وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَدِينَةِ امْرَأَةُ الْعَزِيزِ تُرَاوِدُ فَتَاهَا عَن نَّفْسِهِ قَدْ شَغَفَهَا حُبًّا إِنَّا لَنَرَاهَا فِي ضَلاَلٍ مُّبِينٍ
Ve kâle nisvetun fîl medînetimraetul azîzi turâvidu fetâhâ an nefsihî, kad şegafehâ hubbâ(hubben), innâ le nerâhâ fî dalâlin mubîn(mubînin).
ve kâle | : ve dedi |
nisvetun | : kadınlar |
fî el medîneti | : şehirde |
imraetu el azîzi | : azîzin (vezirin) hanımı |
turâvidu | : elde etmek istiyor |
fetâhâ | : onun emrinde olan (kölesi) genç delikanlı |
an nefsi-hî | : onun nefsinden |
kad | : olmuş |
şegafe-hâ | : onun kalbine işlemiş |
hubben | : sevgi, aşk |
innâ | : muhakkak biz |
le nerâ-hâ | : gerçekten onu görüyoruz |
fî dalâlin | : bir sapıklık içinde |
mubînin | : apaçık |
Diyanet İşleri = Şehirde birtakım kadınlar, “Aziz’in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şehirdeki kadınlar, azîzin karısı, kölesinden murât almak istemiş, sevgi, bütün kalbini kaplamış, görüyoruz ki o, apaçık bir sapıklıkta dediler.
Abdullah Parlıyan = Şehirde olayı duyan bir takım kadınlar birbirleriyle: “Azizin karısı, genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış, kölesine olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş; doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” diye dedikodu yapıyorlardı.
Adem Uğur = Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusufun sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
Ahmed Hulusi = O şehirdeki kadınlar arasında yayıldı: "Aziyz'in karısı hizmetlisini ayartmak istemiş! Yusuf'un muhabbeti kalbinin içine işlemiş! Apaçık sapıklık içinde görüyoruz onu!"
Ahmet Tekin = Şehirdeki kadınlar fikir birliği etmişçesine:'Şu devletlü vezirin karısı, genç kölesine, sık sık yakınlık gösterip hile yaparak sahip olmaya kalkışıyormuş. Yûsuf’un sevdası onun yüreğini yakıp kavuruyormuş. Kadını açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz.' dediler.
Ahmet Varol = Şehirde birtakım kadınlar: 'Azizin hanımı kendi uşağının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Sevgi onun bağrını yakmış. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz' dediler.
Ali Bulaç = Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.
Ali Fikri Yavuz = Şehirdeki bir takım kadınlar da dediler ki: “- Vezir’in karısı, delikanlısının nefsine yaklaşmak istiyormuş. Ona olan aşkı, kalbinin içine nüfuz etmiş. O hanımı görüyoruz ki, çıldırmış besbelli...
Ali Ünal = Şehirde birtakım kadınlar, “Duydunuz mu?” diyerek dedikoduya başladılar: “Vezirin hanımı, uşağına gönlünü kaptırmış. Sevda ateşi bağrını yakmış; kadın çıldırmış besbelli. Doğrusu bunu ona yakıştıramıyoruz!”
Bayraktar Bayraklı = Şehirde bazı kadınlar şöyle dedikodu yapmaya başladılar: “Azizin karısı genç uşağının nefsinden gönlünü eğlendirmek istemiş. Aşktan yüreğinin zarı delinmiş. Biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz.”
Bekir Sadak = µehirde bir takim kadinlar: «Vezirin karisi kolesinin olmak istiyormus; sevgisi bagrini yakmis; dogrusu onun besbelli sapitmis oldugunu goruyoruz.» dediler.
Celal Yıldırım = Şehirde (olayı duyan soylu) kadınlar, «Aziz (vezir)in karısı delikanlısıyla ilişki kurmak için onu kendine davet ediyormuş; ona olan aşkı yüreğinin derinliğine işlemiş. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz» diye (dedikodu yapmışlardı).
Cemal Külünkoğlu = Şehirde birtakım kadınlar: “Aziz'in karısı, (hizmetçisi olan) genç (delikanlı) kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış. Öyle ki Yusuf'un sevdası onun kalbine işlemiş. Doğrusu biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = Şehirde bir takım kadınlar: 'Vezirin karısı kölesinin olmak istiyormuş; sevgisi bağrını yakmış; doğrusu onun besbelli sapıtmış olduğunu görüyoruz.' dediler.
Diyanet Vakfi = Şehirdeki bazı kadınlar dediler ki: Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; Yusuf'un sevdası onun kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapıklık içinde görüyoruz.
Edip Yüksel = Şehirde bir takım kadınlar: 'Valinin karısı hizmetçisini baştan çıkarmaya çalışıyor,' dediler, 'Ona çılgıncasına aşık. Onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Şehirde bir takım kadınlar da Azîzin karısı, dediler: delikanlısının nefsinden murad isteyormuş ona aşkından yüreğinin zarı çatlamış, karı bes belli çıldırmış
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şehirdeki bir takım kadınlar da: «Azizin karısı delikanlısının nefsinden murat istiyormuş (onunla birlikte olmak istiyormuş), onun aşkından yüreğinin zarı çatlamış; karı besbelli çıldırmış!» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Şehirde bazı kadınlar da «Azizin karısı, delikanlısından murad almaya kalkmış, sevgi yüreğini yakıp kavuruyormuş, görüyoruz ki, kadın çıldırmış besbelli...» dediler.
