وَلَوْ بَسَطَ اللَّهُ الرِّزْقَ لِعِبَادِهِ لَبَغَوْا فِي الْأَرْضِ وَلَكِن يُنَزِّلُ بِقَدَرٍ مَّا يَشَاء إِنَّهُ بِعِبَادِهِ خَبِيرٌ بَصِيرٌ
Ve lev besetallâhur rızka li ibâdihî le begav fîl ardı ve lâkin yunezzilu bi kaderin mâ yeşâu, innehu bi ibâdihî habîrun basîr(basîrun).
ve lev | : ve şâyet, eğer |
beseta | : genişletti |
allâhu | : Allah |
er rızka | : rızık |
li ibâdi-hi | : kulları için, kullarına |
le | : mutlaka |
begav | : azdılar |
fî el ardı | : yeryüzünde |
ve lâkin | : ve fakat |
yunezzilu | : indirir |
bi kaderin | : miktar, ölçü ile |
mâ yeşâu | : dilediği |
inne-hu | : muhakkak ki o |
bi ibâdi-hi | : (onun) kendi kullarını |
habîrun | : haberdar olan |
basîrun | : gören |
Diyanet İşleri = Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve Allah, kullarının rızkını yaysaydı, bollaştırsaydı yeryüzünde azgınlıkta bulunurlardı ve fakat o, ne kadar dilerse o kadar indirir; şüphe yok ki o, kullarından haberdardır, onları görür.
Abdullah Parlıyan = Eğer Allah, bu dünyada kullarına bol bol rızık vermiş olsaydı, yeryüzünde azgınlıkta bulunurlardı. Fakat O ne kadar dilerse, o kadar ikram etmektedir. Çünkü O, kullarının ihtiyaçlarından tamamıyle haberdardır ve onları görmektedir.
Adem Uğur = Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
Ahmed Hulusi = Eğer Allâh, kullarının yaşam gıdalarını yayıp genişletseydi, arzda elbette azarlardı! Ne var ki dilediğini bir ölçü ile indirir. . . Muhakkak ki O, kullarında Habiyr'dir, Basıyr'dir.
Ahmet Tekin = Allah kullara rızkı ve serveti bol bol verseydi, kesinlikle yeryüzünde azarlardı, kural tanımamaya, haksızlığa başlarlardı. Fakat O, rızkı, bir hesap, bir plan dahilinde, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olduğu ölçüde düzenli olarak indiriyor. O kullarının gizli açık her halinden haberdardır, onları biliyor, görüyor.
Ahmet Varol = Allah kulları için rızkı genişletseydi yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ancak dilediği bir ölçü üzere indirir. Şüphesiz o kullarından haberdardır, görendir.
Ali Bulaç = Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Ali Fikri Yavuz = Eğer Allah, kullarına rızkı bol bol yayıverseydi, muhakkak yeryüzünde azar, taşkınlık ederlerdi. Fakat (Allah, rızıkları) dilediği bir miktar ile indirir. Şüphesiz ki O, kullarının bütün hallerinden haberdardır, bütün yaptıklarını görendir.
Ali Ünal = Eğer Allah kullarına her zaman bol rızık verseydi, hiç şüphesiz yeryüzünde sürekli taşkınlık yaparlardı. Ama O, rızkı dilediği ölçüde indirir. O, kullarının her hal ve hareketinden hakkıyla haberdardır, onları hakkıyla görendir.
Bayraktar Bayraklı = Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat Allah rızkı dilediği ölçüde indirir. Allah, kullarını çok iyi bilir ve görür.
Bekir Sadak = Eger Allah rizki kullarinin hepsine bol bol verseydi, yeryuzunde azginlik ederlerdi. Ama O, diledigini bir olcuye gore indirir. Dogrusu O, kullarindan haberdardir, onlari gorendir.
Celal Yıldırım = Eğer Allah, rızkı kullarına iyice genişletip bol bol verseydi, elbette azıp tuğyan ederlerdi. Fakat onu dilediği ölçüye göre indirir. Şüphesiz ki O, kullarından haberlidir, görendir.
Cemal Külünkoğlu = Allah, kullarına (tümüne birden) rızkı bolca verseydi, yeryüzünde mutlaka azar, taşkınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz ki O, kullarının bütün hallerinden haberdardır, bütün yaptıklarını görendir.
Diyanet İşleri (eski) = Eğer Allah rızkı kullarının hepsine bol bol verseydi, yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Ama O, dilediğini bir ölçüye göre indirir. Doğrusu O, kullarından haberdardır, onları görendir.
Diyanet Vakfi = Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardı. Fakat O, (rızkı) dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarının haberini alandır, onları görendir.
