وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
Ve âti zel kurbâ hakkahu vel miskîne vebnes sebîli ve lâ tubezzir tebzîrâ(tebzîren).
ve âti | : ve ver |
ze el kurbâ | : karib olan, yakınlık sahibi, akraba |
hakka-hu | : onun hakkı |
ve el miskîne | : ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) |
vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) | : ve yolda olan |
ve lâ tubezzir | : ve savurma, israf etme |
tebzîren | : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak |
Diyanet İşleri = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.
Abdulbaki Gölpınarlı = Akrabâya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma.
Abdullah Parlıyan = Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma.
Adem Uğur = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Ahmed Hulusi = Yakınlara hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışa da. . . (Fakat) ölçüsüz de dağıtma!
Ahmet Tekin = Akrabalara, çevresi çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolcuya, Allah’ın tanıdığı, belirlediği sorumluğu yerine getir, onların hakkını ver. Malını layık olmayan yerlerde harcayarak saçıp savurma.
Ahmet Varol = Yakına hakkını ver. Yoksula ve yolda kalmışa da. (Malını) saçıp savurma.
Ali Bulaç = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Ali Fikri Yavuz = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber (malını) büsbütün saçıp savurma.
Ali Ünal = Akrabaya üzerindeki haklarını ver, yoksula ve yolda kalmışa da; ve sakın saçıp savurma.
Bayraktar Bayraklı = Bir de akrabaya, yoksula ve yolcuya/çaresiz kalana hakkını ver! Gereksiz yere de saçıp savurma![287]
Bekir Sadak = Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver; elindekiler sacip savurma.
Celal Yıldırım = Yakınlara, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve sakın saçıp savurma.
Cemal Külünkoğlu = (26-27) Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa haklarını ver! (Elindeki imkânları) gereksiz yere saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı nankörlük etmiştir.
Diyanet İşleri (eski) = Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.
Diyanet Vakfi = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Edip Yüksel = Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma
Elmalılı Hamdi Yazır = Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmışa da, bununla beraber saçıp savurma
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Akrabaya hakkını ver; yoksula, yolda kalmış olana da; bununla beraber saçıp savurma!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.
Gültekin Onan = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Harun Yıldırım = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Hasan Basri Çantay = Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hak (lar) ını ver. (Malını) israf ile saçıb savurma.
Hayrat Neşriyat = Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma!
İbni Kesir = Yakınlara hakkını ver. Miskine, yolcuya da. Ama saçıp savurma.
Kadri Çelik = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver ve de israf ederek saçıp savurma.
Muhammed Esed = Ve (ey insanoğlu,) yakın(ların)a hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; ama sakın (elindekini) anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma.
Mustafa İslamoğlu = (Ey insan!) Yakınlık sahiplerine hakkını ver; düşküne ve yolda kalmışa da... Fakat sakın ola ki (elinde avucunda olanı) amaçsız bir biçimde saçıp savurma!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve karabet sahibine hakkını ver, düşküne de, parasız kalmış yolcuya da (ver). Ve saçıp savurma.
Ömer Öngüt = Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver. Malını israf ile saçıp savurma.
Şaban Piriş = (26-27) Akrabaya, düşküne ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat, saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.
Sadık Türkmen = Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Ama gereksiz yere saçıpsavurma!
Seyyid Kutub = Akrabalarına, yoksula ve yarı yolda kalan yolcuya hakkını ver. Fakat savurganca davranma.
Suat Yıldırım = (26-27) Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.
Süleyman Ateş = Akrabâya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.
Tefhim-ul Kuran = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
Ümit Şimşek = Akrabaya, yoksullara, yolculara hakkını ver; israfla saçıp savurma.
Yaşar Nuri Öztürk = Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma.
İskender Ali Mihr = Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!
İlyas Yorulmaz = Yakın akrabalara haklarını, miskinlere (çalışamayacak duruma gelmişlere) ve yolda kalmışlara ihtiyaçlarını ver. Ama (ölçülü ol) saçıp savurma.