هَذَا كِتَابُنَا يَنطِقُ عَلَيْكُم بِالْحَقِّ إِنَّا كُنَّا نَسْتَنسِخُ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Hâzâ kitâbunâ yentıku aleykum bil hakk(hakkı), innâ kunnâ nestensihu mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
hâzâ | : bu |
kitâbu-nâ | : kitabımız |
yentiku | : nutuk verir, söyler |
aleykum | : size |
bi el hakkı | : hak ile |
innâ | : muhakkak ki biz |
kunnâ nestensihu | : tensih ediyorduk, yazdırıyorduk |
mâ | : şey(ler) |
kuntum | : siz oldunuz |
ta’melûne | : yapıyorsunuz |
Diyanet İşleri = İşte kitabımız, size karşı gerçeği söylüyor. Çünkü biz yapmakta olduklarınızı kaydediyorduk.
Abdulbaki Gölpınarlı = Bu kitabımız, size gerçeği söyler; şüphe yok ki biz, ne yaptıysanız hepsini yazdırmışızdır.
Abdullah Parlıyan = İşte bu bizim kayıtlarımız, sizinle ilgili herşeyi bütün açıklığıyla ortaya serer. Çünkü dünyada iken yaptığınız herşeyi kayda geçirmiştik.
Adem Uğur = Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.
Ahmed Hulusi = İşte bilgimiz! Size Hak olarak dilleniyor. . . Biz yaptıklarınızı kaydediyorduk! (Hafızalıyorduk - varlıktaki evrensel hafıza - memory. )
Ahmet Tekin = 'İşte tuttuğumuz sicil, amel defteri. Yüzünüze karşı hakkı, doğruyu söylüyor.' Biz, sizin bütün yaptıklarınızı en ince detayına kadar kaydediyorduk.
Ahmet Varol = 'Bu, size karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz biz sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk.
Ali Bulaç = "Bu bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yaptıklarınızı yazıyorduk."
Ali Fikri Yavuz = İşte (içine amellerinizi yazdırdığımız) kitabımız! Yüzünüze karşı hakkı söyliyor; çünkü sizin taptıklarınızı hep (meleklere) yazdırıyorduk.
Ali Ünal = “İşte, bütün yaptıklarınızı kaydettiğimiz ve size sadece gerçekleri söyleyen defterimiz. Dünyada iken her ne yapıyor idiyseniz, Biz onun bir kopyasını alıyorduk.”
Bayraktar Bayraklı = İşte, kitabımız size gerçeği söylüyor. Şüphesiz biz sizin yaptıklarınızı yazdırmıştık.
Bekir Sadak = «Bu kitabimiz gercekten sizin aleyhinize konusur. Biz yaptiklarinizi suphesiz bir bir kaydediyorduk.»
Celal Yıldırım = İşte bu kitabımız size karşı hakkı söyler; çünkü gerçekten biz sizin işlediklerinizi yazdırdık.
Cemal Külünkoğlu = Bu bizim kayıtlarımız, sizinle ilgili her şeyi bütün gerçekliğiyle anlatır. Çünkü yaptığınız her şeyi (bütün detayıyla) kaydediyorduk.
Diyanet İşleri (eski) = 'Bu kitabımız gerçekten sizin aleyhinize konuşur. Biz yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyorduk.'
Diyanet Vakfi = «Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.»
Edip Yüksel = 'Bu kitabımız size karşı gerçeği konuşmaktadır. Çünkü biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.'
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte kitabımız, yüzünüze karşı hakkı söylüyor, çünkü biz sizin yaptıklarınızı hep istinsah ediyorduk
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk / yaptıklarınızı kaydediyorduk.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte kitabımız, yüzünüze karşı hakkı söylüyor, çünkü biz sizin yaptıklarnızı hep kaydediyorduk.» (denir).
Gültekin Onan = "Bu bizim kitabımızdır, sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yaptıklarınızı yazıyorduk."
Harun Yıldırım = “Bu bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yaptıklarınızı yazdırıyorduk.”
Hasan Basri Çantay = «Karşınızda hakkı söyleyib duran bu (kitab), bizim kitâbımızdır. Şübhe yok ki neler yapıyor idiyseniz biz (hepsini meleklere) yazdırıyorduk».
Hayrat Neşriyat = 'Bu, size karşı hakkı söyleyen (aleyhinize şâhidlik eden) kitâbımızdır. Şübhesiz ki biz, yapmakta olduğunuz şeyleri yazıyorduk.'
İbni Kesir = Bu kitablarımız sizin aleyhinize hak ile konuşuyor. Şüphesiz Biz, yaptıklarınızı bir bir kaydediyorduk.
Kadri Çelik = “Bu bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yapmakta olduklarınızı asıl nüshası üzerinden kaydediyorduk.”
Muhammed Esed = Bu bizim kayıtlarımız, sizinle ilgili her şeyi bütün gerçekliğiyle anlatır çünkü yaptığınız her şeyi kayda geçirtmiştik!"
Mustafa İslamoğlu = İşte bunlar Bizdeki kayıtlar; aleyhinize (de) olsa tüm gerçeği size o anlatır: çünkü Biz, yaptığınız her şeyi vaktiyle kayda geçirmiştik."
Ömer Nasuhi Bilmen = İşte bu, Bizim kitabımızdır. Size karşı hak ile söylüyor. Şüphe yok ki, Biz sizin neler işler olduklarınızı yazdırmıştık.
Ömer Öngüt = Bu bizim kitabımızdır, sizin aleyhinizde gerçeği söylüyor. Çünkü biz bütün yaptıklarınızı kaydediyorduk.
Şaban Piriş = Bu kitabımız gerçekten sizin aleyhinizde konuşuyor. Biz, yaptıklarınızı şüphesiz bir bir kaydediyorduk.
Sadık Türkmen = “işte (içinde tüm bilgilerinizi tuttuğumuz) kitabımız! Sizin aleyhinizde gerçeği konuşuyor. Çünkü Biz, yaptıklarınızı kaydediyorduk.”
Seyyid Kutub = İşte kitabımız aleyhinize konuşuyor, gerçeği söylüyor. Çünkü biz yaptıklarınızı yazıyorduk..
Suat Yıldırım = İşte karşınızda sadece gerçekleri dile getiren defterimiz. Biz sizin yaptığınız her işi bir yere kaydediyorduk.
Süleyman Ateş = "İşte Kitabımız, aleyhinize gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yaptıklarınızı yazıyorduk."
Tefhim-ul Kuran = «Bu bizim kitabımızdır; sizin aleyhinizde hak ile konuşuyor. Gerçekten biz, sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk.»
Ümit Şimşek = İşte bu size gerçeği söyleyen kitabımızdır. Biz sizin bütün yaptıklarınızı kaydediyorduk.
Yaşar Nuri Öztürk = Bu bizim kitabımız, karşınızda gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yapıp ettiklerinizin kopyasını çıkarıyorduk / yaptıklarınızı kaydediyorduk.
İskender Ali Mihr = İşte bu Bizim Kitabımız ki, size hakkı söyler. Muhakkak ki Biz, yapmış olduğunuz şeyleri tensih ediyorduk (hayat filmine kaydettiriyorduk).
İlyas Yorulmaz = Bizim bu tuttuğumuz kayıtlar size yalnızca gerçek doğruları konuşarak “Şüphesiz biz yalnızca sizin yaptıklarınızı kaydediyoruz” derler.