Edip Yüksel = ALLAH kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azacaklardı. Nitekim dilediği ölçüde gönderir. O, kullarından Haberdardır, Görendir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bununla beraber Allah kullarına rızkı bol bol seriverse Arzda azar ve taşgınlık ederlerdi. Ve lâkin dilediği kadar bir mıkdar ile indiriyor, şübhesiz ki o kullarına habîrdir, basîrdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bununla beraber Allah kullarına bol bol rızık seriverseydi, yeryüzünde azar ve taşkınlık ederlerdi. Fakat dilediği kadar ölçü ile indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer Allah rızkı kullarına bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları hakkıyla görür.
Gültekin Onan = Eğer Tanrı, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Harun Yıldırım = Eğer Allah, kulları için rızkı geniş tutupyaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Şüphesiz O, kullarına karşı Habîr’dir, Basîr’dir.
Hasan Basri Çantay = Eğer Allah (bütün) kullarına (müsavat üzere) bol rızık verseydi yer (yüzün) de muhakkak ki taşkınlık ederler, azarlardı. Fakat O, ne mıkdar dilerse (rızkı o kadar) indirir. Şübhe yok ki O, kulların (ın her haalin) den hakkıyle haberdârdır, (her şey'i) kemâliyle görendir.
Hayrat Neşriyat = Bununla berâber Allah, kullarına (herbirine) rızkı bol bol verse idi, elbette yeryüzünde azgınlık ederlerdi; fakat (O, rızkı dilediğine) dilediği mikdarda indirir. Şübhesiz ki O, kullarından hakkıyla haberdâr olandır, (onları) hakkıyla görendir.
İbni Kesir = Şayet Allah kulları için rızkı geniş tutsaydı; yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O; dilediği ölçüde indirir. Muhakkak ki O; kulları için Habir'dir, Basir'dir.
Kadri Çelik = Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Muhammed Esed = Eğer Allah (bu dünyada) kullarına bol rızık vermiş olsaydı, yeryüzünde küstahça davranırlardı. Halbuki O, (rahmetini) gereği kadar dilediğince ihsan etmektedir çünkü O, kullarının (ihtiyaçlarından) tamamiyle haberdardır ve onları görmektedir.
Mustafa İslamoğlu = Ve eğer Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, elbet yeryüzünde azıp saparlardı; lakin O dilediğine akıl sır ermez bir ölçüyle indirmektedir: çünkü O kullarının her halinden haberdardır, her şeyi tarifsiz bir görüşle görmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer Allah, rızkı kulları için yayacak olsa elbette yerde haddi tecavüz ederlerdi. Velâkin dilediğini bir miktar ile indiriyor. Şüphe yok ki O, kullarından haberdardır. Ve (hepsini) görücüdür.
Ömer Öngüt = Allah kullarına rızkı bol bol verseydi yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.
Şaban Piriş = Şayet Allah, kullarına rızkı yaymış olsaydı, elbette yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O, dilediği miktarda indirir. Çünkü O kullarından haberdar ve (onları) görendir.
Sadık Türkmen = Eğer Allah kulları için rızkı bolca yayıp döşeseydi, mutlaka yeryüzünde azarlardı! Fakat dilediği ölçüyle yaratıyor. Çünkü O; kullarından haberdardır, görendir.
Seyyid Kutub = Allah kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat O rızkı dilediği ölçüde indirir. Çünkü O, kullarından haberdardır, onları görür.
Suat Yıldırım = Eğer Allah kullarına rızık ve imkânları bol bol yaysaydı, onlar dünyada azarlardı. Lâkin O, bu imkânları dilediği bir ölçüye göre indirir. Çünkü O, kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir.
Süleyman Ateş = Allâh kullarına rızkı bollaştırsaydı, yeryüzünde azarlardı. Fakat (O rızkı) dilediği ölçüde indiriyor. Çünkü O, kullarını(n her halini) haber alandır, görendir.
Tefhim-ul Kuran = Eğer Allah, kulları için rızkı (sınırsızca) geniş tutup yaysaydı, gerçekten yeryüzünde azarlardı. Ancak O, dilediği miktar ile indirir. Çünkü O, kullarından haberi olandır, görendir.
Ümit Şimşek = Allah kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde taşkınlık ederlerdi. Onun için, Allah rızkı kendi dilediği bir ölçüde indirir. Şüphesiz ki O kullarından haberdardır ve onların her halini görmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk = Eğer Allah, kulları için rızkı yayıp döşeseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Ama O, dilediğince ölçülü olarak indiriyor. Çünkü O, kullarından gereğince haberdardır, onları iyice görmektedir.
İskender Ali Mihr = Ve eğer Allah, kullarına rızkı genişletseydi, yeryüzünde mutlaka azarlardı. Fakat O, dilediği kadarını indirir. Muhakkak ki O, kullarından haberdardır, (onları) görendir.
İlyas Yorulmaz = Allah kulları için yeryüzünde rızkı bolca yaysaydı, insanlar yeryüzünü bozguna (fesadı yayarlardı) uğratırlardı[1]. Ancak, Allah bir ölçüye göre dilediği kadar rızık indiriyor. Allah kullarından haberdar olan ve onları görendir.