كَذَلِكَ وَأَوْرَثْنَاهَا قَوْمًا آخَرِينَ
Kezâlik(kezâlike), ve evresnâhâ kavmen âharîn(âharîne).
kezâlike | : işte böyle, böylece |
ve evresnâ-hâ | : ve ona miras kıldık |
kavmen | : kavim |
âharîne | : ahir olanlar, sonrakiler |
Diyanet İşleri = İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Böyle işte ve onları mîras verdik bir başka topluluğa.
Abdullah Parlıyan = İşte böyle oldu ve sonra başka bir toplumu, onların geride bıraktıklarına varis kıldık.
Adem Uğur = İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
Ahmed Hulusi = İşte böyle. . . Onları başka bir topluma miras kıldık.
Ahmet Tekin = İşte böylece, biz onların servetlerini başka kavimlere, miras olarak devrettik.
Ahmet Varol = İşte böyle. Biz onları başka bir topluluğa miras bıraktık.
Ali Bulaç = İşte böyle; Biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Ali Fikri Yavuz = İşte bize isyan edenlere böyle yaparız. Onların mülklerini başka bir kavme miras bıraktık.
Ali Ünal = Ama sonunda olan oldu; (benzeri bütün nimetleri, onlardan olmayan) bir başka topluluğa, (İsrail Oğulları’na) bahşettik.
Bayraktar Bayraklı = Böylece biz de bıraktıklarına başka bir toplumu mirasçı kıldık.
Bekir Sadak = Bu boyledir; onlari baska bir millete miras biraktik.
Celal Yıldırım = Evet bu böyledir. O nimetleri başka bir millete mîras bıraktık.
Cemal Külünkoğlu = İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.
Diyanet İşleri (eski) = Bu böyledir; onları başka bir millete miras bıraktık.
Diyanet Vakfi = İşte böylece biz de onları başka bir topluma miras bıraktık.
Edip Yüksel = Böylece hepsini başka bir topluluğa miras bıraktık.
Elmalılı Hamdi Yazır = Evet öyle ve hep onları başka bir kavma miras kıldık
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Evet öyle (oldu) ve onları hep başka bir topluluğa miras kıldık!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte böylece biz onları başka bir kavme miras bıraktık.
Gültekin Onan = İşte böyle; biz bunları başka bir kavme miras olarak verdik.
Harun Yıldırım = İşte böyle; biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Hasan Basri Çantay = İşte (emir) böyledir. Biz (bütün) bunları başka başka kavmler) e mîras verdik.
Hayrat Neşriyat = İşte böyle! Artık onları, başka bir kavme (İsrâiloğullarına) mîras bıraktık.
İbni Kesir = İşte böyle. Onlara başka kavimleri mirasçı kıldık.
Kadri Çelik = İşte böyle, biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Muhammed Esed = İşte böyle oldu. Ve (sonra) başka bir toplumu (onların geride bıraktıklarına) varis kıldık;
Mustafa İslamoğlu = işte böylece (geride kalmış) oldu. Sonuçta Biz, onların bıraktıklarına başka toplulukları mirasçı kıldık.
Ömer Nasuhi Bilmen = İşte böyle oldu ve onları başkalar olan bir kavme miras kıldık.
Ömer Öngüt = Bu böyle oldu. Biz de onları başka bir kavme miras bıraktık.
Şaban Piriş = İşte böyle... Onu bir başka topluma miras bıraktık.
Sadık Türkmen = Işte böyle, Biz bunları başka bir kavme miras bıraktık!
Seyyid Kutub = İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.
Suat Yıldırım = (28-29) İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de ağlamadı. Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi.
Süleyman Ateş = İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma mirâs verdik.
Tefhim-ul Kuran = İşte böyle; biz bunları başka bir kavime miras olarak verdik.
Ümit Şimşek = Bütün bunlara Biz başka bir halkı vâris yaptık.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.
İskender Ali Mihr = İşte, böyle. Ve sonraki kavmi onlara varis kıldık.
İlyas Yorulmaz = İşte kaybettikleriniz bunlar. Biz onları diğer bir topluluğa (arkadan gelenlere) miras olarak verdik.