مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
Mâ tezeru min şey’in etet aleyhi illâ cealethu ker remîm(remîmi).
Diyanet İşleri = Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu.
Abdulbaki Gölpınarlı = Nereden geçmiş, neye dokunmuşsa orasını ve o şeyi çürümüş kemiğe döndürmüştü.
Abdullah Parlıyan = Bu kasırga geçtiği her yerde, hiç birşey bırakmadı, herşeyi çürümüş kemiklere ve küle çevirdi.
Adem Uğur = Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Ahmed Hulusi = Üzerine geldiği hiçbir şeyi ayakta bırakmıyor, onu un ufak kılıyordu!
Ahmet Tekin = Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi canlı bırakmıyor, kül haline getiriyordu.
Ahmet Varol = Üzerinden geçtiği hiçbir şey bırakmaksızın hepsini kül gibi ediyordu.
Ali Bulaç = Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Ali Fikri Yavuz = Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir şeyi bırakmıyor, mutlak onu kül gibi savuruyordu.
Ali Ünal = Önüne her ne çıkarsa çıksın, âdeta bir kül halinde savuruyordu.
Bayraktar Bayraklı = Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Bekir Sadak = (41-42) Ad milletinin basindan gecende de ibret vardir: Onlarin uzerine, ugradigi her seyi birakmayip toza ceviren kuru bir ruzgar gonderdik.
Celal Yıldırım = (Kasırga) nerenin üzerine uğradıysa mutlaka orayı kül haline çeviriyordu.
Cemal Külünkoğlu = O, Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Diyanet İşleri (eski) = (41-42) Ad milletinin başından geçende de ibret vardır: Onların üzerine, uğradığı her şeyi bırakmayıp toza çeviren kuru bir rüzgar gönderdik.
Diyanet Vakfi = Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Edip Yüksel = Rastgeldiği her şeyi toz toprağa çeviriyordu.
Elmalılı Hamdi Yazır = Uğradığı bir şey'i bırakmıyor, mutlak onu çürütüp kül gibi ediyordu
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = (O rüzgar) uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu çürütüp kül gibi ediyordu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O rüzgar üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül gibi dağıtıyordu.
Gültekin Onan = Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Harun Yıldırım = Üzerinden geçtiği hiç bir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Hasan Basri Çantay = (Öyle bir rüzgâr ki) her uğradığı şey'i (yerinde) bırakmıyor, mutlakaa onu kül gibi savuruyordu.
Hayrat Neşriyat = (O,) üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu toz gibi ediyordu!
İbni Kesir = İsabet ettiği şeyi bırakmayıp toza çeviriyordu.
Kadri Çelik = (O rüzgâr) Uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka kemik gibi çürütüp kül ediyordu.
Muhammed Esed = (bu kasırga) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı ve (her şeyi) çürümüş kemiklere benzetti.
Mustafa İslamoğlu = (Bu fırtına) geçtiği yerde hiçbir şey bırakmadı, hepsini kül edip göğe savurdu.
Ömer Nasuhi Bilmen = (41-42) Ve Âd (kavminin kıssasında da (ibret vardır). O vakit ki, onların üzerine faidesiz, muzır rüzgarı gönderdik. Üzerine her uğradığı şeyi bırakmıyordu, illâ ki, onu çürümüş bir kül gibi kılmış oluyordu.
Ömer Öngüt = Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Şaban Piriş = Dokunduğu her şeyi çürük kemik gibi yapmıştı.
Sadık Türkmen = Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, ancak onu kül gibi yapıp dağıtıyordu.
Seyyid Kutub = Üzerinden geçtiği şeyi canlı bırakmıyor, onu kül edip savuruyordu.
Suat Yıldırım = Bu rüzgâr, uğradığı her şeyi derhal kül gibi savuruyordu.
Süleyman Ateş = Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, onu kül gibi ediyordu.
Tefhim-ul Kuran = Üzerinden geçtiği her şeyi (olduğu gibi) bırakmıyor, mutlaka onu çürütüp kül gibi dağıtıyordu.
Ümit Şimşek = Bir rüzgâr ki, dokunduğu herşeyi küle çeviriyordu.
Yaşar Nuri Öztürk = Üzerinden geçtiği her şeyi kül haline getirmeden bırakmıyordu.
İskender Ali Mihr = (O rüzgâr), üzerinden geçtiği (hiç)bir şeyi bırakmayarak, mutlaka kül gibi toz haline getirdi.
İlyas Yorulmaz = O rüzgâr, üzerine geldiği her şeyi biçilmiş ot gibi, ayakta bırakmadı.