الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ طُوبَى لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ
Ellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti tûbâ lehum ve husnu meâb(meâbin).
ellezîne âmenû | : âmenû olan kimseler |
ve amilû es sâlihâti | : ve salih amel işleyenler |
tûbâ | : çok güzel, en güzel, ne hoş, gözü aydın, ne mutlu |
lehum | : onlar için, onlara |
ve husnu | : ve en güzeli |
meâbin | : sığınak |
Diyanet İşleri = İnanan ve salih amel işleyenler için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince: Kutluluk da onlara, dönüp varılacak güzel yurt da.
Abdullah Parlıyan = Evet imana erişen, dürüst ve erdemli davranan o kimseler ki, kendileri için bu dünyada huzurlu bir hayat, ahirette de varılacak yerlerin en güzeli ayrılmıştır.
Adem Uğur = İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir.
Ahmed Hulusi = İman edip imanın gereğini yaşayanlar var ya, onlara Tûba (cennet ağacı) ve hakikatlerindekini yaşamanın güzellikleri vardır.
Ahmet Tekin = İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanlara, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere ne mutlu! Varacakları yer de ne güzel bir yerdir.
Ahmet Varol = İman edip salih ameller işleyenler, mutluluk ve arılacak yerin güzeli onlaradır.
Ali Bulaç = İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).
Ali Fikri Yavuz = İman edip de sâlih ameller işliyenler (var ya), ne mutlu onlara! Ahirette güzel barınak da onların!
Ali Ünal = Onlar ki, iman ettiler ve imanlarının gerektirdiği istikamette sağlam, doğru, yerinde ve ıslaha yönelik işler yaptılar: Ne mutlu onlara ve sonunda varılacak güzel yer de onlar içindir.
Bayraktar Bayraklı = İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir.
Bekir Sadak = Inanan ve yararli is iyleyen kimseler icin hos bir hayat ve donulecek guzel bir yer vardir.
Celal Yıldırım = İmân ettikten sonra güzel ve yararlı amellerde bulunanlara müjde ve mutluluk; bir de dönülecek güzel bir yer var!
Cemal Külünkoğlu = İman ettikten sonra güzel ve yararlı amellerde bulunanlara ne mutlu! Varacakları yer de ne güzeldir!
Diyanet İşleri (eski) = İnanan ve yararlı iş işleyen kimseler için hoş bir hayat ve dönülecek güzel bir yer vardır.
Diyanet Vakfi = İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir.
Edip Yüksel = İnanıp erdemli bir hayat sürenler için müjde ve en güzel dönüş yeri vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Onlar ki iyman etmişlerdir ve salih ameller işlemektedirler, ne hoş, tubâ onların, istikbal güzelliği onların
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onlar ki iman etmiş ve iyi işler istemektedirler; ne hoş mutluluk onların, istikbal güzelliği de onların!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar ki, iman etmişler ve salih ameller işlemişlerdir, ne mutlu onlara, varacakları yer de ne güzeldir!
Gültekin Onan = İnanıp salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Dönüş yerinin (meab) güzeli (onlarındır).
Harun Yıldırım = İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir.
Hasan Basri Çantay = Îman edib de güzel işler (hareketler ve ibâdetler) yapanlar: Ne mutlu onlara! (Nihayet) dönüb gidilecek güzel yurd da (onların).
Hayrat Neşriyat = Îmân edip sâlih ameller işleyenlere ne mutlu! Varılacak güzel yer de onlar içindir.
İbni Kesir = İnanmış olup salih ameller işleyenler için, hoş bir hayat ve güzel bir gelecek vardır.
Kadri Çelik = İman edip salih amellerde bulunanlar (var ya), güzel bir hayat (tuba) ve dönülecek güzel bir yer de onlarındır.
Muhammed Esed = (Evet,) imana erişen ve dürüst ve erdemli davranan o kimseler ki, kendileri için (bu dünyada) huzurlu bir hayat, (ahirette de) varılacak yerlerin en güzeli ayırılmıştır!"
Mustafa İslamoğlu = İman eden ve Allah'ın razı olduğu eylem ortaya koyan bu kimseler var ya: göz aydınlığı onlarındır, güzel yurt da onların…
Ömer Nasuhi Bilmen = O kimseler ki, imân ettiler ve sâlih sâlih amellerde bulundular, fevz-ü necât onlara, dönüp gidilecek güzel bir yurd da onlara.
Ömer Öngüt = Onlar ki iman etmişler ve sâlih ameller işlemişlerdir. Ne mutlu onlara! Varacakları yer de ne güzeldir!
Şaban Piriş = İman edip doğruları yapanlar için hoş bir hayat ve güzel bir istikbal vardır.
Sadık Türkmen = Inanan ve faydalı bir işi en iyi şekilde (dürüstçe) yapanlar için, mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.
Seyyid Kutub = İnanıp salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Dönüş yerinin (meab) güzeli (onlarındır).
Suat Yıldırım = Ne mutlu iman edip de makbul ve güzel işler yapanlara!Eninde sonunda dönüp gidilecek güzel yurt onların olacak.
Süleyman Ateş = İşte mutluluk ve güzel gelecek, o inanıp güzel işler yapanlarındır.
Tefhim-ul Kuran = İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır) .
Ümit Şimşek = İman edip de güzel işler yapanlar için müjde ve mutluluk, bir de varılacak güzel bir yer vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = İman edip hak ve barış uğruna iyi işler yapanlara mutluluk ve müjde var, güzel bir gelecek var.
İskender Ali Mihr = Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefsi ıslâh edici amel) yapanlar ne mutlu onlara ve meabın (sığınağın) (en) güzeli onların.
İlyas Yorulmaz = İman edip salih amel işleyenler için güzellikler ve rahatlıkla kalabilecekleri mekanlar var.