قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِلِقَاء اللّهِ حَتَّى إِذَا جَاءتْهُمُ السَّاعَةُ بَغْتَةً قَالُواْ يَا حَسْرَتَنَا عَلَى مَا فَرَّطْنَا فِيهَا وَهُمْ يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَى ظُهُورِهِمْ أَلاَ سَاء مَا يَزِرُونَ
Kad hasirallezîne kezzebû bi likâillâh(likâillâhi) hattâ izâ câethumus sâatu bagteten kâlû yâ hasratenâ alâ mâ farratnâ fîhâ ve hum yahmilûne evzârahum alâ zuhûrihim, e lâ sâe mâ yezirûn(yezirûne).
kad hasira | : hüsrana düştüler |
ellezîne | : o kimseler |
kezzebû | : yalanladılar |
bi likâi allâhi | : Allah’a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu Allah’a ulaştırmayı) |
hattâ, | : hatta, öyle ki |
izâ câet-hum | : onlara geldiği zaman |
es sâatu | : o saat, o vakit |
bagteten | : aniden, ansızın |
kâlû | : dediler |
yâ hasrate-nâ | : bize yazıklar olsun |
alâ mâ | : şey üzerine |
farratnâ | : günah işledik, aşırı gittik |
fî hâ | : orada |
ve hum | : ve onlar |
yahmilûne | : taşırlar |
evzâra-hum | : (onların) yükleri, (kendi ağırlıkları, günahları) |
alâ zuhûri-him | : sırtlarında |
e lâ sâe | : ne kötü değil mi, öyle değil mi? |
mâ yezirûne | : yüklendikleri şey |
Diyanet İşleri = Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara ansızın o saat (kıyamet) gelip çatınca, bütün günahlarını sırtlarına yüklenerek, “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize!” diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!
Abdulbaki Gölpınarlı = Gerçekten de ziyana uğramışlardır Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar. Nihâyet ansızın başlarına kıyâmet kopunca günahlarını sırtlarına yüklenirler de yaptığımız taşkınlıklardan dolayı yazıklar olsun bize derler; ne de kötü yüktür taşıdıkları yükler.
Abdullah Parlıyan = Kıyamet saati ansızın gelip çatıncaya ve “Yazıklar olsun bize ki, onu gözardı etmişiz” diye ağlayıp dövününceye kadar, Allah'a varacaklarını yalan sayanlar, gerçekten zarar ve ziyana uğrayanlardır. Çünkü, omuzlarında günahlarının yükünü taşıyacaklardır. Ah, o yüklenecekleri ağırlık ne kötüdür.
Adem Uğur = Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: "Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayı vah bize!" Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür!
Ahmed Hulusi = Allâh'a kavuşmayı (nefslerinin hakikatinin Allâh Esmâ'sı olduğunun farkındalığını yaşayacaklarını) yalanlayanlar gerçekten hüsrana uğradılar! Nihayet o saat (ölümü tatma süreci) ansızın kendilerine geldiğinde, suçlarının yükünü sırtlanmış olarak şöyle dediler: "Yazıklar olsun bize, dünyada ihmal ettiğimiz çalışmalar yüzünden düştüğümüz mahrumiyete!". Dikkat edin, yüklendikleri (vebal) ne kötüdür!
Ahmet Tekin = Diriltilerek Allah’ın huzurunda hesaba çekilmeyi mükâfat ve cezayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır, kıyametin kopacağı an ansızın gelince, 'Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!' derlerken, günahlarını da sırtlarına yüklenmiş haldedirler. Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
Ahmet Varol = Allah'a kavuşulacağını yalanlayanlar zarar etmişlerdir. Onlara kıyamet aniden gelince, günahlarını sırtlarında taşır halde: 'Dünyada ettiğimiz kusurlardan dolayı yazık bize!' derler. Dikkat edin, taşıdıkları şey ne kadar da kötüdür!
