وَإِذَا تُتْلَى عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا قَالُواْ قَدْ سَمِعْنَا لَوْ نَشَاء لَقُلْنَا مِثْلَ هَذَا إِنْ هَذَا إِلاَّ أَسَاطِيرُ الأوَّلِينَ
Ve iza tutlâ aleyhim âyâtunâ kâlû kad semi'nâ lev neşâu le kulnâ misle hâzâ in hâzâ illâ esâtîrul evvelîn(evvelîne).
ve iza tutlâ | : ve tilâvet edildiği, okunduğu zaman |
aleyhim | : onlara |
âyâtu-nâ | : âyetlerimiz |
kâlû | : dediler |
kad | : olmuştu |
semi’nâ | : biz işittik |
lev | : eğer, olsa |
neşâu | : dileriz |
le kul-nâ | : elbette biz söyledik (söylerdik) |
misle | : benzerini, onun gibi |
hâzâ | : bu |
in….. (illâ) | : ancak, sadece |
hâzâ | : bu |
in….. (illâ) | : ancak, sadece |
esâtîru el evvelîne | : evvelkilerin masalı (yazdıkları, satıra döktükleri asılsız şeyler) |
Diyanet İşleri = Onlara karşı âyetlerimiz okunduğu zaman, “Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara âyetlerimiz okunurken dediler ki: Duyduk, dilersek biz de buna benzer sözler söyleriz ve bu, eskilerin masallarından başka bir şey de değil.
Abdullah Parlıyan = Kendilerine her ne zaman ayetlerimiz okunsa, “Artık işittik, istesek şüphesiz biz kendimiz de bu tür sözler söyleyebiliriz, eskilerin masallarından başka birşey değildir bunlar” derlerdi.
Adem Uğur = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: "(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir."
Ahmed Hulusi = Ve onlara ayetlerimiz okunacağı zaman: «Artık işittik, dilesek bunun gibisini biz de söyleriz; bu eskilerin masallarından başka birşey değil!» diyorlardı.
Ahmet Tekin = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman:'Böyle şeyler işittik. İstesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu kesinlikle eskilerin masallarından ibaret' dediler.
Ahmet Varol = Onlara ayetlerimiz okunduğunda: 'Duyduk. İstesek bunun gibisini biz de söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir' derler.
Ali Bulaç = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; "İşittik" dediler. "İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerinden başkası değildir."
Ali Fikri Yavuz = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman: “- İşittik, istersek biz de bunun benzerini söyleriz! Bu eskilerin masallarından başka bir şey değildir!” diyorlardı.
Ali Ünal = Âyetlerimiz kendilerine okunduğu veya okunacağı zaman, “Biz, böyle şeyleri çok işittik; hem istesek, benzerlerini biz de söyleyebiliriz. Bunlar, eskilerin uydurması birtakım masal ve hurafelerden başka bir şey değil!” diye tepki verirler.
Bayraktar Bayraklı = Âyetlerimiz onlara okunduğu zaman dediler ki: “İşittik; istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.”
Bekir Sadak = Ayetlerimiz onlara okundugu zaman, «Isittik, isittik! Istesek biz de aynini soyleyebiliriz; bu sadece eskilerin masallaridir» derlerdi.
Celal Yıldırım = Âyetlerimiz onlara karşı okununca, «işittik, işittik, istersek bunun bir benzerini biz de söyleyebilirdik ; bu olsa olsa eskilerin masallarıdır!» derler.
Cemal Külünkoğlu = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman: “İşittik, istersek biz de bunun benzerini söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” demişlerdi.
Diyanet İşleri (eski) = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman ‘duyduk, istesek biz de bunun benzerini söyleyebiliriz. Bu sadece eskilerin masalları’ dediler.
Diyanet Vakfi = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: «(Evet) işittik, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleyebiliriz. Bu öncekilerin masallarından başka bir şey değildir.»
