Önceki Ayet Sonraki Ayet  
54. Sûre Kamer/38

 وَلَقَدْ صَبَّحَهُم بُكْرَةً عَذَابٌ مُّسْتَقِرٌّ

  Ve lekad sabbehahum bukreten azâbun mustekırr(mustekırrun).

Kelime Karşılaştırma
ve lekad : ve andolsun
sabbeha-hum : onlara bir sabah vakti ..... oldu
bukreten : erkenden
azâbun : bir azap
mustekırrun : istikrarlı, devamlı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, onlara sabahleyin erkenden kalıcı bir azap geldi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve andolsun ki bir sabah çağı üstlerine bir azap çöküvermişti onların.

 Abdullah Parlıyan = Ve andolsun ki, bir sabah vakti onların üzerlerine bir azap çöküvermişti.

 Adem Uğur = Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

 Ahmed Hulusi = Andolsun ki yerini bulmuş azap onlara sabahleyin bastırdı.

 Ahmet Tekin = Bir sabah erkenden, kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

 Ahmet Varol = Andolsun ki, bir sabah erkenden kalıcı bir azap [1] üzerlerine çöküverdi.

 Ali Bulaç = Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

 Ali Fikri Yavuz = Celâlim hakkı için, bir sabah vakti, devamlı bir azab onları bastırıverdi. (Bu azab, cehenneme atılışlarına dek devam edecektir).

 Ali Ünal = Önüne geçilemez kalıcı bir azap kendilerini sabahleyin bastırıverdi.

 Bayraktar Bayraklı = Andolsun ki, bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

 Bekir Sadak = And olsun ki, sabah erken, onu alinmaz bir azap baslarina geldi.

 Celal Yıldırım = (38-39) And olsun ki, bir sabah devam eden bir azâb onlara geliverdi. «Tadın azabımı ve uyarılarımı!» (dedik),

 Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki, sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı.

 Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.

 Diyanet Vakfi = Bir sabah kendilerine, yakalarını bir daha bırakmayacak olan bir azap gelip çattı.

 Edip Yüksel = Ertesi gün, yaman bir azap sabahlarını kutladı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve Celâlim hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki, kendilerini kararlı bir azap bir sabah bastırıverdi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.

 Gültekin Onan = Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

 Harun Yıldırım = Andolsun yerini bulmuş ve geri çevrilemez bir azab, sabahleyin erkenden onları bastırdı.

 Hasan Basri Çantay = Andolsun ki onlara bir sabah, (yakalarını) asla bırakmayacak olan bir azâb baskın yapdı.

 Hayrat Neşriyat = And olsun ki devamlı bir azab, onları bir sabah erkenden yakalayıverdi.

 İbni Kesir = Andolsun ki; bir sabah erken, önü alınmaz bir azab geldi başlarına.

 Kadri Çelik = Şüphesiz onları bir sabah vakti erkenden, önü alınmaz bir azap yakalayıp bastırıverdi.

 Muhammed Esed = Nitekim sabahın erken vaktinde (etkileri) kalıcı bir azap onları yakaladı:

 Mustafa İslamoğlu = Mamafih, sabahleyin erkenden kalıcı izler bırakan bir azap onları kuşattı:

 Ömer Nasuhi Bilmen = (37-38) Andolsun ki, o misafirlerinden dolayı O'ndan mutalebede bulunmuşlardı. Artık Biz de onların gözlerini silip kör ettik, «Haydin azabımı ve tehditlerimi tadın!» (deyiverdik). Andolsun ki, onları sabahleyin erkenden bir daimi azab yakaladı.

 Ömer Öngüt = Bir sabah erken kendilerine, önü alınmaz bir azap gelip çattı.

 Şaban Piriş = Andolsun ki bir sabah erkenden, bir azap çöküverdi.

 Sadık Türkmen = Ant olsun, onları önü alınmaz bir azap bir sabah vakti yakalayıverdi.

 Seyyid Kutub = Sabah erkenden sürekli bir azaba yakalandılar.

 Suat Yıldırım = Bir sabah kendilerini, yakalarını hiç bırakmayacak bir azap bastırıverdi.

 Süleyman Ateş = Sabah erken, onları kararlı bir azâb yakaladı.

 Tefhim-ul Kuran = Andolsun onları bir sabah vakti erkenden, üzerlerinde kararını kılmış bir azab yakalayıp bastırıverdi.

 Ümit Şimşek = Bir sabah vakti, yakalarını bir daha bırakmayacak bir azap onları yakalayıverdi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.

 İskender Ali Mihr = Ve andolsun ki, onları sabahleyin daimî bir azap yakaladı.

 İlyas Yorulmaz = Kararlı bir şekilde verilmiş azap, onları sabah yakaladı.