Ali Bulaç = Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize..." derler. Dikkat edin, o işleyip yüklendikleri ne kötüdür.
Ali Fikri Yavuz = Kıyamet saati ansızın gelip çatıncaya ve “Yazıklar olsun bize ki, onu gözardı etmişiz” diye ağlayıp dövününceye kadar, Allah'a varacaklarını yalan sayanlar, gerçekten zarar ve ziyana uğrayanlardır. Çünkü, omuzlarında günahlarının yükünü taşıyacaklardır. Ah, o yüklenecekleri ağırlık ne kötüdür.
Ali Ünal = Andolsun, bir gün Allah ile karşı karşıya geleceklerini yalan ve uydurma sayanlar kaybettiler. (Daha Allah’a mülâki olmadan) Kıyamet ansızın başlarına geliverince, sırtlarına yükledikleri suç ve günah yükleri altında “Eyvah, eyvahlar olsun bize! Bu an hiç gelmeyecek sanmıştık; ah, ne günahlar işledik!” diye haykırıp dövüneceklerdir. Gerçekten ne de kötü yükler yükleniyorlar!
Bayraktar Bayraklı = Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten ziyana uğradılar. Nihayet onlara kıyamet vakti ansızın gelip çatınca onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: “Dünyada iyi amelleri terk etmemizden dolayı vay halimize!” Dikkat ediniz! Taşıdıkları şey ne kötüdür!
Bekir Sadak = Allah'a kavusmayi yalanlayanlar dogrusu kaybedenlerdir ki kiyamet saati onlara ansizin gelince, agirliklarini arkalarina yuklenerek, «Dunyada isledigimiz buyuk kusurlardan oturu yaziklar olsun bize» derler. Dikkat edin, yuklendikleri seyler ne kotudr!
Celal Yıldırım = Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten ziyanda kaldılar; tâ ki Kıyametin kopuşu ansızın kendilerine gelince, günah ve veballerinin ağırlıklarını sırtlarına yüklendikleri halde, dünyadaki noksanlık ve kusurlarımızdan dolayı ah, yazıklar olsun bize I diyecekler. Ne kötüdür o yüklendikleri şey!
Cemal Külünkoğlu = Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar gerçekten kaybetmişlerdir. Nihayet kıyamet ansızın gelip çattığı zaman; yüklerini sırtlarına yüklenerek: “Orada yaptığımız eksiklerden dolayı yazıklar olsun bize!” diyecekler. Dikkat edin, o yüklenip taşıdıkları şeyler ne kötüdür!
Diyanet İşleri (eski) = Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar doğrusu kaybedenlerdir ki kıyamet saati onlara ansızın gelince, ağırlıklarını arkalarına yüklenerek, 'Dünyada işlediğimiz büyük kusurlardan ötürü yazıklar olsun bize' derler. Dikkat edin, yüklendikleri şeyler ne kötüdür!
Diyanet Vakfi = Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca, onlar, günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: «Dünyada iyi amelleri terketmemizden dolayı vah bize!» Dikkat edin, yüklendikleri şey ne kötüdür!
Edip Yüksel = Kaybedenler, ALLAH ile karşılaşmayı yalanlayanlardır. O an (dünyanın sonu) kendilerini ansızın yakalayınca, günah yüklerini sırtlarında taşıyarak, 'Oradaki hayatımızı boşa harcamamızdan ötürü vay halimize,' diyecekler. Yüklendikleri şey ne de kötü!
Elmalılı Hamdi Yazır = hakikat hüsranda kaldı o: Allahın karşısına çıkacaklarını inkâr eden kimseler ki nihayet saat gelib ansızın kendilerini bastırıverince «eyvah! hayatta yaptığımız taksırlerden dolayı hasretlerimize bak» derler o dem ki bütün veballerini sırtlarına yüklenmiş götürüyorlardır, bak ki ne fena yükler götürüyorlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah'ın karşısına çıkacaklarını inkar eden kimseler gerçekten hüsrana uğramıştır. Nihayet kıyamet günü gelip ansızın kendilerini bastırıverince: «Hayatta yaptığımız hatalardan dolayı vah bize!» derler; o an ki, günahlarını sırtlanmış götürüyorlardır. Bak ne kötü yükler götürüyorlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramışlardır. Kıyamet günü ansızın gelince onlar, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: «Dünyada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!» Bakın yüklendikleri günah ne kötüdür!
