وَلَن يَنفَعَكُمُ الْيَوْمَ إِذ ظَّلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Ve len yenfeakumul yevme iz zalemtum ennekum fîl azâbi muşterikûn(muşterikûne).
ve len yenfea-kum | : ve size yarar sağlamaz |
el yevme | : o gün |
iz | : o zaman |
zalemtum | : zulmettiniz |
enne-kum | : muhakkak ki siz |
fî el azâbi | : azapta |
musterikûne | : ortaksınız, müştereksiniz |
Diyanet İşleri = Onlara, “(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız” denir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve o zaman zulmetmiştiniz, bugün pişmanlık kesin olarak fayda vermez size, şüphe yok ki azapta da müştereksiniz.
Abdullah Parlıyan = Bu günkü pişmanlığınız, kesin olarak size fayda vermez. Çünkü siz, dünyada yaratılış maksadına aykırı yaşamıştınız. Şüphe yok ki, şimdi azabı çekmede ortaksınız.
Adem Uğur = Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksınız.
Ahmed Hulusi = Bu süreçte (pişmanlık, mazeret; telâfi arzusu) size asla fayda vermeyecektir! Çünkü zulmettiniz! Siz azapta ortaksınız (bilinç ve ruh beden)!
Ahmet Tekin = Bugün pişmanlık duymanız size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz küfür bataklığına saplanmakla kendinize haksızlık ettiniz, zulmettiniz. Şimdi hepiniz, azapta ortaksınız.
Ahmet Varol = (Yakınmanız) bugün size yarar sağlamayacak. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz siz azapta da ortaksınız.
Ali Bulaç = (Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azabta da ortaksınız.
Ali Fikri Yavuz = (Allah Tealâ onlara şöyle buyurur): Bu özlediğiniz şey, bugün size asla fayda vermez; çünkü zulüm yaptınız. Hepiniz azabda ortaksınız.
Ali Ünal = “(Bu pişmanlık ve temenniniz) bugün size hiçbir fayda vermeyecektir; çünkü (dünyada iken) birlikte zulmettiniz (Allah’a şirk koştunuz). Burada da azabı birlikte çekeceksiniz.”
Bayraktar Bayraklı = Kendilerine, “Bugün pişmanlığınızın size hiçbir faydası olmayacaktır. Çünkü siz zulmettiniz. Siz azapta da ortaksınız” denilir.
Bekir Sadak = (38-39) Sonunda Bize gelince arkadasina: «Keski benimle senin aranda dogu ile bati arasindaki kadar uzaklik olsaydi, sen ne kotu arkadas imissin!» der; nedametin bungun size hic faydasiz dokunmaz; zira haksizlik etmistiniz, simdi azabda birlesiniz.
Celal Yıldırım = Zulmettiğiniz için bugün (buradaki pişmanlığınız) size fayda vermez. Sizler elbette azâbda birleşen ortaklarsınızdır.
Cemal Külünkoğlu = Onlara: “(Bu temenniniz) bugün size asla fayda vermez. Çünkü (dünyada sapıp) zulmettiniz. Hepiniz azapta ortaksınız!” denir.
Diyanet İşleri (eski) = (38-39) Sonunda Bize gelince arkadaşına: 'Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!' der. Nedametin bugün size hiç faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.
Diyanet Vakfi = Zulmettiğiniz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksınız.
Edip Yüksel = Haksızlık etmiş olduğunuz için, o gün (pişmanlığınız) size bir yarar sağlamaz; siz cezayı paylaşacaksınız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Böyle demek bugün size hiç de faide vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azâbda müştereksinizdir
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Böyle söylemek bu gün size hiç de fayda vermez, çünkü zulmettiniz, hepiniz azapta müştereksiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara: «Bugün pişmanlık duymanız size hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz zulmettiniz. Şimdi de hepiniz azapta ortaksınız.» denir.
Gültekin Onan = (Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azabta da ortaksınız.
Harun Yıldırım = Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü zulmettiniz. Şüphesiz azapta da ortaksınız.
Hasan Basri Çantay = (Bu temenniniz ve peşîmanlığınız bugün size asla fâide vermez. Çünkü (hepiniz) zulmetdiniz. Muhakkak siz de azâbda ortaklarsınız.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki (böyle demeniz) bugün size aslâ fayda vermez; çünki zulmettiniz; doğrusu siz, azabda ortak olan kimselersiniz.
İbni Kesir = Zulmettiğiniz için, bugün pişmanlığın hiç bir faydası yoktur. Muhakkak ki azabda ortaksınız.
Kadri Çelik = (Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü siz zulmettiniz. Şüphesiz siz azapta da ortaksınız.
Muhammed Esed = O Gün bu(nu öğrenmeniz) size bir fayda sağlamaz, çünkü siz (birlikte) günah işlediniz, şimdi (de) azabınızı birbirinizle paylaşın.
Mustafa İslamoğlu = Ama o gün bunun size hiçbir faydası olmaz; madem zulmettiniz, şimdi de azabı paylaşın!
Ömer Nasuhi Bilmen = Bugün size bu temenniniz asla bir fâide vermeyecektir. Çünkü zulmettiniz. Şüphe yok ki, siz azapta ortaklarsınızdır.
Ömer Öngüt = Zulmettiğiniz için bugün (pişmanlık) size hiçbir fayda vermeyecektir. Şüphesiz ki siz azapta da ortaksınız.
Şaban Piriş = O gün bu (pişmanlık) size bir fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz zalimlik ettiniz. Azapta da artık ortaksınız.
Sadık Türkmen = Bugün (konuşmanız) size asla fayda sağlamayacaktır. Çünkü siz hainlik ettiniz/zulmettiniz. Mutlaka siz azapta da ortaksınız.
Seyyid Kutub = İkiniz de zalim olduğunuz için bugün pişman olmanız size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz azapta ortaksınız.
Suat Yıldırım = Allah buyurur: "Bu temenniniz bugün size hiçbir fayda vermez.Çünkü hayat boyunca, birlikte zulmettiniz. Burada da azabı birlikte çekeceksiniz."
Süleyman Ateş = (Böyle söylemeniz) Bugün size bir yarar sağlamaz; çünkü zulmettiniz. Siz, azâb (çekme)de ortaksınız.
Tefhim-ul Kuran = (Bu söylenmeleriniz,) Bugün size kesin olarak bir yarar sağlamaz. Çünkü siz zulmettiniz. Şüphesiz siz azabta da ortaksınız.
Ümit Şimşek = Pişmanlığınızın bugün size bir faydası olmaz; çünkü hepiniz zulmettiniz. Şimdi azapta da ortaksınız.
Yaşar Nuri Öztürk = Bugün hiçbir şey işinize yaramayacaktır. Çünkü zulme sapmışsınız. Azapta ortaklık kuracaksınız.
İskender Ali Mihr = Bugün size asla (hiçbir şey) fayda vermez. Siz zulmetmiştiniz. Muhakkak ki azapta ortaksınız.
İlyas Yorulmaz = Bu gün azap içinde, aranızdaki uzaklığın iki doğu kadar olması, size hiçbir faydası olmayacak.