إِنَّ هَؤُلَاء لَيَقُولُونَ
İnne hâulâi le yekûlûn(yekûlûne).
Diyanet İşleri = (34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Gerçekten de şunlar elbette derler ki.
Abdullah Parlıyan = Şüphesiz bu inkârcı sapıklar diyorlar ki:
Adem Uğur = Onlar (müşrikler) diyorlar ki:
Ahmed Hulusi = Muhakkak ki bunlar şöyle derler:
Ahmet Tekin = Şu kâfirler, elbette diyorlar.
Ahmet Varol = Şüphesiz bunlar diyorlar ki:
Ali Bulaç = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:
Ali Fikri Yavuz = Fakat (Ey Rasûlüm, senin kavmin olan) şunlar diyorlar ki:
Ali Ünal = Şu (Mekke müşrikleri ise,) tutmuş şöyle diyorlar:
Bayraktar Bayraklı = (34-36) Bu yalanlayanlar, kesinlikle şöyle derler: “Ölüm, sadece bizim bir kere ölmemizdir. Biz tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru söylüyorsanız haydi, babalarımızı diriltip getiriniz.”
Bekir Sadak = (34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.
Celal Yıldırım = (34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz.
Cemal Külünkoğlu = (34-36) (Mekkeli müşrikler diyorlar ki:) “İlk ölümümüzden başka ölüm yoktur. Biz diriltilecek de değiliz. Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin (de görelim)!”
Diyanet İşleri (eski) = (34-36) Doğrusu inkarcılar, 'Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize' derler.
Diyanet Vakfi = (34-36) Onlar (müşrikler) diyorlar ki: İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz. Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin.
Edip Yüksel = Şunlar da diyorlar ki:
Elmalılı Hamdi Yazır = Fakat şu berikiler diyorlar ki:
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat şu (beriki) kafirler diyorlar ki:
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gerçekten şu kâfirler diyorlar ki:
Gültekin Onan = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:
Harun Yıldırım = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:
Hasan Basri Çantay = (34-35) Hakıykat, şunlar mutlakaa: «O (ölüm), derler, ilk ölümümüzden başka (bir şey) değildir. Biz yeniden diriltilib kaldırılacak değiliz».
Hayrat Neşriyat = (34-35) (Ey Resûlüm!) Şübhesiz bunlar (o sana inanmayanlar), gerçekten diyorlar ki: 'O (ölüm), ancak (dünyadaki) ilk ölümümüzdür. Biz (bundan sonra) diriltilecek kimseler de değiliz.'
İbni Kesir = Bunlar gerçekten derler ki:
Kadri Çelik = Şüphesiz bunlar (Mekke müşrikleri) ise (şöyle) diyorlar:
Muhammed Esed = (Şimdi) bakın, bu (insan)lar derler ki:
Mustafa İslamoğlu = Bütün bunlara rağmen şu berikiler yine de şöyle diyecekler:
Ömer Nasuhi Bilmen = Muhakkak ki, işte onlar elbette diyeceklerdir ki:
Ömer Öngüt = Bunlar ise şöyle diyorlar:
Şaban Piriş = Bunlar ise diyorlar ki:
Sadık Türkmen = Bunlar da (Mekke’de uyarılanlar) şöyle diyorlar:
Seyyid Kutub = Bu inkarcılar da diyorlar ki:
Suat Yıldırım = (34-36) (Mekke müşrikleri ise), derler ki: "Biz bir kere öldük mü iş biter, artık dirilmemiz mümkün değil. Ama siz dirilme iddianızda tutarlı iseniz, daha önce gelip geçmiş atalarımızı diriltin de görelim!"
Süleyman Ateş = Şunlar (Kureyş kâfirleri) de diyorlar ki:
Tefhim-ul Kuran = Herhalde bunlar da diyorlar ki:
Ümit Şimşek = Şimdi bunlar diyor ki:
Yaşar Nuri Öztürk = Şimdi, şunlar tutmuş diyorlar ki:
İskender Ali Mihr = Gerçekten onlar, mutlaka diyecekler ki.
İlyas Yorulmaz = Muhakkak ki onlar şöyle diyecekler.