Gültekin Onan = Şehirde (birtakım) kadınlar: "Aziz (Vezir)'in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz" dedi.
Harun Yıldırım = Şehirde kadınlar: “Aziz’in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz onu gerçekten apaçık bir şaşkınlık içinde görüyoruz.” dediler.
Hasan Basri Çantay = Şehirdeki bir kısım kadınlar: «Azîzin karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş. Sevgi, yüreğinin zarına işlemiş! Görüyoruz ki o, muhakkak apaçık bir sapıklıkdadır» dedi (ler).
Hayrat Neşriyat = Şehirdeki birtakım kadınlar ise dedi ki: 'Vezîrin karısı, delikanlısının nefsinden murâd almak istiyormuş. Doğrusu (ona duyduğu) aşk, kalbine işlemiş. Muhakkak ki biz, onu apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz.'
İbni Kesir = Şehirde bir takım kadınlar dediler ki: Aziz'in karısı delikanlısını kendine ram etmek istiyormuş, sevgisi bağrını yakmış. Görüyoruz ki; o, apaçık bir sapıklıktadır.
Kadri Çelik = Şehirde bir takım (sosyete) kadınlar, (kışkırtmak için), “Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murat almak istiyormuş; (adeta) delikanlının sevgisi kalp perdesini yırtıp yüreğine sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görmekteyiz” dediler.
Muhammed Esed = Ve şehirde kadınlar (birbirleriyle): "Falan kişizadenin karısı genç kölesinin gönlünü çelmeye kalkmış!" diye dedikodu etmeye başladılar, "Tutkudan yüreği paralanmış kadının; doğrusu, açıkça yoldan çıkmış biri olarak görüyoruz onu!"
Mustafa İslamoğlu = Ve şehirde hanımlar (birbirine şöyle) dedi: "Malum yöneticinin karısı genç hizmetçisini baştan çıkarmaya yeltenmiş. Besbelli ki tutku kadının yüreğine işlemiş. Bakın: bizim onun hakkındaki düşüncemiz işi iyice azıttığı yönündedir."
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve şehirdeki birtakım kadınlar dedi ki: «Azîz'in refikası, genç kölesinin nefsinden muradını almak istiyormuş. Muhakkak ki, onun yüreğini kaplayan ince deriyi bir sevgi parçalamış. Şüphe yok ki, biz onu elbette bir apaçık sapıklık içinde görüyoruz.»
Ömer Öngüt = Şehirde bazı kadınlar dediler ki: “Vezirin karısı, delikanlının nefsinden murad almak, onu kendisine râm etmek istiyormuş. Yusuf'un sevgisi Züleyha'nın kalbini zar gibi kaplamış. Biz onu gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz. ”
Şaban Piriş = Şehirde bazı kadınlar: -Vezirin karısı, kölesiyle beraber olmak istiyormuş, onun sevdası bağrını delmiş. Biz, onu açıkça sapıtmış görüyoruz, dediler.
Sadık Türkmen = Ve şehirde birtakım kadınlar dediler ki: “Aziz’in/Vezir’in hanımı, uşağına/kölesine/hizmetlisine kur yapmış. Sevda onu yakmış kavurmuş! Doğrusu biz onu apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz.”
Seyyid Kutub = Şehirdeki birtakım kadınlar «Başbakanın karısı, kölesini yatağına çağırmış; delikanlının aşkı iliklerine işlemiş; anlaşılan (gördüğümüz o ki), iyice sapıtmış» dediler.
Suat Yıldırım = Şehirde birtakım kadınlar: "Duydunuz mu?" dediler: "Vezirin hanımı uşağına gönlünü kaptırmış, ondan kâm almak istemiş! Sevda ateşi bağrını yakmış. Kadın besbelli çıldırmış!"
Süleyman Ateş = Şehirde birtakım kadınlar: Vezir'in karısı, uşağının nefsinden murâd almak istemiş! Sevda, onun bağrını yakmış! Biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz!" dediler.
Tefhim-ul Kuran = Şehirde (birtakım) kadınlar: «Aziz (Vezir') in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görmekteyiz.» dedi.
Ümit Şimşek = Şehirdeki kadınlar 'Azizin hanımı genç kölesinden kâm almak istemiş,' dediler. 'Besbelli onun aşkı yüreğine işlemiş. Görüyoruz ki kadın iyice şaşırmış.'
Yaşar Nuri Öztürk = Şehirde bazı kadınlar şöyle konuştular: "Azîz'in karısı genç uşağının nefsinden gönlünü eğlendirmek istemiş. Aşktan yüreğinin zarı delinmiş. Öyle anlıyoruz ki, kadın tam bir çılgınlığa düşmüş."
İskender Ali Mihr = Şehirdeki kadınlar: “Azîzin (vezirin) hanımı, onun (emrinde) olan (kölesi) genç delikanlıyı elde etmek istiyor. Aşk onun kalbine işlemiş. Biz, gerçekten onu apaçık bir sapıklıkta görüyoruz.” dedi(ler).
İlyas Yorulmaz = Şehirdeki kadınlar (kendi aralarında) “Azizin karısı, hizmetçi gençlerden birisini arzulamış, sevgisinden dolayı ona gönlü kaymış. Biz o kadını açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz” demişlerdi.