يَوْمَ يَخْرُجُونَ مِنَ الْأَجْدَاثِ سِرَاعًا كَأَنَّهُمْ إِلَى نُصُبٍ يُوفِضُونَ
Yevme yahrucûne minel ecdâsi sirâan ke ennehum ilâ nusubin yûfîdûn(yûfîdûne).
yevme | : gün |
yahrucûne | : çıkacaklar |
min el ecdâsi | : kabirlerinden |
sirâan | : süratle, hızlı |
ke enne-hum | : sanki onlar ..... gibi |
ilâ nusubin | : dikili taş, hedef |
yûfîdûne | : koşanlar |
Diyanet İşleri = (43-44) Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün, kabirlerinden çıkarlar da koşmaya başlarlar, sanki dikilmiş hedeflere yelmedeler.
Abdullah Parlıyan = O gün onlar bir hedefe doğru yarışıyorlarmış gibi mezarlarından aceleyle fırlarlar.
Adem Uğur = O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar.
Ahmed Hulusi = O gün kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara hızlıca koşuyorlar.
Ahmet Tekin = Sanki bayraklarının, sancaklarının altında toplanmak için yarış halinde koşarak kabirlerinden süratle çıkacakları günle karşılaşıncaya kadar, dalga geçerek, ileri geri konuşsunlar, oynayıp dursunlar.
Ahmet Varol = O gün kabirlerden, hızla çıkarlar. Sanki dikili bir şeye doğru koşuyorlarmış gibi.
Ali Bulaç = Kabirlerinden koşarcasına çıkarılacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye yönelmiş gibidirler.
Ali Fikri Yavuz = O gün, kabirlerinden koşarak çıkacaklar; sanki (ibadet ettikleri) dikili putlara koşuyorlarmış gibi...
Ali Ünal = O gün süratle kabirlerinden çıkarlar; belli bir hedefe varmak ister gibidirler.
Bayraktar Bayraklı = (43-44) O gün, gözleri önlerine eğik, kendilerini zillet kaplamış bir durumda, sanki bir hedefe doğru koşuyorlarmış gibi kabirlerinden hızla çıkarlar. İşte uyarıldıkları gün bu gündür.[677]
Bekir Sadak = (43-44) Kabirlerden cabuk cabuk cikacaklari gun, gozleri donmus, yuzlerini zillet burumus olarak sanki dikili taslara dogru kosarlar. Iste bu, onlara soz verilmis olan gundur. *
Celal Yıldırım = O gün onlar, sanki dikili hedefe acele akın edip gidiyorlarmış gibi kabirlerinden sür'atle çıkarlar.
Cemal Külünkoğlu = O gün onlar, dikili putlara akın akın gidercesine, kabirlerinden süratle çıkacaklar.
Diyanet İşleri (eski) = (43-44) Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Diyanet Vakfi = (43-44) O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Edip Yüksel = O gün mezarlarından hızlı hızlı çıkarlar; kurban taşına sürülüyorlarmış gibi...
Elmalılı Hamdi Yazır = O gün ki kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki çantalariyle dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlıyacaklar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O gün ki, kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki, çantalarıyla dikmelere (putlara) gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkacaklar, sanki putlara gidiyorlarmış gibi fırlayacaklar.
Gültekin Onan = Kabirlerinden koşarcasına çıkarılacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye yönelmiş gibidirler.
Harun Yıldırım = Kabirlerden koşarcasına çıkacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye yönelmiş gibidirler.
Hasan Basri Çantay = O gün onlar, sanki dikili bir şey'e koşuyorlar gibi, kabirlerin) den fırlaya fırlaya (mahşere) çıkarlar,
Hayrat Neşriyat = O gün kabirlerden sür'atle çıkarlar; sanki onlar, dikili taşlara (putlara) akın ediyorlardır.
İbni Kesir = O gün; onlar, dikili taşlara doğru koşuyorlarmış gibi, kabirlerden çabuk çabuk çıkarlar.
Kadri Çelik = Kabirlerinden koşarcasına çıkacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye (hedefe) yönelmiş gibidirler.
Muhammed Esed = ki o Gün bir hedefe doğru yarışıyorlarmış gibi mezarlarından aceleyle fırlarlar,
Mustafa İslamoğlu = o gün onlar, sanki putlarına doğru seğirtirmiş gibi hızla mevzilerinden fırlarlar;
Ömer Nasuhi Bilmen = O gün ki, kabirlerinden sür'atle çıkarlar, sanki onlar dikili bir şeye koşarlar.
Ömer Öngüt = O gün onlar sanki dikili taşlara doğru koşuyorlarmış gibi kabirlerinden çabuk çabuk çıkarlar.
Şaban Piriş = O gün onlar, dikili taşlara koştukları gibi kabirlerinden koşarak çıkarlar.
Sadık Türkmen = O gün onlar, hızlı hızlı kabirlerinden çıkarlar; sanki dikili hedeflere doğru koşuyorlar gibi!
Seyyid Kutub = O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkarlar. Onlar dikilen putlara yahut hedeflere doğru koşar gibi koşarlar.
Suat Yıldırım = O gün onlar kabirlerinden çıkıp sür’atle sanki bir hedefe varmak istercesine koşarlar.
Süleyman Ateş = O gün kabirlerden hızlı hızlı çıkarlar. Onlar dikilen (putlara yahut hedef)lere doğru koşar gibi (koşarlar).
Tefhim-ul Kuran = Kabirlerinden koşarcasına çıkacakları gün, sanki onlar dikili bir şeye yönelmişler gibidirler.
Ümit Şimşek = O gün kabirlerinden pek hızlı çıkarlar; sanki karşılarında dikili hedeflere koşar gibidirler.
Yaşar Nuri Öztürk = O gün, kabirlerden fırlayarak çıkarlar. Dikilmiş putlara doğru akın akın gider gibidirler.
İskender Ali Mihr = Kabirlerinden süratle çıkacakları gün, sanki onlar bir hedefe koşuyor gibidir.
İlyas Yorulmaz = O kıyamet günü onlar mezarlardan çok acele bir şekilde, sanki belirlenmiş bir hedefe koşturuyorlarmış gibi çıkarlar.