وَلَقَدْ فَتَنَّا سُلَيْمَانَ وَأَلْقَيْنَا عَلَى كُرْسِيِّهِ جَسَدًا ثُمَّ أَنَابَ
Ve lekad fetennâ suleymâne ve elkaynâ alâ kursiyyihî ceseden summe enâb(enâbe).
ve lekad | : ve andolsun |
fetennâ | : imtihan ettik, denedik |
suleymâne | : Süleyman |
ve elkaynâ | : ve ulaştırdık, bıraktık |
alâ | : üzerine |
kursiyyi-hi | : onun tahtı, kürsüsü |
ceseden | : ceset olarak |
summe | : sonra |
enâbe | : döndü, yöneldi |
Diyanet İşleri = Andolsun, biz Süleyman’ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık. Sonra tövbe edip bize yöneldi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun Süleymân'ı denedik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra (bize) yöneldi.
Abdullah Parlıyan = Andolsun, biz Süleyman'ı denemeden geçirdik. Tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.
Adem Uğur = Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü.
Ahmed Hulusi = Andolsun ki Süleyman'ı imtihan ettik ve Onun tahtına ölü bir beden bıraktık (tahtına vâris olacak olan imansız kişiyi. A. H. ). . . Sonra tövbe edip yöneldi.
Ahmet Tekin = Andolsun, Süleyman’ı da ağır bir imtihandan geçirdik. Onu tahtının üstüne adeta ceset halinde bıraktık. Sonra tevbe ile önceki haline döndü.
Ahmet Varol = Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik ve onun tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra (bize) yöneldi.
Ali Bulaç = Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.
Ali Fikri Yavuz = Gerçekten biz Süleyman’ı imtihan ettik: (Yaptığı bir hata yüzünden) biz onun saltanat tahtına (muvakkat bir zaman için) bir cin oturttuk. Bir müddet sonra (eski) mülk ve tahtına döndü.
Ali Ünal = Hiç şüphesiz Biz Süleyman’ı da imtihan ettik ve tahtının üzerine cansız bir beden bırakıverdik. O, (bundaki manâyı anlayarak) hemen Allah’a yöneldi.
Bayraktar Bayraklı = Andolsun, biz Süleyman'ı sınayıp tahtının üstüne bir ceset attık. Sonra Allah'a yöneldi.
Bekir Sadak = And olsun ki Suleyman'i denedik, hukumranligini zayif dusurduk; sonra eski haline dondu.
Celal Yıldırım = And olsun ki biz Süleyman'ı bir imtihandan geçirdik; tahtının üstüne bir cesed atıverdik, o da Allah'a yönelip O'na gönül bağlılığını devam ettirdi.
Cemal Külünkoğlu = Ve andolsun ki, biz Süleyman'ı imtihan ettik. (Şiddetli hastalığı sırasında onu) tahtının üstüne bir ceset (gibi) bıraktık. Sonra tevbe edip bize yöneldi (ve böylece eski sağlığına kavuştu).
Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki Süleyman'ı denedik, hükümranlığını zayıf düşürdük; sonra eski haline döndü.
Diyanet Vakfi = Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü.
Edip Yüksel = Süleyman'ı böylece sınadık; onun hükümranlığına maddi zenginlik kattık; ancak o tümüyle (Tanrı'ya) yöneldi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlim hakkı için Süleymana bir fitne de verdik ve tahtının üstüne bir cesed bıraktık sonra tevbe ile rücu' etti
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki Süleyman'ı fitneye düşürdük ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tevbe ile önceki haline döndü
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Andolsun ki Süleyman'ı imtihan da ettik ve tahtının üzerine bir ceset bıraktık. Sonra tekrar tevbe ile önceki haline döndü.
Gültekin Onan = Andolsun, biz Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.
Harun Yıldırım = Andolsun biz Süleyman'ı imtihan ettik. Tahtının üstüne bir ceset bırakıverdik, sonra o, yine eski haline döndü.
Hasan Basri Çantay = Andolsun biz, Süleymanı imtihan da etdik: Tahtının üstüne bir cesed bırakıverdik. (Nice günlerden) sonra o, yine (eski haaline) döndü.
Hayrat Neşriyat = And olsun ki Süleymân’ı (bir rahatsızlıkla) imtihân ettik ve tahtının üstüne(kendisini) bir cesed olarak (o hâlsizlikte) bıraktık; sonra (o, sıhhate) yöneldi (şifâ buldu).
İbni Kesir = Andolsun ki; Biz, Süleyman'ı denemiştik. Tahtının üstüne bir ceset attık. Sonra eski haline döndü.
Kadri Çelik = Biz Süleyman'ı (evlat sevgisiyle de) denemeden geçirdik. Tahtının üstüne (sevdiği oğlu olan) bir ceset bıraktık. Böylece (çocuğunu fazla sevmemesi gerektiğini anlayarak tümüyle Allah'a) döndü.
Muhammed Esed = Fakat (daha önce) Süleyman'ı tahtının üzerine bir ceset koymak suretiyle denemiştik; bunun üzerine (Bize) yönelmiş (ve)
Mustafa İslamoğlu = Doğrusu Biz Süleyman'ı, vaktiyle tahtının üzerine bir ceset koymakla sınamıştık; bunun ardından o da Bize yönelmiş (ve)
Ömer Nasuhi Bilmen = Andolsun ki, Süleyman'ı bir fitneye düşürdük ve tahtının üzerine bir ceset olarak bıraktık. Sonra tekrar (tahtına) dönüverdi.
Ömer Öngüt = Andolsun ki biz Süleyman'ı imtihandan geçirdik ve tahtının üstüne bir ceset atıverdik. Sonra o yine eski haline döndü.
Şaban Piriş = Süleyman’ı bir imtihana tâbi tutmuştuk. Tahtının üzerinde ceset haline getirmiştik. Sonra da eski haline dönmüştü.
Sadık Türkmen = Ant olsun Süleyman’a, yaptığının (zikrimizden uzak kalmasının) karşılığını sunduk. Tahtının üzerinde bir ceset (kımıldayamaz) durumuna getirdik. Sonra, yöneldi.
Seyyid Kutub = Andolsun, Süleyman'ı denedik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra O, yine eski haline döndü.
Suat Yıldırım = Biz Süleyman’ı denemeye tâbi tuttuk ve tahtının üzerine bir cesed bıraktık. Sonra o, Allah’a sığınıp tekrar tahtına döndü.
Süleyman Ateş = Andolsun Süleymân'ı denedik. Tahtının üstüne bir ceset bıraktık, sonra (bize) yöneldi.
Tefhim-ul Kuran = Andolsun, biz Süleyman'ı denemeden geçirdik. Tahtının üstünde bir ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.
Ümit Şimşek = Biz Süleyman'ı da sınadık ve onu tahtına bir ceset halinde bıraktık; sonra yine eski haline döndü.
Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun ki biz, Süleyman'ı imtihan ettik, tahtının üstüne bir ceset bıraktık da o, tövbe ile Allah'a yöneldi.
İskender Ali Mihr = Ve andolsun ki Biz, Süleyman (A.S)’ı imtihan ettik. Ve onun kürsüsü (tahtı) üzerine ceset olarak ulaştırdık. Sonra yöneldi (ayrıldı).
İlyas Yorulmaz = Biz Süleyman’ı, oturduğu tahtının üzerine bir ceset bırakarak denedik. Sonra Rabbine yöneldi.