaç = Denildi ki: "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı)üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi.
Ali Fikri Yavuz = Allah’ın emri olarak: “Ey arz, suyunu yut ve ey gök! Yağmuru tut.” denildi. Su çekildi ve iş bitirildi. Gemide CÛDİ dağı üzerinde kararlaştı ve : “-Zâlimler helâk olsun.” denildi.
Ali Ünal = Nihayet Allah’tan, “Ey yer, suyunu yut ve sen ey gök, suyunu tut!” emri geldi. Sular çekildi; Allah’ın iradesi icra edilip iş bitirildi ve gemi Cudi üzerine oturdu. Ve “Uzak olsun o zalimler topluluğu!” hükmü verildi.
Bayraktar Bayraklı = “Ey yeryüzü! Suyunu içeri çek ve ey gök, sen de suyunu tut” denildi. Su çekildi, iş de böylece bitirildi. Gemi ise Cûdî'ye oturdu. “Haksızlık yapan toplum yok olsun” denildi.
Bekir Sadak = Yere, «Suyunu cek!", goge, «Ey gok sen de tut!» denildi. Su cekildi, is de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. «Haksizlik yapan millet Allah'in rahmetinden uzak olsun» denildi.
Celal Yıldırım = Ey yeryüzü ! Suyunu yut; ey gök ! Sen de (suyunu) tut, denildi. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi CÛDÎ üzerinde yöntemli şekilde durdu. O zâlimler topluluğuna da «rahmetten uzak olun !» denildi.
Cemal Külünkoğlu = Bir süre sonra yere: “Ey yer, suyunu yut” ve göğe: “Ey gök, yağmurunu tut” denildi. Bunun üzerine sular çekildi, Allah'ın emri gerçekleşti ve gemi Cudi'ye oturdu. Bu sırada: “Kahrolsun zalimler topluluğu” diyen bir ses duyuldu.
Diyanet İşleri (eski) = Yere, 'Suyunu çek!', göğe, 'Ey gök sen de tut!' denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. 'Haksızlık yapan millet Allah'ın rahmetinden uzak olsun' denildi.
Diyanet Vakfi = (Nihayet) «Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!» denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: «O zalimler topluluğunun canı cehenneme!» denildi.
Edip Yüksel = Ve denildi ki: 'Ey toprak suyunu yut, ey gök sen de tut.' Su yatıştı, karar yerine getirildi, Cudi (Judea) üzerine oturdu ve 'Zalimler uzak olsunlar!,' dendi.
Elmalılı Hamdi Yazır = bir de denildi: ey Arz! Yut suyunu ve ey Semâ! Açıl, su çekildi iş bitirildi ve gemi, Cudî üzerinde durdu, o zalim kavme def'olun denilmişti
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de: «Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sende açıl!» denildi ; su çekildi, iş bitirildi, gemi Cudi üzerinde durdu ve bu zalim topluluğa: «Defolun!» denilmişti.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah tarafından denildi ki: «Ey yeryüzü suyunu yut! Ey gökyüzü sen de suyunu kes!» Ve sular çekildi. Emir yerine gelmiş oldu. Gemi de Cudi dağı üzerine oturdu. O zalim kavme böylece dünyadan uzak olun denildi.
Gültekin Onan = Denildi ki: "Ey yer, suyunu tut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, buyruk yerine getirildi / bitirildi, (gemi de) Cudi (dağı) üstüne durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi.
Harun Yıldırım = Denildi ki: “Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.” Su çekildi, iş bitiriliverdi. Ve Cudi üzerinde durdu. Zalimler topluluğuna da: “Uzak olsunlar.” denildi.
Hasan Basri Çantay = (Taraf-ı ilâhîden) denildi ki: «Ey arz suyunu yut, ey gök sen de tut». Su kesildi, iş olub bitirildi, (gemi de) Cûdî (dağının) üzerinde durdu. O zaalimler güruhuna «Uzak olsunlar» denildi.
Hayrat Neşriyat = Nihâyet (vakti geldiğinde): 'Ey yer! Suyunu yut! Ve ey gök! (Sen de yağmurunu) tut!' denildi. Su çekildi, iş bitirildi, (gemi) Cûdî (dağının) üzerine oturdu ve: '(Allah’ın rahmetinden uzak olan) zâlimler topluluğu helâk olsun!' denildi.
