وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
Ve kullen darabnâ lehul emsâle ve kullen tebbernâ tetbîrâ(tetbîren).
Diyanet İşleri = Bunların her birine misaller getirdik, (öğüt almadıkları için) hepsini kırıp geçirdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Hepsine de örnekler getirdik, hepsini de kırıp geçirdik.
Abdullah Parlıyan = Her birine uyarıcı dersler de vermiştik, ama bunlara aldırış etmeyince, hepsini yerle bir ettik.
Adem Uğur = Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Ahmed Hulusi = Onların her biri için dersler vermiştik. . . (Sonunda) hepsini kırdık geçirdik.
Ahmet Tekin = Onların her birine, anlamaları, ders ve ibret almaları için dini hakikatlerin, insani ve ahlaki değerlerin zaruretinin delillerini, gerekçelerini sunduk. Öğüt almadıkları için hepsini kırdık, geçirdik.
Ahmet Varol = Her biri için örnekler verdik. (Öğüt almayınca da) hepsini kırıp geçirdik.
Ali Bulaç = Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Ali Fikri Yavuz = Bunlardan her birine (kendilerinden öncekilerin helâkine dair) nasihat olarak nice misaller anlattık. Fakat, iman etmediklerinden hepsini tamamen helâk ettik.
Ali Ünal = Her birine gerçeği ve gitmesi gereken yolu misallerle, temsillerle, tarihten örneklerle apaçık ve ısrarla anlattık; ama gittikleri yolda diretince hepsini kırıp geçirdik.
Bayraktar Bayraklı = Bunların her birini bilinen örneklerle uyarıp, hepsini helâk ettik.
Bekir Sadak = Her birine misaller vermistik ama, dinlemedikleri icin hepsini kirdik gecirdik.
Celal Yıldırım = Onların herbiri için (doğru yola dönerler diye) misâller verdik ve (sonunda) herbirini yıkıp belirsiz hale getirdik.
Cemal Külünkoğlu = Bunların her birine (akıllarını başlarına alsınlar diye eskilerden) misaller getirdik. (Fakat öğüt almayarak inadına küfürde ısrar ettikleri için) hepsini kırıp geçirdik.
Diyanet İşleri (eski) = Her birine misaller vermiştik ama, dinlemedikleri için hepsini kırdık geçirdik.
Diyanet Vakfi = Her birine uyarıcı dersler de vermiştik, ama bunlara aldırış etmeyince, hepsini yerle bir ettik.
Edip Yüksel = Hepsine yeterli örnekler vermiştik, sonunda hepsini kırdık geçirdik
Elmalılı Hamdi Yazır = Ki her birine nasıyhat olarak emsal anlatmıştık ve her birini mahv-ü perişan ettik de ettik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ki onların her birine öğüt olarak örnekler vermiştik; (sonunda) her birini mahv ve perişan ettik de ettik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onların herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Gültekin Onan = Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Harun Yıldırım = Onların her birine (uymaları için) misaller getirdik; (ama öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Hasan Basri Çantay = Biz (onlardan) her birine (geçmişlerden) misâller irâd etdik. (Fakat peygamberlerini tekzîb etdikleri için) hepsini tam bir helak ile imhaa eyledik.
Hayrat Neşriyat = Her birine (îkaz edici) misâller getirdik. (Fakat dinlemedikleri için) hepsini tamâmen kırıp geçirdik.
İbni Kesir = Her birine misaller vermiştik. Ama hepsini kırdık geçirdik.
Kadri Çelik = Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Muhammed Esed = oysa, her birine uyarıcı dersler vermiştik; ama (bunlara aldırış etmeyince) hepsini yerle bir ettik.
Mustafa İslamoğlu = Önce her birinin önüne ibretlik örnekler koyduk; sonra hepsini paramparça edip mahvettik.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve bütün onların kendileri için misaller irâd ettik ve hepsini de kırdık geçirdik.
Ömer Öngüt = Onların her birine misaller getirdik. (Amma öğüt almadıkları için) hepsini kırdık geçirdik.
Şaban Piriş = Bunlardan her birine örnekler göstermiş ve hepsini de baştan başa kırıp geçirmiştik.
Sadık Türkmen = Hepsine de misaller verdik. Ve hepsini tamamen imha ettik.
Seyyid Kutub = Hepsine bir çok uyarıcı örnekler gösterdik. Sonra da hepsini kökten yokettik.
Suat Yıldırım = Onların her birine uymaları için geçmişlerden misaller verdik. Ama öğütleri tutmadıkları için hepsini kırıp geçirdik.
Süleyman Ateş = Hepsine de (uyarmak için) misaller (geçmişlerden hikâyeler) anlattık. (Öğüt almayıp küfürlerinde ısrar edince biz de) hepsini helâk ettik.
Tefhim-ul Kuran = Biz (onlardan) her birine örnekler verdik ve her birini darmadağın edip mahvettik.
Ümit Şimşek = Biz onlardan hepsine misaller getirmiştik. Sonra da hepsini kırıp geçirdik.
Yaşar Nuri Öztürk = Bunların her birine türlü türlü örnekler verdik. Ve bunların hepsini perişan edip batırdık.
İskender Ali Mihr = Ve onların hepsine, misaller verdik ve hepsini mahvederek, helâk ettik.
İlyas Yorulmaz = Misalleri o elçiye her anlatışımızda (kabul etmeyenleri) yerle bir ettik.