لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ
Lekad halaknâl insâne fî kebedin.
lekad | : andolsun |
halaknâ | : biz yarattık |
el insâne | : insan |
fî kebedin | : meşakkat, zorluk içinde |
Diyanet İşleri = (1-4) Sen bu beldedeyken bu beldeye (Mekke’ye), babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki, biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.
Abdullah Parlıyan = gerçekten biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan ile yüklü bir hayat içerisinde yarattık.
Adem Uğur = Biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
Ahmed Hulusi = (Andolsun) ki, insanı sıkıntılı aşamalar içinde yarattık!
Ahmet Tekin = Ana rahminden ölünceye kadar, sıkıntı, eziyet, mükellefiyet ve binbir güçlüklerle karşı karşıya yarattık biz insanı.
Ahmet Varol = Andolsun ki, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Ali Bulaç = Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Ali Fikri Yavuz = Doğrusu biz, insanı bir meşakkat içinde yarattık.
Ali Ünal = Gerçek şu ki, Biz insanı meşakket ve imtihan yüklü bir hayata gönderdik.
Bayraktar Bayraklı = Biz, insanı zorluklar içinde yarattık.
Bekir Sadak = Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik.
Celal Yıldırım = Ki biz insanı (kendine has) sıkıntı ve zorluk içinde (yaratıp) meydana getirdik.
Cemal Külünkoğlu = (3-4) Ve andolsun babaya (İbrahim'e) ve ondan meydana gelen çocuğa (İsmail'e) ki, biz insanı (hayatında karşılaşacağı) birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
Diyanet İşleri (eski) = İnsanoğlunu, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
Diyanet Vakfi = (1-4) Bu beldeye -ki sen bu beldedesin-, babaya ve ondan meydana gelen çocuğa yemin ederim ki biz, insanı (yüzyüze geleceği nice) zorluklar içinde yarattık.
Edip Yüksel = İnsanı zorluklar arasında (direnmesi için) yarattık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hakikaten biz insanı bir meşakkat içinde yarattık
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = gerçekten Biz insanı bir sıkıntı içinde yarattık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz insanı gerçekten bir sıkıntı içinde yarattık.
Gültekin Onan = Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Harun Yıldırım = Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Hasan Basri Çantay = ki biz insanı, andolsun, meşakkat içinde yaratdık.
Hayrat Neşriyat = (Ki) insanı, gerçekten bir meşakkat içinde (olmak üzere) yarattık.
İbni Kesir = Biz, insanı gerçekten meşakkat içinde yarattık.
Kadri Çelik = Ki şüphesiz biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Muhammed Esed = Gerçek şu ki, Biz insanı acı, sıkıntı ve imtihan (ile yüklü bir hayat)a gönderdik.
Mustafa İslamoğlu = Hakikaten Biz insanoğlunu farklı meşakkatlere dayanıklı yarattık.
Ömer Nasuhi Bilmen = (4-5) Muhakkak ki, Biz insanı elbette bir meşakkat içinde (bulunacağı bir mahiyette) yarattık. Sanıyor mu ki onun üzerine hiçbir kimse güç yetiremiyecek.
Ömer Öngüt = Biz insanı zorluklar içinde yarattık.
Şaban Piriş = İnsanı dosdoğru/dayanıklı olarak yaratmışızdır.
Sadık Türkmen = Gerçek şu ki; Biz insanı, bir zorluk (anne karnı) içinde yarattık.
Seyyid Kutub = Biz insanı birtakım zorluklar, zahmetler ve sıkıntılar içinde yarattık.
Suat Yıldırım = Biz insanı, imtihan ve çile yüklü bir hayata gönderdik.
Süleyman Ateş = Biz insanı zorluk arasında yarattık.
Tefhim-ul Kuran = Andolsun, biz insanı bir zorluk içinde yarattık.
Ümit Şimşek = Biz insanı zorluklar için yarattık.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.
İskender Ali Mihr = Andolsun ki Biz insanı, meşakkat içinde yarattık.
İlyas Yorulmaz = Biz insanı güçlüklere dayanıklı yarattık.