وَقَدْ أَضَلُّوا كَثِيرًا وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا
Ve kad edallû kesîrâ(kesîren), ve lâ tezidiz zâlimîne illâ dalâlâ(dalâlen).
ve kad | : ve olmuştu |
edallû | : dalâlette bıraktılar |
kesîran | : çoğu |
ve lâ tezidi | : ve artırma |
ez zâlimîne | : zalimler |
illâ | : den başka |
dalâlen | : dalâlet, sapma, sapıklık |
Diyanet İşleri = “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve andolsun ki bunlar, birçok kişileri doğru yoldan çıkardılar ve zâlimlerin, ancak sapıklığını arttır.
Abdullah Parlıyan = Böylece onlar birçok kimseleri yoldan çıkardılar. Sen ey Rabbim! O yaratılış gayesi dışında yaşayan o insanların şaşkınlığından ve sapıklığından başka şeylerini artırma.”
Adem Uğur = (Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!
Ahmed Hulusi = "Böylece (bunlar) pek çok kimseyi saptırdılar. . . O hâlde sen de o zâlimlerin sapkınlığını artır!"
Ahmet Tekin = 'Birçok kimseyi başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladılar. Sen de inkâr ile, isyan ile, baskı ile, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin yalnızca, kayıplarını ve hüsranlarını artır!'
Ahmet Varol = Birçoklarını saptırdılar. Sen de o zalimlerin sapıklıklarından başka bir şeylerini artırma.'
Ali Bulaç = "Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."
Ali Fikri Yavuz = Gerçekten bunlar çok kimseleri yoldan çıkardılar. (Ey Rabbim!) Sen de zalimlerin ancak helâkini artırır.”
Ali Ünal = “Ve pek çoklarını şaşırtıp, sapıttılar. Sen de (Rabbim, bunca yaptıkları karşısında hak ettikleri ceza olarak) bu zalimlerin ancak sapkınlığını artır.”
Bayraktar Bayraklı = Nûh şöyle dedi: “Bunlar birçoklarını saptırdılar. Sen de bu zâlimlerin sadece şaşkınlıklarını arttır!”
Bekir Sadak = «oylece bircogunu saptirdilar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece saskinligini artir.»
Celal Yıldırım = Bunlar cidden birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Bu zâlimlerin ancak sapıklık ve şaşkınlığını artır.
Cemal Külünkoğlu = “Onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Madem öyle yaptılar, sen de bu zalimlerin şaşkınlığını artır.”
Diyanet İşleri (eski) = 'Böylece birçoğunu saptırdılar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlığını artır.'
Diyanet Vakfi = (Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!
Edip Yüksel = 'Çok kişiyi saptırdılar. Öyleyse, sen de zalimlerin şaşkınlığını arttır.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve çoğunu şaşırttılar, sen de zalimleri artırma ancak şaşkınlıkca artır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çoklarını şaşırttılar. Sen de zalimlerin ancak şaşkınlıklarını artır!»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Çok kişiyi yoldan saptırdılar. Sen de o zalimlerin sadece şaşkınlıklarını artır.
Gültekin Onan = "Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma."
Harun Yıldırım = “Şüphesiz ki onlar birçok kimseyi saptırdılar. O zalimlere sapıklıktan başkasını artırma!”
Hasan Basri Çantay = «Hakıykaten onlar birçoklarını başdan çıkardılar. Sen (ey Rabbim) o zaalimlerin şaşkınlığından başka şeylerini artırma».
Hayrat Neşriyat = 'Böylece birçoklarını gerçekten dalâlete düşürdüler. (Rabbim!) O zâlimlere,(mü’minlere kurdukları o tuzaklarda) şaşkınlıktan başka bir şey artırma!'
İbni Kesir = Böylece bir çoğunu saptırdılar. Zalimlere sapıklıktan başka bir şeyi artırma.
Kadri Çelik = “Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.”
Muhammed Esed = Onlar böylece çoğu kimseyi saptırdılar, o halde, Sen bu zalimlere yalnızca (özlem duydukları şeylerden) uzaklaşmalarını emret!"
Mustafa İslamoğlu = Doğrusu böylece onlar bir çoklarını yoldan çıkardılar; Sen de (Allah'ım) bu zalimleri hedeflerinden daha fazla saptır!"
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve muhakkak ki, birçoklarını sapıklığa düşürdüler. Ve (Yarabbi! Sen de) O zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.»
Ömer Öngüt = "Böylece birçoklarını saptırdılar. Ey Rabbim! Sen bu zâlimlerin ancak sapıklık ve taşkınlıklarını artır. "
Şaban Piriş = Ve birçoklarını yoldan saptırdılar. Zalimlere kayıptan başka bir şey artırma.
Sadık Türkmen = Onlar birçok kimseleri saptırdılar. Sen de zalimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma!”
Seyyid Kutub = Böylece birçoğunu saptırdılar; Rabbim! Sen bu zalimlerin sadece şaşkınlığını arttır.
Suat Yıldırım = Böylece onlar birçok insanı şaşırttılar. Mademki öyle yaptılar, Sen de bu zalimlerin şaşkınlığını artır ya Rabbî!"
Süleyman Ateş = "(Böylece) Onlar, çok kimseyi yoldan çıkardılar. Sen de o zâlimlere şaşkınlıktan başka bir şey artırma."
Tefhim-ul Kuran = «Böylece onlar, çoğu kimseyi şaşırtıp saptırdılar. Sen de o zalimlere sapıklıktan başkasını arttırma.»
Ümit Şimşek = 'Gerçekten bunlar pek çoklarını saptırdılar. Sen de onların şaşkınlığını arttır!'
Yaşar Nuri Öztürk = "Çoklarını saptırdılar. Sen de o zalimler için şaşkınlıktan başka bir şeyi artırma."
İskender Ali Mihr = Ve (böylece) pekçoğunu dalâlette bırakmış oldular. Ve (Nuh A.S): “Zalimlerin, dalâletten başka bir şeyini artırma (zalimlerin, sapıklıklarını artır).”
İlyas Yorulmaz = Pek çok kişiyi saptırdılar. Bu davranışları ancak zulmedenlerin sapkınlıklarını artırmıştır.