Önceki Ayet Sonraki Ayet  
45. Sûre Câsiye/33

 وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِؤُون

  Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ amilû ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).

Kelime Karşılaştırma
ve bedâ : ve ortaya çıktı, aşikâr oldu
lehum : onlar için, onlara
seyyiâtu : kötülükler
: şey(ler)
amilû : yaptılar
ve hâka : ve sardı, kuşattı
bi-him : onları
: şey(ler)
kânû : oldular
bi-hi : onunla
yestehziûne : alay ettiler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş ve alay edip durdukları şey, kendilerini kuşatıvermiştir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve belirir, görünür onlara yaptıkları işlerin kötülükleri ve başlarına gelir alay ettikleri şey.

 Abdullah Parlıyan = O gün yaptıkları işlerin kötülükleri, günahı onlara apaçık görünecek, alay ve eğlence edindikleri azap da başlarına gelip çatacaktır.

 Adem Uğur = Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır.

 Ahmed Hulusi = Yaptıkları şeylerin kötülükleri onlarda açığa çıktı ve alay ettikler şey kendilerini kapsadı!

 Ahmet Tekin = Derken, yaptıkları amellerin cezaları ortaya, gözlerinin önüne serildi. Alay edip durdukları şeyin gücü, onları kuşattı, işlerini bitirdi.

 Ahmet Varol = Yaptıklarının kötülükleri karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları şey kendilerini kuşatmıştır.

 Ali Bulaç = Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

 Ali Fikri Yavuz = Derken yaptıkları amellerin kötülükleri onlara zahir olmuş ve alay edib durdukları şeyin cezası (olan azab) kendilerini kuşatıvermiştir.

 Ali Ünal = Yaptıkları bütün kötü işler karşılarına çıkmış ve alay edegeldikleri (Cehennem gerçeği) her taraftan kendilerini kuşatmıştır.

 Bayraktar Bayraklı = Yaptıklarının kötülükleri onlara gözükecek ve alaya aldıkları gerçek kendilerini çepeçevre kuşatacaktır.

 Bekir Sadak = Isledikleri kotulukler kendilerine belli oldu ve onlari, alaya aldiklari seyler kusatip mahvetti.

 Celal Yıldırım = Yapageldikleri işlerin kötülükleri kendilerine belli oldu ve alaya aldıkları şeyler(in vebali) her taraftan onları kuşatıverdi.

 Cemal Külünkoğlu = Derken yaptıkları işlerin kötülükleri onlara yüz göstermiş (gözlerinin önüne serilmiş) ve o alay edip durdukları şey(in azabı) kendilerini kuşatıvermiştir.

 Diyanet İşleri (eski) = İşledikleri kötülükler kendilerine belli oldu ve onları, alaya aldıkları şeyler kuşatıp mahvetti.

 Diyanet Vakfi = Yaptıklarının kötülükleri onlara görünmüş, alay edip durdukları şey onları kuşatmıştır.

 Edip Yüksel = Yaptıkları kötülükler kendilerine görünecek ve alay etmekte oldukları şey onları kuşatıp avlayacaktır.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken onlara yaptıkları amellerin kötülüklerini yüz göstermiş ve o istihza edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken yaptıkları işlerin kötülükleri onlara yüz göstermiş (gözlerinin önüne serilmiş) ve o alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken yaptıkları amellerin kötülüğü gözlerinin önüne serildi, alay edip durdukları şey onları kuşatıverdi.

 Gültekin Onan = Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

 Harun Yıldırım = Onların yaptıkları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve alay konusu edindikleri de onları sarıpkuşattı.

 Hasan Basri Çantay = Onların yapdıkları amel (ve hareket) lerin kötülükleri, kendilerine (âid olmak üzere), açığa çıkmış, istihza edib durdukları şey (azâb) onları çepçevre kuşatmışdır.

 Hayrat Neşriyat = Yaptıkları şeylerin kötülükleri onlara görünmüş ve kendisiyle alay edip durdukları(azab) onları kuşatıvermiştir.

 İbni Kesir = Onlara, yaptıkları işlerin kötülükleri belli oldu ve alaya aldıkları şeyler kendilerini kuşattı.

 Kadri Çelik = Onların yapmakta oldukları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

 Muhammed Esed = (O Gün) yaptıkları kötülükler onlara apaçık görünecek ve alay edip durdukları şey onları alt edecektir.

 Mustafa İslamoğlu = Onların yaptığı kötülükler (o gün gelince) ayan açık ortaya serilecek ve alay edip durdukları gerçek kendilerini perişan edecektir.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlar için yapmış oldukları şeylerin fenalıkları zuhûra geldi ve kendisiyle istihzâda bulundukları şey, onları kuşattı.

 Ömer Öngüt = Yaptıklarının kötülükleri (amel defterinin okunmasıyla) kendilerine göründü ve alaya aldıkları şey onları çepeçevre kuşattı.

 Şaban Piriş = Yaptıklarının günahları onlara belli olmuş ve alay ettikleri şey onları kuşatıvermişti.

 Sadık Türkmen = Yaptıkları işlerin kötülükleri onlara belli oldu ve kendisiyle alay ettikleri şey, onları kuşatıverdi.

 Seyyid Kutub = Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.

 Suat Yıldırım = Derken, yaptıkları ne kadar kötü, pis iş varsa karşılarına çıktı. Alay ettikleri cehennem azabı, kendilerini her taraftan sardı.

 Süleyman Ateş = Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.

 Tefhim-ul Kuran = Onların yapmakta oldukları şeylerin kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini alay konusu edindikleri de onları sarıp kuşattı.

 Ümit Şimşek = Yaptıkları işin kötülüğü artık kendilerine görünmüş ve alay ettikleri şey onları çepeçevre kuşatmıştır.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yaptıklarının kötülükleri karşılarına dikilmiş, alay edip durdukları şey kendilerini kuşatıvermiştir.

 İskender Ali Mihr = Ve onlara, yaptıkları şeylerin kötülüğü aşikâr oldu. Ve alay etmiş oldukları şey, onları kuşattı.

 İlyas Yorulmaz = Yapmış oldukları kötülükler karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları azap onların üzerine gerçekleşmiştir.