Önceki Ayet Sonraki Ayet  
44. Sûre Duhân/34

 إِنَّ هَؤُلَاء لَيَقُولُونَ

  İnne hâulâi le yekûlûn(yekûlûne).

Kelime Karşılaştırma
inne : muhakkak, gerçekten
hâulâi : bunlar
le : mutlaka, elbette
yekûlûne : derler, diyecekler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”

 Abdulbaki Gölpınarlı = Gerçekten de şunlar elbette derler ki.

 Abdullah Parlıyan = Şüphesiz bu inkârcı sapıklar diyorlar ki:

 Adem Uğur = Onlar (müşrikler) diyorlar ki:

 Ahmed Hulusi = Muhakkak ki bunlar şöyle derler:

 Ahmet Tekin = Şu kâfirler, elbette diyorlar.

 Ahmet Varol = Şüphesiz bunlar diyorlar ki:

 Ali Bulaç = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:

 Ali Fikri Yavuz = Fakat (Ey Rasûlüm, senin kavmin olan) şunlar diyorlar ki:

 Ali Ünal = Şu (Mekke müşrikleri ise,) tutmuş şöyle diyorlar:

 Bayraktar Bayraklı = (34-36) Bu yalanlayanlar, kesinlikle şöyle derler: “Ölüm, sadece bizim bir kere ölmemizdir. Biz tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru söylüyorsanız haydi, babalarımızı diriltip getiriniz.”

 Bekir Sadak = (34-36) Dogrusu inkarcilar, «Olum bir defadir, tekrar diriltilmeyecegiz. Eger dogru sozlu iseniz bize babalarimizi getirsenize» derler.

 Celal Yıldırım = (34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz.

 Cemal Külünkoğlu = (34-36) (Mekkeli müşrikler diyorlar ki:) “İlk ölümümüzden başka ölüm yoktur. Biz diriltilecek de değiliz. Eğer doğru söyleyenler iseniz atalarımızı getirin (de görelim)!”

 Diyanet İşleri (eski) = (34-36) Doğrusu inkarcılar, 'Ölum bir defadır, tekrar diriltilmeyeceğiz. Eğer doğru sözlü iseniz bize babalarımızı getirsenize' derler.

 Diyanet Vakfi = (34-36) Onlar (müşrikler) diyorlar ki: İlk ölümümüzden sonra bir şey yoktur. Biz diriltilecek değiliz. Doğru söylüyorsanız, atalarımızı getirin.

 Edip Yüksel = Şunlar da diyorlar ki:

 Elmalılı Hamdi Yazır = Fakat şu berikiler diyorlar ki:

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat şu (beriki) kafirler diyorlar ki:

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gerçekten şu kâfirler diyorlar ki:

 Gültekin Onan = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:

 Harun Yıldırım = Muhakkak, bunlar da diyorlar ki:

 Hasan Basri Çantay = (34-35) Hakıykat, şunlar mutlakaa: «O (ölüm), derler, ilk ölümümüzden başka (bir şey) değildir. Biz yeniden diriltilib kaldırılacak değiliz».

 Hayrat Neşriyat = (34-35) (Ey Resûlüm!) Şübhesiz bunlar (o sana inanmayanlar), gerçekten diyorlar ki: 'O (ölüm), ancak (dünyadaki) ilk ölümümüzdür. Biz (bundan sonra) diriltilecek kimseler de değiliz.'

 İbni Kesir = Bunlar gerçekten derler ki:

 Kadri Çelik = Şüphesiz bunlar (Mekke müşrikleri) ise (şöyle) diyorlar:

 Muhammed Esed = (Şimdi) bakın, bu (insan)lar derler ki:

 Mustafa İslamoğlu = Bütün bunlara rağmen şu berikiler yine de şöyle diyecekler:

 Ömer Nasuhi Bilmen = Muhakkak ki, işte onlar elbette diyeceklerdir ki:

 Ömer Öngüt = Bunlar ise şöyle diyorlar:

 Şaban Piriş = Bunlar ise diyorlar ki:

 Sadık Türkmen = Bunlar da (Mekke’de uyarılanlar) şöyle diyorlar:

 Seyyid Kutub = Bu inkarcılar da diyorlar ki:

 Suat Yıldırım = (34-36) (Mekke müşrikleri ise), derler ki: "Biz bir kere öldük mü iş biter, artık dirilmemiz mümkün değil. Ama siz dirilme iddianızda tutarlı iseniz, daha önce gelip geçmiş atalarımızı diriltin de görelim!"

 Süleyman Ateş = Şunlar (Kureyş kâfirleri) de diyorlar ki:

 Tefhim-ul Kuran = Herhalde bunlar da diyorlar ki:

 Ümit Şimşek = Şimdi bunlar diyor ki:

 Yaşar Nuri Öztürk = Şimdi, şunlar tutmuş diyorlar ki:

 İskender Ali Mihr = Gerçekten onlar, mutlaka diyecekler ki.

 İlyas Yorulmaz = Muhakkak ki onlar şöyle diyecekler.