Edip Yüksel = Ayetlerimizi dinledikleri zaman, 'İşittik,' diyorlardı, 'İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onlara âyetlerimiz okunacağı zaman artık işittik, dilesek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsânelerinden başka bir şey değil diyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve onlara ayetlerimiz okunacağı zaman: «Artık işittik, dilesek bunun gibisini biz de söyleriz; bu eskilerin masallarından başka birşey değil!» diyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman, «işittik, dilersek bunun gibisini biz de söyleriz, bu, eskilerin efsanelerinden başka bir şey değildir» diyorlardı.
Gültekin Onan = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman "işittik" dediler. "İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu eskilerin efsanelerinden başkası değildir."
Harun Yıldırım = Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman: “İşittik, dilesek biz de bunun benzerini söyleriz. Bu ancak eskilerin masallarıdır.” demişlerdi.
Hasan Basri Çantay = Onlara âyetlerimiz okunurken şöyle dedilerdi: «İşitdik. Eğer dilersek biz de elbet bunun benzerini söyleriz! Bu, eskilerin masallarından barka (bir şey) değildir!».
Hayrat Neşriyat = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman da: 'Doğrusu işittik; eğer istesek elbette (biz de) bunun benzerini söyleriz. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir!' dediler.
İbni Kesir = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; işittik, istersek biz de bunun benzerini söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir, demişlerdi.
Kadri Çelik = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman, “Gerçekten işittik! İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz; bu sadece eskilerin masallarıdır” derlerdi.
Muhammed Esed = Ve kendilerine her ne zaman ayetlerimiz ulaştırılsa, "Biz (bütün bunları) önceden de işitmiştik," derlerdi, "istesek, şüphesiz, biz (kendimiz) de bu tür sözler düzebiliriz: eski zamanlara dair masallardan başka bir şey değil, bunlar!"
Mustafa İslamoğlu = Her ne zaman ayetlerimiz kendilerine iletilse derler ki: "Biz (bu tür sözleri) önceden de işitmiştik. İstesek buna benzer sözleri biz de düzüp koşabiliriz. Hem bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onlara âyetlerimiz okunduğu zaman dediler ki: «Artık işittik, eğer dileyecek olsak elbette bunun mislini biz de söyleyebiliriz. Bu evvelkilerin efsanelerinden başka birşey değildir.»
Ömer Öngüt = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman: “İşittik, istersek biz de benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir. ” derlerdi.
Şaban Piriş = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman ‘duyduk, istesek biz de bunun benzerini söyleyebiliriz. Bu sadece eskilerin masalları’ dediler.
Sadık Türkmen = (31-32) Onlara karşı ayetlerimiz okunduğu zaman; “Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” dediler. Hani onlar; “Ey Allahım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş, hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize çok acıklı bir azap getir” demişlerdi.
Seyyid Kutub = Onlara ayetlerimiz okununca «işittik, istesek biz de bunlar gibisini söyleyebiliriz, bunlar eskilerin masallarından başka bir şey değildirler» dediler.
Suat Yıldırım = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman: “İşittik, istersek biz de bunun benzerini söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” demişlerdi.
Süleyman Ateş = Onlara âyetlerimiz okunduğu zaman "İşittik" dediler, "İstesek, biz de bunun gibisini söyleriz. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir!"
Tefhim-ul Kuran = Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman: «İşittik» dediler. «İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerinden başkası değildir.»
Ümit Şimşek = Onlara âyetlerimiz okunduğunda, 'Bunu daha önce işitmiştik. İstesek biz de böyle şeyler söyleriz. Bu eskilerin efsanelerinden başka birşey değil' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk = Ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle derler: "Tamam, işittik. İstersek bunun gibisini elbette ki söyleriz; öncekilerin masallarından başka şey değil ki bu!"
İskender Ali Mihr = Ve âyetlerimiz onlara okunduğu zaman, “Biz işittik. Şâyet biz dileseydik, bunun gibisini elbette biz de söylerdik. Bu ise ancak evvelkilerin masalıdır.” dediler.
İlyas Yorulmaz = Onlara ayetlerimiz okunduğunda dediler ki “Elbette ki (okunan ayetleri) işittik, biz istersek bu işittiğimiz ayetlerin benzerini söyleyebiliriz. İşittiklerimiz yalnızca önceki toplumlardan aktarılan masallardır. ”