Önceki Ayet Sonraki Ayet  
17. Sûre İsrâ/26

 وَآتِ ذَا الْقُرْبَى حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلاَ تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا

  Ve âti zel kurbâ hakkahu vel miskîne vebnes sebîli ve lâ tubezzir tebzîrâ(tebzîren).

Kelime Karşılaştırma
ve âti : ve ver
ze el kurbâ : karib olan, yakınlık sahibi, akraba
hakka-hu : onun hakkı
ve el miskîne : ve miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara)
vebnes sebîli (ve ibne es sebîli) : ve yolda olan
ve lâ tubezzir : ve savurma, israf etme
tebzîren : israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Akrabâya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma.

 Abdullah Parlıyan = Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma.

 Adem Uğur = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

 Ahmed Hulusi = Yakınlara hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışa da. . . (Fakat) ölçüsüz de dağıtma!

 Ahmet Tekin = Akrabalara, çevresi çaresi olmayan yoksullara, yolda kalan muhtaç yolcuya, Allah’ın tanıdığı, belirlediği sorumluğu yerine getir, onların hakkını ver. Malını layık olmayan yerlerde harcayarak saçıp savurma.

 Ahmet Varol = Yakına hakkını ver. Yoksula ve yolda kalmışa da. (Malını) saçıp savurma.

 Ali Bulaç = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

 Ali Fikri Yavuz = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber (malını) büsbütün saçıp savurma.

 Ali Ünal = Akrabaya üzerindeki haklarını ver, yoksula ve yolda kalmışa da; ve sakın saçıp savurma.

 Bayraktar Bayraklı = Bir de akrabaya, yoksula ve yolcuya/çaresiz kalana hakkını ver! Gereksiz yere de saçıp savurma![287]

 Bekir Sadak = Yakinina, duskune, yolcuya hakkini ver; elindekiler sacip savurma.

 Celal Yıldırım = Yakınlara, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve sakın saçıp savurma.

 Cemal Külünkoğlu = (26-27) Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa haklarını ver! (Elindeki imkânları) gereksiz yere saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı nankörlük etmiştir.

 Diyanet İşleri (eski) = Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.

 Diyanet Vakfi = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

 Edip Yüksel = Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma

 Elmalılı Hamdi Yazır = Karabet sahibine de hakkını ver, miskîne de, yolda kalmışa da, bununla beraber saçıp savurma

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Akrabaya hakkını ver; yoksula, yolda kalmış olana da; bununla beraber saçıp savurma!

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.

 Gültekin Onan = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

 Harun Yıldırım = Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.

 Hasan Basri Çantay = Hısıma, yoksula, yolda kalmışa hak (lar) ını ver. (Malını) israf ile saçıb savurma.

 Hayrat Neşriyat = Akrabâya, yoksula ve yolda kalmışa da hakkını ver; fakat isrâf ederek saçıp savurma!

 İbni Kesir = Yakınlara hakkını ver. Miskine, yolcuya da. Ama saçıp savurma.

 Kadri Çelik = Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver ve de israf ederek saçıp savurma.

 Muhammed Esed = Ve (ey insanoğlu,) yakın(ların)a hak(lar)ını ver; düşküne de, yolda kalmışa da; ama sakın (elindekini) anlamsız, amaçsız bir biçimde saçıp savurma.

 Mustafa İslamoğlu = (Ey insan!) Yakınlık sahiplerine hakkını ver; düşküne ve yolda kalmışa da... Fakat sakın ola ki (elinde avucunda olanı) amaçsız bir biçimde saçıp savurma!

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve karabet sahibine hakkını ver, düşküne de, parasız kalmış yolcuya da (ver). Ve saçıp savurma.

 Ömer Öngüt = Akrabaya, yoksula, yolda kalana hakkını ver. Malını israf ile saçıp savurma.

 Şaban Piriş = (26-27) Akrabaya, düşküne ve yolda kalmışa hakkını ver. Fakat, saçıp savurma! Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

 Sadık Türkmen = Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Ama gereksiz yere saçıpsavurma!

 Seyyid Kutub = Akrabalarına, yoksula ve yarı yolda kalan yolcuya hakkını ver. Fakat savurganca davranma.

 Suat Yıldırım = (26-27) Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.

 Süleyman Ateş = Akrabâya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.

 Tefhim-ul Kuran = Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

 Ümit Şimşek = Akrabaya, yoksullara, yolculara hakkını ver; israfla saçıp savurma.

 Yaşar Nuri Öztürk = Akrabaya hakkını ver. Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma.

 İskender Ali Mihr = Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!

 İlyas Yorulmaz = Yakın akrabalara haklarını, miskinlere (çalışamayacak duruma gelmişlere) ve yolda kalmışlara ihtiyaçlarını ver. Ama (ölçülü ol) saçıp savurma.