وَلَا أَنتُمْ عَابِدُونَ مَا أَعْبُدُ
Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud(a’budu).
ve lâ entum | : ve siz değilsiniz |
âbidûne | : kul olanlar, tapanlar |
mâ a’budu | : benim kul olduğuma |
Diyanet İşleri = “Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve siz de tapmazsınız benim taptığıma.
Abdullah Parlıyan = Siz de zaten benim ibadet etmekte olduğum Allah'a kulluk yapıyor değilsiniz ve yapmazsınız da.
Adem Uğur = Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz.
Ahmed Hulusi = "Siz de benim ibadet ettiğime abidler (ibadet eden kullar) değilsiniz. "
Ahmet Tekin = 'Siz de benim ilâh tanıdığım, candan müslüman olarak kendisine, şeriatına bağlandığım, saygıyla kulluk ve ibadete devam ettiğim hak mâbuda kulluk ve ibadet etmiyorsunuz, benim boyun eğdiğim şeriata bağlanmıyorsunuz.'
Ahmet Varol = Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.
Ali Bulaç = "Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz."
Ali Fikri Yavuz = Siz de, benim ibadet etmekte olduğuma (Allah’a) ibadet ediciler değilsiniz.
Ali Ünal = “Siz de zaten Benim ibadet ettiğime ibadet edenler değilsiniz, edecek de değilsiniz.
Bayraktar Bayraklı = (1-5) De ki: Ey kâfirler! Sizin taptıklarınıza ben tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. [816] [817]
Bekir Sadak = «Benim taptigima da sizler tapmazsiniz.»
Celal Yıldırım = Benim taptığıma da sizler tapıcılar değilsiniz.
Cemal Külünkoğlu = (1-3) (Resulüm!) De ki: “Ey inkârcılar! Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem (tapmam)! (Yaptıklarınıza bakılırsa anlaşılıyor ki) siz de benim ibadet ettiğime kulluk edecek değilsiniz.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.'
Diyanet Vakfi = Siz de benim taptığıma tapmıyorsunuz.
Edip Yüksel = 'Siz de benim taptığıma tapmazsınız.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Siz de tapanlardan değilsiniz benim ma'buduma
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz.
Gültekin Onan = "Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz."
Harun Yıldırım = “Siz de ibadet ettiğime ibadet etmezsiniz.”
Hasan Basri Çantay = «Benim (kendisine) ibâdet (de devam) edeceğime de siz kulluk ediciler değilsiniz».
Hayrat Neşriyat = 'Siz de (benim) ibâdet etmekte olduğum (Allah)’a ibâdet ediciler değilsiniz!'
İbni Kesir = Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.
Kadri Çelik = “Benim taptığıma da siz tapacak değilsiniz.”
Muhammed Esed = siz de tapmazsınız benim taptığıma.
Mustafa İslamoğlu = siz de benim kul olduğuma kulluk edecek değilsiniz!
Ömer Nasuhi Bilmen = «Siz de benim ibadet ettiğime ibadet ediciler değilsiniz.»
Ömer Öngüt = Benim taptığıma da siz tapmazsınız.
Şaban Piriş = Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edenler değilsiniz.
Sadık Türkmen = Siz de ibadet etmezsiniz, benim ibadet ettiğime.
Seyyid Kutub = Siz de benim taptığıma tapmazsınız.
Suat Yıldırım = Siz de benim ibadet ettiğime ibadet etmiyorsunuz.
Süleyman Ateş = Siz de benim yaptığım ibâdeti yapmazsınız.
Tefhim-ul Kuran = «Benim taptığıma da siz tapacak değilsiniz.»
Ümit Şimşek = Benim taptığıma da siz tapacak değilsiniz.
Yaşar Nuri Öztürk = Siz de ibadet etmezsiniz benim ibadet ettiğime.
İskender Ali Mihr = Ve siz, benim kul olduğuma (Allah’a) kul olacak değilsiniz.
İlyas Yorulmaz = “Sizde benim kulluk ettiğime, kulluk ediciler değilsiniz. ”