Gültekin Onan = Tanrı'ya kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yükleyerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize..." derler. Dikkat edin, o işleyip yüklendikleri ne kötüdür.
Harun Yıldırım = Allah’a kavuşmayı yalanlayanlar muhakkak ki hüsrana uğramışlardır. Nihayet o an onlara ansızın geliverince günahlarını sırtlarına yüklenerek: “Orada yaptığımız kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!” diyeceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri ne kötüdür...
Hasan Basri Çantay = Allahın huzuruna çıkmayı yalan sayanlar gerçek en büyük ziyana uğramışdır. Nihayet kendilerine ansızın kıyamet günü çatdığı zaman, onlar (günâh) yüklerini sırtlarının üstüne yükleyerek, demişler (diyecekler) ki: «orada (Hayatda) yapdığımız taksirlerden dolayı eyvah bize!.. Dikkat edin, ne kötüdür o yüklenib taşıyacakları şeyler!
Hayrat Neşriyat = Allah’ın huzûruna çıkmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrâna uğramışlardır. Nihâyet kıyâmet onlara ansızın geldiği zaman, onlar günahlarını sırtlarına yüklenerek: 'Orada (dünyada) ihmâl ettiğimiz şeylerden dolayı bize yazıklar olsun!' diyeceklerdir. Dikkat edin, yüklenmekte oldukları şeyler ne kötüdür!
İbni Kesir = Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar; gerçekten kaybetmişlerdir. Nihayet kıyamet ansızın gelip çattığı zaman; yüklerini sırtlarına yüklenerek: Orada yaptığımız eksiklerden dolayı yazıklar olsun bize, derler. Dikkat edin, ne kötüdür yüklendikleri şeyler.
Kadri Çelik = Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Nihayet kıyamet ansızın onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek, “Onda (dünyada) yaptığımız kusurlardan dolayı vah olsun bize!” derler. Dikkat edin, o yüklendikleri şey pek de kötüdür!
Muhammed Esed = Kıyamet Saati ansızın gelip çatıncaya (ve) "Yazıklar olsun bize ki onu gözardı etmişiz!" diye ağlaşıp dövününceye kadar Allaha varacaklarını inkar edenler gerçekten hüsrana uğrayanlardır, çünkü omuzlarında günahlarının yükünü taşıyacaklardır: Ah, o yüklenecekleri (ağırlık) ne kötüdür!
Mustafa İslamoğlu = Doğrusu, Allah'a kavuşacaklarını yalanlayanlar hüsrana uğrayacaklar. Kıyamet Saati ansızın geliverdiğinde, günahlarının yükünü sırtlarında taşır bir halde diyecekler ki: "Ondan mahrum kaldığımız için yazıklar olsun bize!" Ah, o yüklendikleri şey ne fenadır!
Ömer Nasuhi Bilmen = Allah Teâlâ'nın huzuruna çıkacaklarını kendilerine ansızın Kıyamet gelinceye kadar inkâr eden kimseler, muhakkak hüsrâna uğramışlardır. Onlar bütün veballerini sırtlarına yüklenmiş oldukları halde, «Eyvah bizlere, orada yaptığımız kusurlardan dolayı,» diyeceklerdir. Dikkat ediniz! Onların yüklenip taşıyacakları şeyler ne kadar kötü!
Ömer Öngüt = Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramışlardır. Kıyamet vakti onlara ansızın gelip çatınca, günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak şöyle derler: “Dünyada yaptığımız kusurlardan (iyi amelleri terketmemizden) ötürü yazıklar olsun bize!” Dikkat edin, yüklendikleri şeyler ne kötüdür!