İbni Kesir = Denildi ki: Ey yer suyunu çek, Ey gök, sen de tut, su çekildi, iş de bitti. Gemi Cudi'ye oturdu. Zalimler güruhu Allah'ın rahmetinden uzak olsun, denildi.
Kadri Çelik = Denildi ki: “Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.” Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cûdi (dağı) üstünde durdu ve “Zalimler (Allah'ın rahmetinden) uzak olsun” denildi.
Muhammed Esed = Ve derken, "Ey yer, suyunu yut!" denildi; "Ey gök, (yağmurunu) durdur!" Ve böylece sular çekildi, (Allah'ın) hükmü yerine geldi, gemi Cudi Dağı'na oturdu. Ve böylece, zulmeden bu halk için "uzak olsunlar!" sözü söylenmiş oldu.
Mustafa İslamoğlu = Nihayet denildi ki: "Ey yer, suyunu yut! Ve ey gök, suyunu tut!" Ve sular çekildi ve hüküm infaz edildi, sonunda gemi Cudi üzerine oturdu. Ve kendilerine kıyan toplum için "Olmaz olsunlar!" denildi.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve denildi ki: «Ey yer! Suyunu yut ve ey gök açıl.» Ve su kesildi ve iş icra edilmiş oldu. Gemi de Cûdi dağının üzerine yerleşti. Ve, «Zalimler olan kavim için uzaklık olsun!» denildi.
Ömer Öngüt = “Ey yer! Suyunu yut! Ey gök! Sen de tut!” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi Cûdî'ye oturdu ve “Zâlimler topluluğu yok olsun!” denildi.
Şaban Piriş = -Ey yeryüzü suyunu yut, ey gök tut denildi. Su çekildi, emir gerçekleşti, gemi Cudi’ye oturdu. Ve şöyle denildi: -Kahrolsun zalim toplum!
Sadık Türkmen = “ey yeryüzü! ‘Suyunu yut!’ Ey gökyüzü! ‘Sen de tut!’ denildi.” Su çekildi, iş bitirildi. Cûdi üzerine oturdu. “Zalimler topluluğu imha olsun!” denildi.
Seyyid Kutub = Bir süre sonra yere «Ey yer, suyunu yut» ve göğe «Ey gök, yağmurunu tut» dendi. Bunun üzerine sular çekildi, Allah'ın emri gerçekleşti ve gemi Cudi'ye oturdu. Bu sırada «Kahrolsun zalimler güruhu» diyen bir ses duyuldu.
Suat Yıldırım = Kâfirler boğulduktan sonra yerle göğe: "Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!" diye emir buyuruldu. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi üzerinde yerleşti ve "Kahrolsun o zalimler!" denildi.
Süleyman Ateş = "Ey yer, suyunu yut ve ey gök tut!" denildi. Su azaldı, iş bitirildi. (Gemi) Cudi'ye oturdu. "Haksızlık yapan kavim yok olsun!" denildi.
Tefhim-ul Kuran = Denildi ki: «Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut.» Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cûdi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: «Uzak olsunlar» denildi.
Ümit Şimşek = Ve denildi ki: 'Ey yer, suyunu yut; ey gök, suyunu tut.' Su çekildi, iş bitirildi, gemi Cûdî'ye oturdu. Ve 'Zalimler güruhu yok olsun' denildi.
Yaşar Nuri Öztürk = Ve denildi: "Ey yer! Suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Ve su çekidi. İş bitirilmişti. Gemi, Cûdi üzerine oturdu ve haykırıldı: "O zalimler topluluğu geri gelmez olsun!"
İskender Ali Mihr = Ve: “Ey arz (yeryüzü), suyunu yut! Ey sema (suyunu) tut!” denildi. Ve su çekildi ve emir yerine getirildi. Ve (gemi), Cudi (dağı)nın üzerine yerleşti. Ve zalim kavme: “Uzak olsunlar.” denildi.
İlyas Yorulmaz = Sonra “Ey arz suyunu em (yut), Ey gök suyunu tut (yağma)” denildi. Sular kesildi ve böylece Allah’ın hükmü yerine geldi, gemi Cudi (dağı seviyesine çıktı) üzerine oturdu. Böylece, “Haksızlık yapan toplum (inananlardan) uzak olsun” denildi.