Şaban Piriş = Allah ile karşılaşmayı yalanlayanlar hüsrana uğramışlardır. Kıyamet ansızın onların başına geldiği zaman “dünyada işlediğimiz kusurlardan dolayı yazıklar olsun bize!” derler, sırtlarında da günahlarını taşırlar. Dikkat edin, taşıdıkları ne kötüdür.
Sadık Türkmen = GERÇEKTEN; Allah ile karşılaşmayı yalanlayan kimseler hüsrana uğradılar. Nihayet, o saat ansızın kendilerine geldiği zaman; “Orada, aşırı giderek günah işlememizden dolayı yazıklar olsun bize” dediler. Günahlarını sırtlarına yüklenmiş olarak! Dikkat edin; yüklenip taşıdıkları şeyler, ne kötüdür!
Seyyid Kutub = Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten mahvolmuşlardır. Sonunda Kıyamet günü ansızın gelip çatınca sırtlarında taşıdıkları günah yükü altında «Eyvah, dünyada kaçırdığımız fırsatlara!» derler. Hey, sırtlarında taşıdıkları o yük, ne kötü bir yüktür!
Suat Yıldırım = Allah’a kavuşmayı yalan sayanlar, gerçekten en büyük hüsrana uğramışlardır. Nihayet kıyamet saati kendilerini bastırıverince onlar, günah yüklerini sırtlarına yüklenerek: "Eyvah! Dünyada işlediğimiz kusurlarımızdan dolayı yazıklar olsun bize!" diyecekler. Dikkat edin: Ne fena yükler götürüyorlar!
Süleyman Ateş = Allâh'ın huzûruna çıkmayı yalanlayanlar, gerçekten ziyana uğradı(lar). Nihâyet kendilerine ansızın o sâ'at gelip çatınca, günâhlarını sırtlarına yüklenmiş olarak: "Hayâtta (iyi işler yapmaktan) geri kalıp günâh işlememizden ötürü vah bize!" dediler. Bakın, ne kötü şeyler yüklenip taşıyorlar!
Tefhim-ul Kuran = Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öyleki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: «Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar bize...» derler. Dikkat edin, o işleyip yüklendikleri ne kötüdür.
Ümit Şimşek = Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar gerçekten hüsrana düşmüşlerdir. Kıyamet âniden başlarına kopuverdiğinde, 'Dünyadaki ihmalimiz yüzünden yazıklar olsun bize!' derler. Günahlarını ise sırtlarına yüklenmişlerdir. Ne kötü birşeydir o yüklendikleri!
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'ın huzuruna varmayı yalanlayanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. Sonunda o saat ansızın kendilerine gelip çatınca, sırtlarında günahlarını taşır bir halde şöyle demişlerdir: "Dünya hayatında düşdüğümüz aşırılıklardan dolayı vay hasretimize!" Dikkat edin! Ne kötü şeylerdir taşıyıp durdukları.
İskender Ali Mihr = Allah’a mülâki olmayı (ölmeden evvel, dünya hayatını yaşarken ruhunu Allah’a ulaştırmayı) yalanlayan kimseler hüsrana düştüler. O saat aniden onlara gelince, sırtlarında yüklerini taşıyarak: “Orada (dünyada) aşırı gittiğimiz şeyler üzerine (günahlar sebebiyle) bize yazıklar olsun.” dediler. Yüklendikleri şey ne kötü, (öyle) değil mi?
İlyas Yorulmaz = Böylece Rablerine kavuşmayı yalanlayanlar hayal kırıklığına uğramışlardır. Onlara kıyamet saati ansızın geldiğinde, yükleri sırtlarında sarılmış olarak gelirler ve “Allah’ın uyarılarını umursamadığımız için bize yazıklar olsun” derler. Taşıdıkları şeyler ne kadar kötü.